Cumhuriyet olmasa ne olurdu?

15 Kasım 2023 Çarşamba

Kurtuluş Savaşı kazanılmasa ve Türkiye Cumhuriyeti kurulmasa ne mi olurdu?

Paris’in Sevr (Sèvres) banliyösünde 10 Ağustos 1920’de imzalanan teslimiyet belgesinin gerekleri yerine getirilirdi.

Buna göre Edirne ve Kırklareli içinde olmak üzere Trakya’nın büyük bölümü Yunanistan’a; Ceyhan, Antep, Urfa, Mardin ve Cizre kent merkezleri Fransız mandası olarak Suriye’ye verilir; Musul, Birleşik Krallık (İngiliz) mandasına bırakılırdı.

İzmir ilinde Osmanlı İmparatorluğu’nun egemenlik haklarının kullanımı beş yıl süre ile Yunanistan’a bırakılır, bu sürenin sonunda bölgenin Osmanlı ya da Yunanistan’a katılması konusunda göstermelik olarak bir halkoylaması yapılırdı. (Bu demektir ki İzmir ve çevresi fiilen Yunanistan topraklarına katılırdı.)

Göstermelik Osmanlı yönetimi Ermenistan Cumhuriyeti’ni tanır; Trabzon, Erzurum, Van ve Bitlis illeri Ermenistan’ın olurdu.

Bazı bölgeleri kapsayan bir Kürt devleti kurulurdu. (Sevr’in 62-64. maddeleri)

Osmanlı; savaşta ya da daha önce kaybettiği Arap toprakları, Kıbrıs ve Ege adaları üzerinde artık hiçbir hak iddia edemezdi. 

Bu artık sözde devletin ordusu belli bir sayı ile sınırlandırılır, bu göstermelik ordu ağır silahlara sahip olamazdı. 

Padişah görüntüde yerinde bırakılır; İstanbul bu sözde devletin göstermelik başkenti olarak kalır; hukuksal, yönetimsel, mali ve ticari etkinlikler bütünüyle işgalci devletlerin yönetiminde ve denetiminde olur; Osmanlı’nın 1914’te tek taraflı olarak feshettiği kapitülasyonlar söz konusu devletlerin vatandaşları lehine yeniden işlerlik kazanırdı.

Özetle bu geçiş döneminde kolu bacağı kesilen, bedeni zincirlenen bu zavallı sözde devlet, bir zaman sonra devlet kimliğini bütünüyle yitirmiş olarak haritalardan ve tarihten silinirdi...

Sonrasında ne mi olurdu?

Kanımca şöyle olurdu:

İstanbul, adalarıyla, çevresiyle işgalci güçler arasında paylaşılır; Rusya ve başka çevre ülkeler de özellikle İstanbul ve boğazlar konusunda etkili olmaktan geri durmaz; ülkenin geri kalan bütün bölgeleri yerine göre hızlı yerine göre yavaş bir tempoyla paylaşılır, sömürgeleştirilirdi.

Yüz yıla kalmaz, işgal altındaki bölgelerin Türk halkına, dini inançlarına belki pek fazla dokunulmaksızın, hangi ülkenin sömürgesi olmuşlarsa, o ülkenin dili ve kültürü benimsetilir, bütün bu bölgelerde Türklük ve Türkçe ya büsbütün ortadan kalkar ya da bu halk baskı altında yaşayan, zavallı bir azınlık topluluğuna, Türkçe de giderek silinip unutulacak bir azınlık diline dönüşürdü.

Türklere belki Orta Anadolu’nun bazı bölgelerinde zaten olmayan ulusal kimliğiyle değil İslami kimlikle özerk yaşama olasılığı sağlanır ve sonuçta böylece bir zamanlar Avrupa’yı titretmiş Osmanlı İmparatorluğu’yla birlikte Batı’nın hiçbir zaman kendinden saymadığı Türklüğün bu imparatorluğun sınırları içindeki varlığı silinmiş, sindirilmiş, ortadan kaldırılmış olurdu...

Peki, Kurtuluş Savaşı’nın kazanılması ve Türkiye Cumhuriyeti’nin ilanıyla ne oldu?

Silinmek, sindirilmek, yok edilmek istenen Türkiye Türklüğü, çağdaş bir ulusal devlet olarak “Milletler Cemiyeti”ne katıldı.

Halkın dili, dini, onuru, namusu, kimliği, çiğnenmekten, hor görülmekten kurtarıldı.

Bu topraklar ve bütün dünya, paramparça bir sömürgeler topluluğuna dönüşmek üzere olan bir toplumdan yepyeni bir ulusun yarıtılmasına, bir mucizeye tanık oldu.

Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet, belki çelişkili gibi görülebilir fakat Osmanlı’nın ve onun da öncesinde Türklüğün haysiyetini kurtardı. 

Sömürgeleşen bu topraklarda çiğnenecek, bozulacak, yok olup gidecek bütün bir tarih, bütünüyle kültürel değerlerimiz Cumhuriyetin korumasında, dünya kültürü içinde varlığını sürdürdü, daha da yüceldi.

Cumhuriyet olmasa Osmanlı tarihini ve öncesini nesnel ve bilimsel olarak değerlendiren tarihçilerimiz de olamayacak, bu tarih belki de pek çok yabancı elde haksızca küçümsenecek, karalanacaktı.

Cumhuriyet olmasa Türkiye Türkçesinin bugünkü evrensel düzeyine ulaşması hayal bile edilemeyecek; evrensel değerde bir sanatımız, edebiyatımız olamayacaktı.

Cumhuriyet olmasa bugün ona ve kurucusuna sövenler de olamayacaktı. Çünkü onlar bile, zavallı ve hain var oluşlarını, istemeseler de Cumhuriyete borçludurlar...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Ülkem için korkuyorum 24 Nisan 2024
Devlet suç işliyor 17 Nisan 2024
Bir bayram kutlaması 10 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları