Ayşegül Yüksel

Türkiye Tiyatro Vakfı ülkemizdeki ‘Sefarad tiyatrosu’nu tanıtıyor

14 Mart 2023 Salı

Türkiye Tiyatro Vakfı’nın “Tiyatromuzun Tarih Konuşmaları” başlığı altında düzenlediği etkinliklerden biri 15 Mart’ta (yarın) Akbank Sanat’ın ev sahipliğinde saat 18.30’da sunulacak. Noyan Ayturan’ın moderatörlüğünü üstlendiği, “Kula Oyunu, İstanbul Sefarad Yahudilerinin Ortak Geçmişinin Solan Hatırası” başlığını taşıyan etkinliğin konuşmacısı, çoğunlukla Türkiye Yahudi toplumunun yazınsal ve kültürel ürünleri üstüne odaklanan araştırmacı Rivka Bihar Waldman.

Ladino (Judeo İspanyolca) dilinde yazılmış olan “Kula”da, 1930’lu yılların Galata Kuledibi’ndeki Sefarad Yahudilerinin yaşamından kesitler canlandırılıyor. 1978-79 döneminde gündeme gelen oyun çeşitli aralıklarla sahnelenerek günümüze ulaşmış.

ERMENİ TİYATROSU NEDEN ÖNDE?

Osmanlı döneminde, özellikle de 19. yüzyılda önemli bir varlık gösteren Ermeni tiyatrosunun, başta Güllü Agop’un metne dayalı Türkçe tiyatroyu geliştirme adına attığı adımlarla başlayıp Mardiros Mınakyan, Tomas Fasulyeciyan gibi ustaların ve onlarca Ermeni oyuncunun çabalarıyla tiyatromuzu günümüze taşımaktaki rolü tiyatro tarihimizde yer almaktadır. (Türk-Müslüman kadınların sahneye çıkmasına izin verilmediği Cumhuriyet öncesi dönemde kadın rollerini Ermeni kadın oyuncuların üstlendiği düşünülürse yapılan hizmetin çapı daha iyi anlaşılacaktır).

Oysa geçmişi çok eski olmakla birlikte Sefarad Yahudilerinin sahne çalışmaları pek bilinmemektedir. Bunun başlıca nedeni, Sefarad Yahudilerinin Türkçe tiyatro gösterilerine ancak Cumhuriyetten sonra, 1930’larda başlamış olmasıdır.

Değerli bilim insanı Prof. Dr. Mukadder Yaycıoğlu’nun “Geçmişten Günümüze Türkiye’de Çok Kültürlü Sefardi Tiyatrosu” başlıklı makalesi (DTCF Tiyatro Araştırmaları Dergisi, 27:2009) Sefarad tiyatrosu üstüne ayrıntılı bilgi vermektedir. Bu makaleden -kendisinin izniyle yararlanarak Yahudi kültürünün gösteri anlayışının bizim tarihimizdeki yerini belirleme yolunda bir giriş yapalım.

OSMANLI TOPRAKLARINDA SEFARDİ TİYATROSU

İber Yarımadası’ndan (İspanya) 1492 yılında tehcir edilen Yahudilerin önemli bir bölümü Osmanlı topraklarına yerleşmiş. Anayurtlarından getirdikleri zengin jonglörlük kültürünü daha sonra Hıristiyan ve İslam kültürleriyle buluşturup hokkabazlık, şarkı, kukla ve gölge tiyatrosu gibi geniş bir sanat geleneği oluşturmuşlar. Yahudilerin, gösteri sanatlarındaki ustalıklarıyla Osmanlı şenliklerine büyük katkılarda bulunduğunu Evliya Çelebi, Metin And, Beki Bahar gibi yetkili isimler belirtmektedir.

Türkiye’de yazılı metne dayalı Sefardi tiyatrosu 1870’lerde, özellikle İzmir, İstanbul ve Edirne’de çoğu öğretmen olan amatör yazarların Eski Ahit’te anlatılan öykülerin, Yahudi tarihinden olayların ya da günlük yaşamın konu edildiği, Judeo İspanyolca ya da İbranice kaleme aldıkları ve sahneledikleri çalışmalardır. Okullarda ya da zenginlerin evinde öğrenciler tarafından sunulan bu oyunların geliri yardım amaçlı olarak kullanılıyordu.

GÜNÜMÜZDEKİ SEFARDİ TİYATROSU

Zaman içinde Fransızca, 20. yüzyılda da Türkçe metinler yazılmaya başlandı. Komedya, tragedya, dram, melodram, kısa oyunlar, diyalog, monolog, şarkı, dans, koro gibi farklı türlerin, İspanyol Erken Rönesans Dönemi Tiyatrosu, Commedia dell’Arte, geleneksel Türk tiyatrosu gibi, içerik ve sunum açısından benzerlikler de içeren özelliklerinin bir arada kullanılması, Prof. Dr. Yaycıoğlu’nun deyişiyle, “Türkiye’de yapılan çok kültürlü, çok dilli melez Sefardi tiyatrosunun belirgin özelliğidir” (s. 62). Günümüz Sefardi tiyatrosunun geçmişteki özelliklerini koruduğu anlaşılıyor. Judeo İspanyolcayı, Yahudi gelenek ve göreneklerini, dinsel eğitimi, sözlü tarihi, yeni kuşaklara aktarma amacını güden yazarların oluşturduğu, yardım derneklerince sürdürülen Sefardi sahne sanatlarının bir parçası olan ve geniş tiyatro uzamlarında pek çok kez sunulan “Kula 930” oyunu bu bakımdan önemli bir örnektir.

Türk Tiyatro Vakfı’nın yarınki etkinliği, ülkemizin barındırdığı kültür zenginliğine bir kez daha tanıklık etmemizi sağlayacak.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

'Devlet Ana’ sahnede 26 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları