Aydın Engin

Şiddet eken ölüm biçer

27 Temmuz 2015 Pazartesi

Hapishaneciler iyi bilir, bıçak yarası henüz sıcakken çok acıtmaz. Ama yara soğuyunca katlanılmaz bir acıyla kıvranılır.
Suruç patladı. Ardından İncirlik’i ABD’ye açmak, IŞİD karşıtı koalisyonda aktif yer almanın bedeli olarak ABD’nin yurtdışında Kandil’in bombalanmasına, yurtiçinde dev bir gözaltı ve tutuklama dalgası başlatılmasına göz yumması gibi bir ödün koparıldı.
Başbakan yeni açıkladı: Bu operasyonlar uzun erimli. Yani savaş jetlerinin iki üç “sorti” yapıp Kandil göklerinden bombalar salması, polis ekiplerinin birkaç gün daha sabahın kör şafağında evlerin kapılarını tekmelerle kırıp gözaltı saldırısı ile bitmeyecek.
Kandil de açıkladı zaten. Ateşkesin bir anlamı kalmadığını vurguladı.
Bütün bunların çıplak ve örtülemez bir anlamı var: Savaş...
Henüz yara sıcak. O yüzden TV’ler olağan yayınlarına devam ediyorlar. Plajlar, neşe içinde yüzen, suda oynayan kadınlı, erkekli, çocuklu yurttaşlarla dolu. Tatil beldelerinde “Ya hey” havası hız kesmeden sürmekte...
Öyle ya Kandil çok uzakta. Gözaltı dalgası varoş denen, yani yine “uzak” semtlerde tırmanmakta.
Yani yara henüz sıcak...
Ama soğuyacak. Er geç soğuyacak. Ölümün soğuk esintisi herkesçe, her yerde duyulur olacak.

***

Bunun sorumluları olmalı.
Kuşku yok: Baş sorumlu 7 Haziran seçiminin sonucunu sindiremeyen, umudunu tekrar seçime bağlayan Beştepe sarayında oturan zattır. O zat, tekrar seçimin aynı sonucu vereceğini görecek kadar cin, bu tabloyu değiştirmek için her şeyi (Ama her şeyi) duraksamaksızın göze alabilecek olan gözü kara biri. 7 Haziran’da bırakın ona başkanlık yolunu açmayı, partisinin tek başına iktidarına bile engel olan oy dağılımında belirleyici olan seçmen kitlesinin daha önce AKP’ye oy vermişken bu seçimde HDP’ye yönelen Kürt oyları ile “Bölücülerle çözüm masasına oturdu” diye MHP’ye kayan milliyetçi-muhafazakâr Türk oyları olduğunu isabetle teşhis etti.
Bu oyları yeniden AKP’ye yönlendirmek için ne yapmak gerektiğini de yine kendi dar ve bencil görüşü ile cevapladı: Savaş... Kürt siyasal hareketinin silahlı kanadı PKK’ye karşı dört yıllık ateşkesi “barışkes”e dönüştürecek bir savaş...
Hesap savaş suçu olarak nitelenebilecek kadar kanlı ama kısmen (evet: Kısmen) de doğru bir hesap.
Bir: Çözüm masasını devirip 90’lı yıllarda asker dar kafalılığı ile çare olarak görülen askeri çözüme dönüş MHP’ye kayan milliyetçi-muhafazakâr oyları bal gibi yeniden AKP’ye döndürebilir. Zaten MHP’nin koalisyon olanağını reddedip daha bir dört yıl “Devletin başına Devlet geçecek” teranesi ile oyalanmalarını istemesine epey öfkelenen MHP seçmenlerin bir kesimi AKP’ye yönelebilir.
İki: Daha önce HDP’ye oy vermeyen, ama 7 Haziran’da da kitlesel olarak HDP’yi seçip Güneydoğu’da AKP’ye sıfır çektiren Kürt oylarını yeniden kazanmak. Bu ise HDP’yi ve onun bir bileşeni olduğu Kürt siyasal hareketini 90’lı yıllardaki zulmün, Kürt olmayı “makul şüpheli” kabul eden zehirli zihniyetin yeniden tırmanmasına yol açan bela kaynakları olarak göstermekle mümkün.
Hesabın ikinci ayağı ne kadar doğru?
Bu sorunun cevabını Kürt siyasal hareketi verecek. Ya AKP’nin ve onun en tepesinin kanlı hesaplarınız boşa çıkaracak, onu barışı yok eden, savaş başlatan bir kara güç olarak kitlelerin gözüne sokacak bir siyasal ustalık gösterecek ya da AKP’nin oyununun bir parçası olacak.
Bu saldırıyı boşa çıkarabilecek en etkili kişi Öcalan. O yüzden ona karşı acımasız bir tecrit uygulanmakta. Tecrit kalkar, Öcalan konuşur ve “barış patlarsa” korkusu AKP tepelerini daha da acımasız kılıyor.
Bu koşullarda bütün yük HDP’nin sırtında. HDP’nin 80 milletvekillik bir parlamento gücünün, Kandil’in Keleşlerinden daha etkili ve daha caydırıcı olduğunu kanıtlaması, bunu sürekli başarması gerekiyor. Bunu yapabilecek akla, zekâya, kadrolara ve yeterli siyasal deneyime sahipler.
HDP’yi bu zor sınavda yalnız bırakmamak da sanırım bizlere düşen öncelikli yurttaşlık ödevi...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

25 ay 13 gün sonra 16 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları