Celal Üster

Kentin orta yerinde ‘tecavüz’

03 Aralık 2014 Çarşamba

Çelik Gülersoy’un Sultanahmet’teki Yeşil Ev’inin encamı ne olacak

Şu İstanbul şehrinin başına gelenler, bilgisizliğin, görgüsüzlüğün, değer tanımazlığın, çirkinliğin bilgiye, görmüş geçirmişliğe, değerbilirliğe, güzelliğe duyduğu düşmanlıktan başka nedir ki!

1980’lerde, Cumhuriyet Cağaloğlu’ndayken, gazetenin gündelik koşuşturmasından bunaldığımda en gözde kaçış yerlerimin başında gelirdi Sultanahmet’teki Yeşil Ev’in bahçesi.
Yemyeşil ağaçları, sarmaşıklarla çevrili duvarları, laleler, menekşeler, mor salkımları, kocaman ortancaları, kış bahçesine dönüştürülen serası, Yıldız’daki Serasker Rıza Paşa Konağı’ndan alınıp getirilmiş pembe porfirden havuzuyla gönül açıklığı verirdi bana.
Bazen, Yeşil Ev’i bize kazandıran Çelik Gülersoy’u görürdüm bahçedeki masalardan birinde. Kimileyin yalnız başına kahvesini yudumlarken, kimi zaman da bir dostuyla sohbet ederken.
Ben de, bazen, yanımda getirdiğim kitabıma dalar; bazen de, işi oraya taşır, bir yazar ya da sanatçıyla söyleşimi yapardım, kahveler, çaylar, naneli limonatalar içilirken.
Baharda ya da yazın, akşamüstleri, bahçenin bir köşesinde küçük bir oda orkestrasının çalgılarından Mozart, Strauss ezgileri yayılırken insanlar o güzel pastalar eşliğinde çaylarını yudumlardı.
Akşam inip hava kararmaya görsün, odaları pirinç karyolalı, kadife perdeli konak ışıl ışıl yanar, salondan bahçeye şansonlar, Chopin mazurkalar, polonezler yankılanırdı.
Bir masal âleminden söz etmiyorum. Turing’in başında olduğu sıralar, Çelik Gülersoy’un, Reji Nazırı Şükrü Bey’in harap haldeki konağını yeniden inşa ettirerek 1984’te hizmete açtığı konaklama ve ağırlama köşesi, sözünü ettiğim.
Geçenlerde Yeşil Ev’in eşyaları haraç mezat satıldı. Bununla da kalmadı, işletmesi devredildi. Şimdi ne olacağı belli değil…
Dayanamadım, bir zamanlar Cumhuriyet’te birlikte çalıştığımız, gazeteci dostum Yalçın Bayer’i aradım. Bu tür olayların izini titizlikle süren Bayer’in diyecekleri önemliydi benim için.
“Ne kadar acı haber, Turing’in malvarlıklarının satılması” diye söze başladı Bayer. Atatürk’ün talimatıyla kurulan Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu’nun göz kamaştıran malvarlığına saygısızca, korkusuzca, rant amaçlı olarak ‘tecavüz’ edildi.”
“Siz hiç 90 yıllık bir Cumhuriyet abidesinin nasıl yıkılmak üzere olduğuna tanık oldunuz mu?” diye soruyordu Bayer.
Bir İstanbul sevdalısı diye tanımladığı Çelik Bey’in ölümünden sonra herkesin gözünün Turing’in üzerine dikildiğini söylüyordu.
Daha iki yıl önce yazmıştı: “Bu kurum ağır ağır sonlandırılıyor. Ne maksatla kimin için yapıldığı belli olmayan ‘Zarar ediyor’ bahanesiyle birçok tesis kapatıldı; 100’e varan işçi işten çıkartıldı.”
Tüzükte yeri olmayan ve hiçbir maddesinde belirtilmeyen genel müdür ve iki yardımcısı yüksek ücretlerle arz-ı endam ederlerken, Gülersoy’un yakınında bulunanların işlerine son verilmesi düşündürücü değil de neydi…
Bu arada Çelik Bey’in göz nuru Safranbolu’daki Havuzlu Asmazlar Konağı kapatılmıştı. Dolayısıyla yanındaki iki konak da...
Gülersoy’un yağlıboya tablosu indirilmişti. Gülersoy’un adına bir türlü tahammül edilemedi. ‘Göz koyucular’, Gülersoy’un ölümünden sonra 300 kişi olan genel kurul üyelerinin sayısını ‘süratle’ 1500’e çıkarttılar.
Bayer, Gülersoy’un kazandırdığı Yeşil Ev, Ayasofya Konakları, Konuk Evi, Sarnıç Restoran ve diğerlerinin akıbetinin de Safranbolu’daki gibi olduğundan, Büyükada’daki Turing Kültür Evi’nin (Fabiato Köşkü) de işlevi kalmadığından yakınıyordu:
“Gülersoy’dan sonra gelen İbrahim Hakkıoğlu, üzerine gelen saldırıyı engelleyememişti. Çünkü iktidara AKP gelmişti. Düşmanlık, hainlik değil miydi bütün bunlar?” Kuşkusuz öyle, sevgili Yalçın…
Bilgisizliğin, görgüsüzlüğün, değer tanımazlığın, çirkinliğin bilgiye, görmüş geçirmişliğe, değerbilirliğe, güzelliğe duyduğu düşmanlık…
1980’lerde, Yeşil Ev’in yeniden yapımına yadsınmaz desteklerde bulunan mimarlık tarihçisi Doğan Kuban’ın, arkadaşımız Mehmet Keskin’e dediği gibi:
“En büyük sorun, kültür Türkiye’de el değiştirdi. Bu, onun sonucudur. Tarihi, sanatı bilmiyor ve sahip de çıkmıyorlar.” (Cumhuriyet, 29.11.2014)  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Irgat’ın Türküsü 14 Mayıs 2018

Günün Köşe Yazıları