Bağış Erten

Eğer kimya bozulmuşsa

18 Nisan 2016 Pazartesi

Aslında bu maç o maç değildi. Burasına gelenlerin sıkıntılarını faş edeceği, van Persie’nin, Nani’nin tepki göreceği, tribünü boş bırakılacak, bol bol yaka silkilecek maç hiç değildi. Bu, kazanılması gereken, ligin son düzlüğünde tedavi işlevi görecek maçtı. Yani şampiyonluk umudunu yitirmemek için bir takımın taraftarına belki de en çok ihtiyaç duyacağı karşılaşma. Ama işte bazen beklentiler gelinen yeri net bir şekilde tekzip ediyor.
Futbolun masa başı matematiğiyle çözülebilecek, fizik yüklemeyle halledilecek bir oyun olmadığını, asıl işin kimya olduğunu da bir kez daha görmüş olduk. Öyle olmasa tribünler hem tenha hem depresif, oyuncular da bu kadar asık suratlı olurlar mıydı? İşte yolun sonu böyle görünüyor. Dün kazanırken kaybetti Fenerbahçe. Bu ruh haliyle 4-5 gol de atsa kaybedeceğini cümle âleme gösterdi. Çünkü kimya iflas ettiğinde kimse matematiğe, fiziğe ve hatta kasaya bakmıyor.

Kedi-fare modu
10 dakikada 2-0’a bağlanan bir maç devre arasına son dakikada yenen golle ıslıklara dönüşüyorsa, hatta 2-0’ken bile mutsuzluk diz boyuysa işiniz zor demektir. İki takım arasındaki tartışmasız güç farkı yüzünden kedi-fare modu hakimken kaçan goller asap bozuyorsa durum pek iç açıcı değildir. Orta sahadaki alelade bir top için bile tribünde gizil öfke patlıyor, bir grup delleniyor, diğeri ona tepki gösteriyorsa gidişat sarpa sarıyor demektir. Dışarıdaki kavga dövüşten bahsetmiyorum bile! Dün bunların hepsini gördük. Ve bu, sahada gördüklerimizden çok daha önemliydi.
Görünen o ki, bu ruh hali değişmezse Fenerbahçeliler için şampiyon olunmayan yılların en çekilmez zamanları başlayacak. Herkes konuşacak ama hiçbir şey söylenmeyecek. Başkan basın toplantısında gürleyecek. Ama bir şey değişmeyecek. Çünkü futbolda sonuç sahada alınıyor. Ben küçükken gruplar ve grupçuklar fink atmaya başlardı bu dönem. Kongre kazanları kaynardı. Şimdi ise tribünler kaynıyor. Kongreye kalmadan bazı isimler gensoruyla karşılaşıyor.
Durumun vahametini şöyle anlatıp bağlayalım: 63. dakika van Persie dördüncü golü penaltıdan atıyor ve Pereira’ya sarılmaya koşuyor. Tribünlerde sevinçten çok öfke nidaları yükseliyor. Farka gidilmiş, takım rahatlaması gerekirken herkesin suratından düşen bin parça. Tribünlerin bir kısmı inadına Ersun Yanal diye bağırıyor! Yetmiyor, 80’de Nani çıkıyor yuhalanıyor, Diego giriyor yuhalanıyor!
İşte size kazanırken bile kaybetmenin ibreti vesikası!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bu sezon o sezon değil 2 Eylül 2018
Herkes biliyor 29 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları