Ayşe Emel Mesci

Şu dünyadan bir Komet geçti

03 Ekim 2022 Pazartesi

“Bir fotoğrafın tüketilmesi çok kısadır, bir pentürün tüketilmesinden. Daha çabuk okunur fotoğraf. Halbuki resmin yazılışı daha uzundur ve onun minimum yapılışı kadar uzun sürer. Şiir öyledir biraz (Bu konuyu geliştir Komet).”

Bilmiyorum bu konuyu geliştirmeye zamanı yetti mi Komet’in... Çünkü resmini yazarken de şiirini çizerken de “Hakikat Vs.” peşinde koşmaktan hiç vazgeçmeyen o hınzır, o muzip, o yaratıcı, o çalışkan insan, resim sanatımıza kendine özgü, silinmez imzasını atıp geçen Komet, M. Gürkan Coşkun 2022’nin eylül ayında noktayı koydu, katıldı “Bitmeyen Şiir”in dizeleri arasına.

Ben Komet’in şairliğini pek bilmezdim. 160. Kilometre Yayınevi’nin bastığı “Hakikat Vs.” adlı şiir kitabı yaklaşık bir ay önce elime geçinceye dek...

“Hakikati araştırdım/ (hakikat kötü koktu)/ gelmeseydim buralara keşke/ dişlerimi çektirmeseydim, dedim”

FARKLI BİR GÖZ

Komet ile 1992’de, Paris’in meşhur sanatçı kahvesi Palette’te tanıştım. Yıllar sonra, bu tanışmanın bende bıraktığı izlenimleri yazıya dökmüştüm.

“Esprili, çocuk ruhlu, muzip gözleri ışıl ışıl bir adam çıktı karşıma. O sırada bir bölümü Avrupa ortaçağında geçen ‘Dünyaya Atılan Çığlık’ adlı oyunu sahneye koymaya hazırlandığım için, ortaçağ halk kültüründeki karnaval olgusu üzerine çalışıyordum. Durmaksızın hareket eden elleri, hızlı hızlı konuşması ve fıldır fıldır dönen gözleriyle Komet, bir karnavalı orta yerinde bırakıp da elinde şarap kadehiyle geçip karşıma oturmuş gibi gelmişti bana. Birkaç gün sonra atölyesine gittim. Kapıyı açan üstü başı tinere batmış, yüz çizgileri derinleşmiş, gergin ve aceleci adamın o sevimli karnaval tipiyle hiçbir ilgisi yoktu. Bana ‘Mutfakta kahve var, istiyorsan git al’ dedi ve bıraktığı yerden çalışmaya devam etti. Yerlerde yarım kalmış resimler, büyük boya kovaları, fırçalar, fırçalar ve o yoğun tiner kokusu... İki kahve yudumu arasında, ‘Hafif hafif kafayı buluyorum galiba’ diye düşündüğümü hatırlıyorum. Atölyede yan yana birkaç şövale duruyor, tuvallerdeki birbirinden ilginç figürler bana bakıyordu. Tiner kokusuna bağışıklık kazanmıştım artık, hem konuşuyor hem de Komet’in resimleriyle ilişkisini izliyordum. 

Resim sanatı tiyatronun vazgeçilmez besin kaynaklarından biridir. Kimi ressamlar vardır, fırçalarını tuvalde film kadrajı yapar gibi ya da sahnede bir mizansen hazırlar gibi dolaştırırlar. Komet de bunlardan biri. Üstelik yarattığı karakterlere göreli bir bağımsızlık tanıyan bir romancıyı da andırıyor, çizdiği figürlerle konuşuyor, işaretleşiyor sanki. Beş tuvalle aynı anda uğraşan, beş ayrı kompozisyonu biraz geri çekilip süzen, sonra simültane oynayan bir satranç ustası gibi hepsiyle ayrı ayrı savaşan Komet’i hayranlıkla izliyor ve bu adam iyi bir yönetmen olabilirmiş diye düşünüyorum, beş ayrı sahneyi aynı anda yönetiyor... Birden çalışmayı kesiyor Komet. ‘Işık değişti’ diyor. Resimlerinde insan ruhunun dolaysız dışavurumlarını yakaladığı o yüz ifadelerini gündelik gerçeğin dışına, öte-zamana taşıyan sisle bu ışık algısının bir ilgisi olup olmadığını o sırada mı düşündüm, sonradan mı bilemiyorum, ama Komet’in gözünün ışığı biz fanilerden farklı kavradığına eminim.”

BİTMEYEN ŞİİR

Sevgili Adnan Binyazar’ın 30 Eylül’de Cumhuriyet’te çıkan “Komet!” yazısını okuyunca o ele avuca sığmaz sanatçı kişiliğinin gençlik yıllarına uzanan köklerini de görür gibi oldum. Kendine “Komet” adını seçmesiyle akıp geçen hayat arasında çağrışımsal bir bağ kurdum zihnimde.

“Hakikat Vs.” kitabını karıştırırken beni çarpan şu dizeleri Komet’in ölümünden sonra tekrar anımsadım: “Şöyle veya böyle/ farkımıza varıyoruz ki/ ucundayız/ bir yerin ucunda/ veya bir şeyin bir şeye değdiği dokunduğu yerde/ orada oluyoruz o saatte orada/ herkesin herkes olduğu yerde.”

Kitabın en sonunda iç acıtıcı bir metin yer alıyor, Komet tarafından tutulmuş bir ölüm listesi aslında, adı “Bitmeyen Şiir”.

Evet, şu dünyadan bir Komet geçti, o artık “Bitmeyen Şiir”in dizeleri arasından bakıyor bize o muzip gözleriyle, ölümsüz tablolarıyla...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Dünya bir sahnedir 1 Nisan 2024
On yıl sonra... 18 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları