Arzu Süzmen

Kuklaların efendisi

17 Nisan 2016 Pazar

“Kuklaların efendisiyim ben, iplerin elimde. Zihnini bulandırıp, düşlerini yok ediyorum. Benim tarafımdan kör edildiğin için hiçbir şey göremiyorsun…” 

1980’li yılların İzmir’i; her yerde heavy metal rüzgarları esiyor. Ortaokul yıllarındayız ve bizden birkaç sınıf daha büyük ablalarımızın, ağabeylerimizin trash metal aşkını, havalı giyimlerini, konserlerde müzikle bütünleşmelerini, headbang ritüellerini hayranlıkla izliyoruz. Özeniyoruz çaktırmadan, müziği dinleyip anlamlandırmaya çalışıyoruz, hayatımızda bir şeyler değişiyor; hissediyoruz. 

Metallica’nın her yeni albümüyle birlikte sarsılan duvarlar, komşuları ve ebeveynleri de aynı ölçüde sarsıyor. Çocuklarını uzaklaştırmaya çalışan da oluyor bu 'heves'ten, elinden tutup Ankara'ya tişört aramaya götüren de, "vardır bu işte de bir hayır" diyerek gitar dersine gönderen de. X kuşağı gençliği, arada kalmışlık duygusunun içinde yeşeren aşk, öfke, isyan duygularını dile getirmenin yolunu bulmanın rahatsız edici huzuru içinde...

Müzikle yükselen ruhların, fiziksel olarak karşılığı bedenlere yükleniyor: Baştan ayağa siyah renk, metal gruplarının amblemlerini ya da grup üyelerinin resimlerini taşıyan tişörtler, eskitilmiş kot pantolonlar, kabarık afro saçlar, kaba botlar, zincirler, dövme ve piercing, heavy metal kültürünü takip edenlerin kimliklerini yansıtmak için önemli araçlar haline geliyor. 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

“Kuklaların efendisiyim ben, iplerin elimde. Zihnini bulandırıp, düşlerini yok ediyorum. Benim tarafımdan kör edildiğin için hiçbir şey göremiyorsun. İsmimi haykır, ‘efendim’ dediğini duyayım…” diye haykırdıkça James Hetfield, insan itaat etmenin sınırlarını algılamak için çaba sarf ediyor. Herkes genç, ama yine de farkında: Kimdir kuklalar, kimdir onların efendileri ve hangi sebeplerle onlara asla itaat etmemeli!

Değişen zaman ve jenerasyonlarla birlikte, temel özelliklerini koruyarak değişimler geçiriyor müzik ve giysilere yansımaları... 2000’li yıllarda daha çok skinny kotlar, uzun tişörtler, Vans, Emerica, Lakai gibi ayakkabı markalarının yükselişini görüyoruz. Değişmeyen tek bir şey var: Kuklalar ve efendileri.

Hoş geldin isyan modası!

Lüks moda markaları, heavy metal kültürünün elementlerini koleksiyonlarına taşıyorlar. Donatella Versace, 2014 İlkbahar-Yaz koleksiyonunda kullandığı zincirlerlerle süslü bandaj elbisenin ve defilede giydiği kot-tişört stilinin ilhamını, 90'larda Guns N' Roses grubunun solisti Axl Rose ile çektirdiği bir fotoğraftan aldığını açıklayor. Nicolas Ghesquiére, 2012 Sonbahar koleksiyonunda Balenciaga için Iron Maiden tişörtleri tasarlıyor. Vetemens markası kızıl alevler içinde kurukafa illüstrasyonu taşıyan siyah, bol bir tişört tasarlayarak heavy metal etkisinin tüm dünyayı tekrar sardığını ilan ediyor.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Heavy metal etkilerinin daha büyük kitlelere yayılmasının diğer sebebi de ünlülerin bu stile düşkünlükleri. Justin Bieber’ı Metallica, Rihanna'yı Judas Priest, LadyGaga’yı Iron Maiden tişörtüyle ile gören bu gözler, ergenlik yıllarını mumla aramasın da ne yapsın?

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

İçinde bulunduğumuz sezonda da modada heavy metal etkileri yükselişte.

Uluslararası konser turnesinde olan efsanevi metal gruplarının medyada yer alması; AC/DC'nin solisti Brian Johnson sağlık sorunları yaşadığından, Avrupa turnesi boyunca grubun vokalistliğini Axl Rose'un üstleneceğinin konuşulması, heavy metal heyecanını yükseltiyor. 

Kreatif direktörleriyle yollarını ayıran, yeni sosyal medya düzeninde kendine sağlam bir yer edinme çabasında, hafiften kafası karışık moda dünyası belli ki şu dönem kendi isyanını yaşadığı için heavy metal kültürünün etkisinde... Geçtiğimiz Mart ayında Supreme markası Black Sabbath ile ortak bir kapsül koleksiyon çıkardı. Black Sabbath, tıpkı müzikte kuralları yıkmaktan çekinmediği gibi kendi kemikleşmiş stil ve dinleyicilerinden farklı kitlelerle de buluşmaktan korkmadı. Daha ucuz hızlı moda markaları da elbette trendin takipçisi. H&M'in yaz koleksiyonunda kadın, erkek ve çocuklar için rock ve heavy metal parçalar bol miktarda mevcut.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

“Barışa paha biçebilir misin? Satılıyor, ama alan yok” diye haykıran Megadeth’in, içinde yaşadığımız savaş ve terör ortamında yeni nesil tarafından daha iyi anlaşılması, ABD başkanlık seçimlerinin etkisi, Avrupa’da yükselmekte olan ırkçılık, heavy metal’i acil olarak yardıma çağırmanın sebeplerinden olabilir. Zira herkes haykırmak istiyor; daha da yüksek, daha da yüksek!

İsyanın müziği aslında hayatımızdan hiç gitmedi, hep oradaydı. Hayatımızın her daim içinde olan kuklalar ve efendilerine karşı da, var olmaya ve savaşmaya devam edecek.
 


 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları