Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Mafya hukuku
ABD’de yeni vizyona giren “Septembers of Shiraz” filmini izledim geçenlerde...
1979 İran devriminde tutuklanıp işkence gören bir kuyumcunun, rejimin baskısına dayanamayıp eşi ve çocuğuyla ülkeden ayrılışının öyküsü...
Kuyumcu ve ailesi, idam sehpalarının kurulduğu yollarda devrim muhafızlarından kaçarak Türkiye sınırına ulaşıyor.
Korkuyla sinmiş bir ülkeyi geride bırakarak, şeriatın teslim aldığı İran’dan, “özgür” Türk topraklarına ayak basıyorlar.
***
Filmi izleyince, “Acaba başroldeki Salma Hayek, bugün de otokrasinin teslim aldığı Türkiye’den kaçan bir Türk kadınını oynar mı” diye düşündüm.
Senaryonun yazılmasıyla filmin vizyona girdiği kısa süre içinde Türkiye, “kendisine kaçılan ülke” konumundan “kendisinden kaçılan ülke” konumuna geçmişti.
Şimdi rejimin hukuksuzluğuna, baskısına, gaddarlığına dayanamayan muhalifler, “İdam isteriz” diye bağıranların çığlıkları arasında, başka topraklara göçüyor.
“Türkiye İran olmayacak” diye diye geldiğimiz yolun sonu bu...
***
Dün, yurtdışına çıkmak üzere havaalanına gelen eşime pasaportunun iptal olduğunu bildirmişler.
Neden?
Hiçbir gerekçesi yok.
Temmuz sonu yurtdışına çıkmış, 3 Ağustos’ta geri dönmüştü. 4 Ağustos’ta pasaportunu iptal etmişler.
Hakkında bir soruşturma, suçlama yok.
O, bir rehine...
Cesaretin bedelini ödeyenlerden biri...
1 Eylül tarihli Kanun Hükmünde Kararname’ye göre, “pasaportları iptal edilen kişilerin eşlerinin pasaportları da -gerek görülürse- İçişleri Bakanlığı tarafından iptal edilebilecek.”
Bunun adı, eşlere karşı eşleri rehin almaktır.
“Suçun şahsiliği” ilkesini ayaklar altına alan bir zorbalıktır.
Cezaevlerinde yer kalmayan ülkeyi, dünyanın en büyük hapishanesine dönüştürme projesidir.
Orman kanunudur, mafya hukukudur, adaletin sonudur.
Aynı kararname ile 50 bin memurun işine son verildiğini de hatırlatalım.
Bir gecede... Sorgusuz sualsiz...
***
Peki, “yüksek yargı” ne yapıyor bunca hukuksuzluk karşısında?
Kimsenin huzurunda önlerini iliklememeleri için düğme takılmamış cüppelerine ilik açmakla meşguller; Saray’daki adli yıl açılışında hazırola geçerken önlerini ilikleyebilmek, Cumhurbaşkanı selfie’sinde şık görünebilmek için...
Önceki gün yargılanan Yasemin Çongar, kendi iddianamesinde “sanık” olarak benim adımın yazdığını söylüyor hâkime... Hâkim’in cevabı şu:
“Kesme yapıştırmada hata yapılmış olabilir.”
Meğer savcı, bizim iddianameden 46 sayfayı aynen kopyalayıp onların iddianameye yapıştırmış.
Tek devlet, tek millet, tek iddianame...
Yargının sefaletine bakın ki, o telaşta, sanığın ismini değiştirmeye bile gerek duymamışlar.
“Tek devlet”in başı, “Yargının da başı benim” diyor; “bağımsız yargı”dan tık yok.
***
Hukukun olmadığı diyarların örgütsüz toplumları, ağır baskı karşısında, korunmasız bir çocuk gibi siner bazen...
Adalete inançları kalmamıştır. Dayağa ses vermez; sessizce ağlarlar. Ama içlerinde biriken öfkeyi, yüreklerinden taşan bedduayı tahmin bile edemezsiniz.
Toplumun bugünkü kaygılı sessizliğini zulme onay sananlar, yanılmasın.
Yaptıklarının yanlarına kalacağı sanılmasın.
Dua etsinler de hesap günü hukuka ihtiyaç duyduklarında, bugün ahını aldıkları, kendileri kadar gaddarlaşmasın.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Çorlu tren faciası davasında 6 yıl sonra karar çıktı!
- Beslenme çantalarının içi boş kaldı...
- Böylesi görülmedi: Tavuk mu horoz mu?
- Özel yeni üye kampanyasını başlattı
- Bugün 23 Nisan! Arşiv görüntüleriyle Meclis'in açılışı..
- Erdal Sağlam'dan ekonomi analizi!
- Belediye başkanı 'sıkıntı olmayan belediyemiz yok' dedi
- Özdağ'dan hükümete Dünya Bankası tepkisi
- Meclis'te gerilim
- Tarım Bakanlığı'nda 'Suriyelilere kadro' iddiası
En Çok Okunan Haberler
- Kepez Belediyesi'nde yeni başkan belli oldu
- AKP'li isimden istifa çağrısı!
- Dilan ve Engin Polat çiftinin yargılandığı davada karar
- Merkez Bankası faiz kararını açıkladı
- Şu pişkinliğe bakar mısınız!
- Milletvekili sayısı artacak
- Öğrenilmesi en zor dili açıkladı
- 'Kapıdan içeri sokmayın'
- Soylu geri mi dönüyor?
- Eski çağ heykellerindeki penisler neden bu kadar küçük?