Şu ‘malum gazete’

24 Ağustos 2015 Pazartesi

“Malum bir gazete, ismini de rahatlıkla veriyorum” diye giriyor lafa Erdoğan
“Rahatlıkla” demesi normal; medyayı hedef alırken hiç rahatsız olmadı çünkü…

Cumhuriyet’in, “Halkı şikâyet etti” diye yazdığını söylüyor.

Öyle bir şey yazmadık oysa...

“Erdoğan muhtarlara muhbirlik çağrısı yaptı” dedik.

Doğru değil mi bu?

“Kim, hangi evde, gelin bildirin” ne demektir başka?

Her devirde fişleneniz

Cumhurbaşkanı, muhtarlardan Abdülhamit’vari bir jurnalci ordusu kurmaya yeltenecek; Cumhuriyet susacak öyle mi?

28 Şubat’ta askerler aynı yöntemle 1.5 milyon insanı fişlemişti. Muhtemelen Erdoğan, o fişlenenlerden biriydi. Şimdi iktidarın dizginlerini eline alıp gücün tadına varınca, “fişlenen”likten “fişleyen”liğe terfi etti.

Ama bizim için bir şey değişmedi.

Her devirde fişlenen biziz ve fişleyene muhalifiz.

Kimin fişlediğine bakmaksızın, her daim fişlemenin, ihbarcılığın, muhbirliğin karşısındayız.

Bu tavrımızla da, haberimizle de övünüyoruz.

Bu “malum gazete”, o yüzden Cumhurbaşkanı’nın öfkesini çekiyor.

Bu tehditlere pabuç bırakmadığı için de, Selin Ongun’un Dengir Mir Mehmet Fırat röportajındaki, “AKP’de Erdoğan’a karşı çıkan, dayağı yer” sözünü manşete çıkarabiliyor.

Emine Kaplan’ın AK Parti kulislerinden aldığı muhtemel bakan isimlerini, “Saray tuzak kuruyor” başlığıyla verebiliyor.

Başbakan’ın talimatıyla çatışma ve şehit haberlerini küçülten medyanın aksine, Güneydoğu’da ağırlaşan tabloyu “Savaş gibi” diye tanımlayabiliyor.

Pembe gazete olmaktansa…

Cenazelerde şehit yakınlarının hükümete yönelik tepkisini “Öfke AKP’ye döndü” teşhisiyle verebiliyor; Sağlık Bakanı’nın cenaze alanından korumalar eşliğinde kaçırılışının fotoğrafını yayımlayan tek gazete olabiliyor.

Ve dün birçok televizyonun görmezden geldiği “Üniformalı isyan”ı, bugün sürmanşetine taşıyabiliyor.

Saray’a pembe gazete çıkarıyor olmaktansa, Saray nezdinde “malum gazete” sayılmak, şereftir.

4 ana damar, 4 uzman yazar

Batı basınını bilenler bilir: Köşe yazarlığı kurumu bizdeki gibi değildir. Batı’da ağırlıkla uzmanlık öndedir. Bir konu gündeme geldiğinde uzmanına kulak verilir.
Cumhuriyet’teki değerli yazar kadromuza bir süredir “konuk yazar”ların katıldığını görüyorsunuz.

Şimdi bu isimlere “uzman yazarlar” ekleniyor.

Seçime giderken, Türkiye siyasetinin, Meclis’te 4 partiyle temsil edilen 4 ana damarını, 4 uzman yazarla yorumlayacağız.

Atay, Can, Başlangıç, Karlı

Televizyon eleştirilerinin yanı sıra din üzerine antropolojik araştırmalarıyla da tanıdığımız Okan Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Tayfun Atay, genel olarak siyasal İslam hareketindeki, özel olarak AK Parti’deki gelişmeleri ele alacak.
1990’lardan 2000’lere MHP hareketini “Devlet ve Kuzgun” kitabında (Tanıl Bora ile, İletişim, 2004), 1990’lardan 2000’lere ülkücü hareketi, “Devlet, Ocak, Dergâh” (Tanıl Bora ile, İletişim, 2004) kitabında inceleyen gazeteci-yazar Kemal Can, genelde milliyetçi hareketi, özelde MHP’yi bizler için yorumlayacak.

Cumhuriyet’te 13 yıl gazetecilik yapan, sadece Kürt meselesine değil, bütün ezilenlerin, azınlıkların sorunlarına ve insan haklarına dair haberleri, yorumlarıyla tanınan Celal Başlangıç, genelde Kürt sorunu, özelde HDP eksenli yazılarıyla bize katılacak.

Doktorasını Oxford Üniversitesi’nde tamamladıktan sonra Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde görev yapan Mehmet Karlı da genelde sosyal demokrat hareketin seyrini, özelde CHP’yi ele alacak.

Onların yakından izledikleri siyasi hareketlere ve partilere dair analizlerinin, mevcut yazarlarımızın iç politika yorumlarıyla birlikte gazetemize büyük zenginlik katacağına inanıyoruz.

Ömer Madra da Cumhuriyet’te

Cumhuriyet, sayfalarını “uzman yazar”lara açarak, Türkiye’nin bilgi birikimini, farklı alanlarda, daha geniş bir yelpazede ve derinlikte sizlere sunmayı hedefliyor.
Uzmanlığından yazılarıyla yararlanmaya başlayacağımız bir başka ismi de bu vesileyle müjdeleyeyim:

Zengin bir akademik kariyere ve gazetecilik siciline sahip olan Ömer Madra, son yıllarda özellikle çevre duyarlılığı ile öne çıkıyor ve küresel ısınma, kıtlık, kitlesel göçler gibi konularda yerküremizi savunuyor, bizleri uyarıyor. Sütunlarımızı onun bu mücadelesine açarken, Cumhuriyet’in çevre duyarlılığını da daha fazla ön plana çıkaracağımızı düşünüyoruz.
Diğer uzman yazarlarımızla birlikte Ömer Madra’ya da “Aramıza hoş geldiniz” diyoruz.

Hepinize iyi haftalar.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları