Arif Kızılyalın

Kadercilik üzerine!

26 Ocak 2016 Salı

Eskilerin deyişi ile mütevekkil bir toplumuz. En iyi bildiğimiz şey tevekkül etmek.
Genlerimizde var, kadercilik..
Kar yağar, “Allahın işi” deriz, sahil yolunu su basar, “Hikmetinden sual olmaz, amma..” diye lafa başlarız.
Şu 10 gündür yaşadıklarımıza bakın, ne demek istediğimi anlarsınız.
Geçen hafta kar yağdı, İstanbul’un en modern stadındaki Beşiktaş-Mersin maçı 5. dakikada tatil oldu.
Aradan 6 gün geçtikten sonra bu kez benzeri senaryo Trabzon’daki Trabzon- Beşiktaş maçında yinelendi.
Stat müdürünün açıklamalarını okurken güldüm. Beyfendi diyor ki, “Traktör, ek personel, her şeyi yaptık, doğaya yenildik, Allah’ın işi...”
Gazeteci soruyor: “Çim örtüsü muşamba kullanıldı mı?”
Cevap: “Açıklama yapamam, muşambanın arkasına sığınacak değiliz..”
Kabul, Trabzon’da son 10 yılın en sert kışı yaşanıyor. Ama madem işimize profesyonelce bakıyoruz, elimizdeki akıllı telefonların hava durumu penceresini açar, tahminlere bakar ve çimcilere, “Örtüyü serin” deriz. Kar yağar, bitince örtüyü toplar, maçı en azından başlatma noktasına getiririz. Ya da, TFF ile yazışır, “Maç vakti yoğun yağış var, saatte oynama yapılabilir mi, gün değişikliği söz konusu olur mu” diye fikir üretiriz.
Aslında bu saydıklarım, yöneticiliğin, idareciliğin olmazsa olmazları ama ülkede herkes, kaderci olmuş; sadece tevekkül ediyor, yazgımıza razı oluyoruz!
Şimdi Beşiktaş’ın 2 maçı ertelendi; kılı kılına giden maç trafiği birbirine girdi. Çünkü yoğun bir Türkiye Kupası takvimi var, Avrupa kupası maçları oynanacak, bir de Avrupa Şampiyonası’na gidecek milli takımımızın olmazsa olmaz hazırık maçları sıkışacak araya... Haydi çıkın işin içinden.
Programsızlık demişken, bu haftaki Türkiye Kupası müsabakalarının saatlerine baktım, karda, kışta kıyamette 20.45’e maç vermişler. Gerçekten bravo. Bu havada, bu saatte maç!

Koç’un üzücü ölümü
Ve son söz içimizi burkan bir vefat için. Mustafa Koç’un ölüm haberi ile sarsıldık geçen cuma. Türk sanayii, Türk sporu, şirketleri ve ailesi için büyük kayıp. Çok iyi bir Fenerbahçeliydi, ama hem Atlıspor, hem de G.Saray formaları ile binicilikte kazanmadık kupa bırakmamıştı gençliğinde. Sonraları golfe merak sarmıştı. Ve bu sporcu kimlik, sabah koşusunda kalbine yenildi. Ölüm haberinin ertesinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bir açıklaması dikkatimi çekti. Diyordu ki Sayın Erdoğan: “Bir gün önce Mustafa Bey ve Ali Bey bendeydiler. Sabah televizyonu açtığımda bu haberi görünce şoke oldum.”
Gelişmeyi televizyondan öğrenmiş Türkiye’nin ‘1’ numaralı ismi. Yani hepimiz gibi, sabah kalkıp, TV’sini açmış ve haberi duymuş. Oysa, bu vahim olay, TV’lere kalp krizinden 30-40 dakika sonra yansıdı, ama 112 Acil’in de, Devlet Hastanesi’nin de anında haberi vardı ani gelişmeden. Gelgelelim kimse Saray’a haber vermemiş; akıl edememişler. Demek ki, sayın Cumhurbaşkanı’nın danışmanları da uyuyormuş o saatlerde. Türkiye’nin üzerinden kuş uçsa anında haberdar edilen Erdoğan, ülkenin 1 numaralı sanayicisinin ölüm haberini TV’den alıyorsa, kendisine nacizane bir önerim olacak, “Danışmanlarınızı bir uyarın”, ‘Ya arkadaş siz danışman mısınız, yoksa DANIŞMA-N mı’ diye!
Yok, eğer, “Ben sadece Cumhurbaşkanıyım, ülkeyi yönetmek gibi bir idealim yok, ülkedeki tüm yetki Başbakan ve Bakanlar Kurulu’nda, ben önceki mevkidaşlarım gibi geleneksel normdayım” diyorsa da, yukarıda yazdıklarım adına özür diliyorum kendisinden!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Önce milli! 3 Mayıs 2024

Günün Köşe Yazıları