Yol...

26 Ekim 2013 Cumartesi
Bizim evin yolu Türkiye gibidir...
Günde iki kez geçerim...
*
TBMM bu yanda...
Genelkurmay karşısında, daralttılar girişini...
MGK, bakanlıklar...
CHP, ölü toprağı serpilmiş gibi...
Biraz geride AKP, Arap mimarisi...
Bu arkadaşlar gelince güzergâhta iki
muhteşem yapı yükseldi; Diyanet İşleri Başkanlığı ile Cami...
*
Bir sabah kalktık; bizim caddenin adı
“Saltoğlu Caddesi” oluvermiş...
Hani Dadaloğlu, Köroğlu gibi bir
efsane kahramanlardandır diye açtım
ansiklopediyi, ara tara “Saltoğlu” yok...
Sordum tabii:
“Saltoğlu destanını nereden bulurum?”
“Ne destanı?..”
Meğer Melih Gökçek’in imar
müdürüymüş; Seyfi Saltoğlu...
Mimar falan değil, pantolon terzisi
aslında... Sahte ilkokul diploması almış,
yakalanmış, onun adını vermişler bizim caddeye...
Mahalleli mahkemeye verdi, kaldırdılar,
“Angora Caddesi” oldu...
Yoksa her adresimi yazdığımda
pantoloncuyu yazacaktım...
*
Ve ODTÜ bizim yolun üzerindedir...
Dün 500 kamyon vardı...
Polis kuşatması altında ODTÜ’nün
içinden yolu geçirmek için... Bir istila
ordusu görüntüsü ki insan “Düşman ne
yanda” diye sorar...
Ağaçların altına oturmuş çaresiz
öğrenci kızlar ağlayarak ağaçlarının
kesilmesini, ormanın bir maden ocağına
dönüşmesini seyrediyorlar...
*
Bu yol üzerinde ahali yok mu derseniz... Var...
Sebze kamyonları şehre tam girerken
hızı kesemeyip daha çok bizim
güzergâhta devrilir... Varoşlardan koşan
gelir bedava sebze toplamaya...
Patlıcan, domates, biber, mevsimine göre...
Trafik polisi manav gibi:
“Turşuluk biber geldi dediler memur bey...”
“Dün üç takla ile kırmızı MAN’da lahana geldi, ama erken bitti...”
“Sivri gelse...”
“Polatlı’dan çıktı 110 ile geliyor, kesin dönemez...”
Ahali de orada yani...
*
Olsun...
Yollar bizimdir...


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Böcek... 14 Şubat 2014
Fatih’in Suçu Ne?.. 13 Şubat 2014
Porno... 12 Şubat 2014

Günün Köşe Yazıları