Arif Kızılyalın

Merkel Kim ki!..

19 Kasım 2014 Çarşamba

Almanya Başbakanı Merkel, Dünya Kupası zamanında, Panzerler’in 1 numaralı destekçisiydi.
Farklı kazanılan bir maç sonrası soyunma odasına gidip Schweinsteiger, Mesut, Neuer ve arkadaşlarını kutlamak istedi. Korumasıyla asansöre binip zemin katına indiğinde iyi kıyım bir Brezilyalı, “geçemezsiniz” uyarısını yaptı. Kafile şaşkındı, koskoca Şansölye’ye siyahi bir adam nasıl izin vermezdi! Kısa bir beklemenin ardından Merkel’in imdadına FIFA yetkilileri yetişti, tüm dünyanın yakından tanıdığı Alman lidere günlük geçiş kartı verildi ki oyuncu, teknik adam ve hakemlere ayrılan özel bölgeye girebilsin...
Peki ya bizde?
Son Kazak maçında gördük ki elini kolunu sallayan, futbol takımlarının “yatak odası” olarak bilinen bölgeye girebiliyor. Yanlış anlaşılmasın lafım maç kadrosunda olmayan F.Bahçe Kaptanı Emre ile menajer Hasan Çetinkaya’ya değil. Gerçi onların da özel alanda kartsız dolaşmaması gerekirdi ama eni sonu ikisi de futbol dünyasının paydaşlarından. Benim lafım, “sözde” korumalara. Onlar hangi cesaret ve yetkiyle sadece görevlilerin bulunacağı alana girip kavga edebiliyorlar anlaşılır gibi değil. TFF bu işi eğer çözmezse, dün gazeteci darp edenler, yarın kulüp başkanı, yönetici ve sporcularını pekâlâ dövebilirler. Malum, bugün bize yarın size demiş Bektaşi! Elbet üzerinde durulması gereken başka konular da var.
Fenerbahçe Kulübü, adı güvenlik görevlisi olup dövüş ortamı yaratan kişileri niye haklı göstermeye kalkar anlaşılır gibi değil. Sarı-Lacivertli ekip, ülkenin en köklü kurumudur, Osmanlı’dan gelip, Cumhuriyeti yaşayan bir camiadır. Başkan ve yöneticileri de saldırı, tehdit vb. durumlarda elbette evlatlarını korur. Futbolcu, voleybolcu, teknik adam, idari personel, hatta taraftarsa hedefteki kişi arka çıkmak zorundasınızdır. Ama nedeni ne olursa olsun, yerde yatan gazeteciye tekme tokat girişen kişileri savunursanız kamu vicdanı yaralanır. Bilakis, Sayın Aziz Yıldırım ve Mahmut Uslu’dan beklerdim ki, “Bizi temsilen gittikleri spor alanında sinirlerine hâkim olamayıp adam tekmeleyen kişiler hakkında gereken yapılacak, bir daha bu tür olaylar olmayacaktır” desinler.
Ama nerede!
Ayrıca bizim Gökhan değil de bir Hollandalı yeseydi yumruğu şimdi ne hesap verecektik UEFA’ya? “Ama elindeki makinayı salladı bizim ızbandutlara” mı diyecektik! Yine Volkan kardeşimizin eşi ve çocuğuna edilen küfürleri de saldırı ile örtüştürmemek gerek. Volkan’a yapılan büyük bir terbiyesizlik; terbiyesizliğin ötesinde suçtur ama gazeteci dövülmesi ile ilintili değildir. Yine, bunca gereksiz ve üzücü olaya, milli sporcu pozisyonundaki Volkan Demirel’e, “Moralsizsen oynama ama maç bitimine kadar bizimlesin” sözünü söyleyemeyen milli takım idarecilerinin yol açtığını anımsatmakta da fayda var. Eğer milli takımın başında Can Çobanoğlu, Cüneyt Tanman, Hakan Şükür, Rüştü Reçber, Tümer Metin gibi bir ağabey olsa, o Volkan bırakın stattan ayrılmayı, soyunma odasından çıkmaz, maç sonu galibiyetle dönecek arkadaşlarını beklerdi.
NOKTA!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Olimpiyata giderken! 14 Mayıs 2024
Önce milli! 3 Mayıs 2024

Günün Köşe Yazıları