Arif Kızılyalın

Onayla yasayı, al parayı ve UEFA!

29 Ocak 2016 Cuma

Kulüpler Birliği’nin düzenlediği Uluslararası Futbol Zirvesi, meşin yuvarlağın peşindeki birçok ismi biraraya getirdi.
Öncelikle şunu söylemekte fayda var ki, bu tip bir organizasyon, en azından bazı gerçeklerin su yüzüne çıkmasa da, hissedilmesi açısından önemli.
Çünkü, malum(!) nedenlerden dolayı gazetelerin yazamadığı, TV’lerin seslendiremediği konular, gelecek beklentisi olmayan, yaptığı işe kalben bağlı kişiler tarafından cesurca ifade edilebiliyor.

Erzik eleştirdi
İşte, yıllarca UEFA Asbaşkanlığı yapan, şimdilerde de FIFA İcra Komitesi üyeliğini sürdüren Şenes Erzik çıktı ve Gençlik Spor Bakanlığı ile Kulüpler Birliği Vakfı’nın denetiminde ‘kaleme alınan’ Kulüpler Spor Yasası’nı çatır çatır eleştirdi. Hem de bu yasanın isim babalarının gözlerinin içine bakarak. “Kulüp Lisans sistemi UEFA için çok önemli. Yeni yasadaki, ilgili madde uluslararası reglemanla entegre olmak zorunda olmazsa...” dedi. Aslında anlatmak istediği şuydu, “Eğer, UEFA’nın çok önem verdiği mali kriter ve sicil lisans kurallarını deforma eder, siyaseten bir yerlere şirin gözükmek için kulüpler kurtarmaya kalkarsanız, UEFA sizi kapı dışarı eder...”
Elbette Sayın Erzik, çok nazik bir insan. Bu üslubu kullanmadı ama aynen bunları ifade etti, ‘iham-ı tenasüb’ sanatı ile.

‘Kıyak’ kredi
Gerçekten de, yeni kulüpler yasasının fazlaca ön plana çıkmayan bir başka ayağı, tam Erzik’in ifade ettiği konuyla örtüşüyor. Çünkü, iktidar ve saray denetimindeki Kulüpler Birliği Vakfı, bu yasanın koşulsuz kabulü için borcu tavan yapan 3+1 büyüklere (G.Saray, F.Bahçe, Beşiktaş ve Trabzon) devlet bankalarından 3.5 milyar kıyak kredi ayarlama sözü vermiş. Hatta, “onayla yasayı, al parayı durumu” var ortada... Rivayete göre kulüplere 3.5 milyar aktarılacak, bu paranın 2 yıl geri ödemesi olmayacak, sonra da, binde 2-3 oranında faizle 10 yılda kredi kapanacak.

Ulûfe dağıtacaklar
Borç batağındaki kulüp yönetimleri için bulunmaz hint kumaşı. Çünkü elleri rahatlayacak. Elbette, UEFA bu duruma ne der bilinmez, ama bu kredi, yarısı ‘açlık sınırı’nda yaşayan Türkiye Cumhuriyeti kamu vicdanını yaralar. Daha geçenlerde gazetede okudum, 2 bin TL kredi borcu için kendini asan emeklinin içler acıtan durumunu. Sen 2 bin lira için vatandaşın intihar etmesine ses çıkartma, “Ne olur, ne olmaz elimin altında dursunlar” diyerek 4 büyük kulübe ulûfe dağıt. Yok böyle bir şey. Olmamalı. 15 yöneticinin har vurup harman savurup 15-20 bin üyeli kulüpleri batırma noktasına getirmesi en azından devlet bankası aracılığı ile pansuman edilmemeli.
Elbet yasanın önemli eksikleri var. Örneğin kıta Avrupası’ndaki model yerine Kulüpler Birliği Vakfı’nın hâkim olduğu İngiltere modelinin seçilmiş olması ilginç. Çünkü Britanya’daki sistemi getirirseniz, Futbolcular Sendikası başta olmak üzere birçok kurumu oluşturmanız gerekir ki, Türkiye ‘sendika’ dendi mi, bucak bucak kaçan işverenlerle dolu..
Bu arada, zirvenin dikkat çeken bir noktası da, TFF ile Kulüpler Birliği Vakfı’nın ufak ufak ters düşmeye başladığının ortaya çıkmasıydı. Eğer, Demirören dik durursa yakında büyük hır çıkar. Bu kavgada da, kim kimi döver çözemedim, hatta kim haklı onu da bilemedim ama olan Türk futboluna olacak gibi duruyor.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Önce milli! 3 Mayıs 2024

Günün Köşe Yazıları