Susurluk-Ergenekon Hattının Kirli Senaryosu:

14 Ocak 2009 Çarşamba

Atatürkçüler önce yıllarca öldürüldü, terör tehdidi altında yaşadı. Şimdilerde ise ülkemiz gelişti. Artık cinayete kurban gitmiyorlar, tutuklanıp cezaevine konuyorlar! İşte ben buna medeniyet derim, demokratik bir hukuk devleti olma doğrultusunda demek ki bayağı yol kat etmişiz Nedenleri her iki sağ ve sol ucundan malum bu ilerleme(!), hangi gerçeklerle yaşandı, onu zaten biliyorsunuz!

Yokuş aşağı, freni patlamış bir kamyon gibi engebeli arazide, virajlı yolda dangıl dungul düşüyoruz. Bir tarafımız uçurum, diğer tarafımız kayalık Geçen haftaki bilmem kaçıncı dalgaya bakıyorum da Sanki sıkıştıkça bir el torbaya dalıp, tescilli Atatürkçüler listesiyle, bir de şimdilerde Susurluk dosyalarında dolaşan isimler arasında tombala çekiyor O gün kimler şanslıisimlerse, onlar yem olarak ortalığa atılıyor. Hukukun ve demokrasinin utanç günlerini yaşıyoruz. Tuncer Kılınç, Sabih Kanadoğlu, Kemal Yavuz gibi isimlerle İbrahim Şahin gibi apayrı bir profilden gelenler aynı çekilişteyan yana geliyorlar! Daha yoruma gerek var mı?

Uygulamaya çalışılan yeni rejim şöyle bir maça benziyor: Hakem seçtiği takımdan kafasına göre adam atabiliyor. O takım buna rağmen gol atıyorsa, bunlar iptal ediliyor, taraftarı varsa stad dışına atılıyor. Buna rağmen istenilen sonuç elde edilemezse, kontrol yapılmadan bu adamlar dopingliye benziyor diye maç tatil ediliyor! Bu tarif ettiğim şey in adı futbol ise, bu yaşadıklarımız da demokrasi olabilir. Sonuçta uygulamalara Yarsav Başkanı Emin Ağaoğlu da isyan etti ve hükümete zehir zembelek haklı bir uyarı yaptı. En akıl almaz konu ise, savcının bundan sonra nerelere el atacağını yandaş gazetecilerin şimdiden malzemeye dönüştürerek ahlaksızca psikolojik bir altyapı hazırlığı yapacak kadar meslekten uzaklaşan tetikçilere dönüşebilmeleri!

***

Aylardır süregelen durum artık iyice belli oldu: Zemin hazırlamakomedyası üzerinden, demokrasiyi tek başına sona erdirme yetkilerini ele geçirdiğine inanan biri, Susurlukadı verilen ve tüm sol siyasilerin, yıllarca üzerine gitmiş oldukları bir kalıntıyı, şimdi Ergenekona, tüm kirli çamaşırlarıyla devretme peşindeler. Susurlukla yıllardır anılan, mafya-devlet-siyaset ilişkilerinde tescillenmiş kişiler, ne idüğü belirsiz bombalar, tabancalar, Kalaşnikoflar Ve öte yandan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcıları, ünlü yazarlar, askerler, gazeteciler Yapılan operasyon basit: bu iki kesimi aynı torbada çalkalayıp, birbiri içinde eritmek, satılmış medyanın beyin yıkamalarıyla da, bu deli saçması benzeştirmeyi topluma kabul ettirmek! Böylece Kemalizmin en önemli odaklarını kirletmeye çalışmak, dışarıda kalanlara gözdağı vermek

Kanıtlar bir başka inciler dizisi: telefon görüşmesi yapmak”, “aynı karede cenazeye katılmış olmak”, “hükümete karşı olmak”, “bayrak sevgisi ve aşırı milliyetçi olmak. Müthiş. Bu benzeştirmeler senaryosuna, biz de girelim mi? Hani arada gazete olaylarında eskiden gördüğümüz, artık pek soruşturulması moda olmayan şeriatçı terör örgütleri var ya? Hadi bakalım, biri kalkıp bakın siz de durmadan Kurandan söz ediyorsunuz, onlar da Kuranı referans alıyorlar, demek ki siz de aynı karedesiniz dese, ne farkı olacak? Ya da IBDA-Cnin yayın organlarıyla organik ilişkileri olan kimi şeriatçı gazeteler, her gün bu hükümeti de destekliyorlar, neden acaba? Sahi bu hükümeti oluşturan parti, Anayasa Mahkemesi kararıyla Anti-laik faaliyetlerin odağı olarak tescil yememiş miydi?

Bir tek hatırlatma yapmak istiyorum senaryoculara: Bu ülkede darbe dedikleri şey, tabancayla, el bombasıyla yapılmaz. Hiç mi tarihimize göz atmadınız? Ordu bir bildiri yayımlar ve belki üç- beş tank ile ve iki jet kısa bir gösteri yaparlar ve kepenk indirilir. Dolayısıyla tezgâhlanan oyunda, Susurluk çatapatları üstünden darbe izi aramak, bizim çocukken mahallede oynadığımız misketlerle, Ortadoğuda patlayan misket bombalarını karıştırmak kadar gülünç geliyor bana!

 

[email protected]

Faks: 0212 227 34 65



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları