Aydın Engin

Korkulan Suriye Kürtleri mi PYD mi?

22 Haziran 2015 Pazartesi

Yenisi kurulana kadar “idare etmesi” için işbaşında duran hükümetin tepeleri birbiri ardına inciler yumurtluyor; IŞİD çetelerini, Kobani’den sonra Tel Abyad’dan da sürüp çıkaran PYD’yi ve onun askeri gücünü Türkiye için yakın ve ciddi tehlike olarak tanımlıyorlar.
Hatırlayın, aylar ve aylar önce o günkü Başbakan “Kobani düştü düşüyor” demişti. Bu ayıp cümlenin daha açık söylenişi “İnşaallah düşer, ben de kurtulurum”dan ibaretti. Şimdi ise Tel Abyad’da IŞİD çetesi püskürtülüp Cizire kantonunun çevresi Azrail’le yarışan katil sürülerinden temizlenince aynı inciler savruluyor. ABD’nin hava desteğine “Oradaki Türkmen ve Arap kardeşlerimizin tepesine bomba yağdırıyor” diye itiraz ediliyor. Bölgede egemenliği ele geçiren PYD’ye “Etnik temizlik yapıyor” diye saldırılıyor. Bölgeye gitmiş ve görgü tanıklığı yapabilecek gazeteciler “Yoooo, tersine, IŞİD belasından kurtulan Kürtler, Araplar ve Türkmenler birlikte halay çekiyor” diye haber geçiyorlar. Yetmiyor, ekliyorlar: “IŞİD’in yanında saf tutan ve Tel Abyad çevresindeki Nusayri Arap, Türkmen ve Kürt köylülerin mallarına, tarlalarına el koymaya kalkanların durum tersine dönünce kopardıkları yaygaralar AKP hükümetince propaganda malzemesi yapılıyor...”
Peki bu niye böyle?
Suriye sınırımızın büyük kesiminin Kürtlerin denetimine geçmesi AKP’yi ve devletin öteki güvenlik kurumlarını niye böylesine ürkütüyor, böylesine bir paranoya içine itiyor? Ulusalcılığı ırkçılık, Kürt düşmanlığı ve milliyetçiliğe indirgemiş ve kendini hâlâ “sol” diye niteleyip göz boyayanlar Suriye sınırındaki bu gelişmelerden niye böylesine tedirginler?
Sınır komşusunun Kürtler olmasından mı?
Hiç sanmıyorum. Irak’la aramızdaki sınırda da komşumuz Kürtler. Hani şu “Irak Kürdistanı Özerk Bölgesi” gibi geçici adlarla anılan ve besbelli ki yakında bağımsız bir Kürt devletine dönüşeceği adımlar atacak olan Barzani yönetimi ile böylesi bir korkunun, ürküntünün, tedirginliğin belirtisi var mı?
Ben göremiyorum. Tersine, düne kadar “aşiret reisi” diye aşağılanan Mesud Barzani’nin Diyarbakır’da devlet töreni ile karşılanıp Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı ile aynı kürsüyü paylaştığı belleklerimizde henüz pek taze. Keza Kürtlerin “Hewler”, bizim “Erbil” dediğimiz dünün yoksul kasabasının bugün modern bir kente dönüşmüşlüğünde Türk sermayesinin, yatırımcılarının payı belirleyici. Erbil caddelerinde dolanırsanız adım başı Türkiye’nin buzdolabı, çamaşır makinesi, elektronik eşya üreticisi firmaları ile karşılaşırsınız. İstanbul’da bile benzeri pek az olan Erbil AVM’lerindeki mağazalarla, markalarla, fast-foodçularla kendinizi Türkiye’de sanırsınız.
Yani Irak sınırındaki komşumuz Kürtler yakın dostumuz, iş ortağımız, petrol satıcımız.
Suriye sınırındaki komşumuz Kürtler ise düşmanımız, varlıkları Türkiye’nin güvenliği için bir tehlike...
Sizce burada bir saçmalık, bir kafa karışıklığı ya da ayıp bir siyasal manevra yok mu?
Vallahi ben o bölgede, o sınırların her iki yakasında bulundum. Suriye’deki Kürtlerle Irak’taki Kürtler arasında birini yakın bulup ötekine düşman gözüyle bakılmasına yol açacak bir fark görmedim.
Gören varsa beri gelsin...
Hiç mi fark yok?
Var.
Irak Kürdistanı’nda Barzani yönetimi var.
Suriye Kürdistanı’nda PYD yönetimi...
Yani korkulan Kürtler değil, PYD. Düşman ilan edilenler PYD’yi kurmuş ve içinde saf tutmuş, onun çatısı altında kenetlenmiş Kürtler...
Neden dersiniz?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

25 ay 13 gün sonra 16 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları