Çiğdem Toker

Aksoy Arsası İçin TMSF Ne Diyor?

03 Ocak 2015 Cumartesi

Geçen hafta bu köşede “Bir Hesaplı Alışveriş Öykü-sü” başlığıyla yayımlanan yazıma TMSF’den (Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu) itiraz geldi.
TMSF Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü İbrahim Paşalı telefonla arayarak itirazlarını iki noktada dile getirdi:
1.Danıştay’ın, yazıya konu (TMSF’nin Erol Aksoy’un arsalarının, ekspertiz raporları sonucu değerinin düşmesinin ardından açılan ihaleyle, BİM’de kalmasını onaylayan Fon Kurulu kararını hukuka aykırı bularak iptal eden) İstanbul 8. İdare Mahkemesi kararını “boz-duğunu” belirten Paşalı, kararın UYAP görüntüsünün bir örneğini benimle paylaştı. (Sadece “bozma” yazıyor. İçerik mevcut değil.)
2.Dava konusu taşınmazın ihale öncesinde değerinin düşmesi; İSKİ’nin ihaleye konu arsanın imar planını iptal ettirmesiydi.
 TMSF Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü’ne göre, bu iki hususu eksik bıraktığım için tek yanlı bilgilerle kamuoyunu yanıltmıştım.
“Kamu alacağı için gösterdiğim titizliği, kamuoyu adına görev yapan gazetelerde de görmeyi arzu ettiklerini” belirten Paşalı, şahsımın ve siz değerli Cumhuriyet okurlarının yeni yılını kutlama inceliğini de gösterdi.
Bu açıklamalarına karşılık, kendilerine, kamuoyunu yanılttığım görüşlerine katılmamakla birlikte, TMSF’nin değerlendirmelerine yer vereceğimi belirten ve yeni yıllarını kutlayan bir yanıt yazdım.

***

TMSF’nin bildirdiği iki gelişme, yazıda yer almamakla birlikte; farklı iki resmi belgeye dayalı olarak yazdığım yazıyla, neden kamuoyunu yanıltmadığımı ve bunda hiçbir tereddüdüm bulunmadığını hemen paylaşayım:
1. Danıştay’ın bozma kararı 22 Ekim 2014 tarihini taşıyor. Oysa yazımda yer verdiğim, TMSF’nin Erol Aksoy’a gönderdiği ve “İstanbul 8. İdare Mahkemesi kararı uygulanmayacaktır” dediği yazı 8 Aralık 2014 tarihli.
Birincisi: Bu yazıda, Danıştay’ın bozma kararından bahsedilmiyor. Belli ki o tarihte Danıştay’ın bozma kararı henüz kendilerine ulaşmamış.
İkincisi ve bundan çok daha önemlisi: TMSF’nin 8 Aralık 2014 tarihli yazısında atıfta bulunduğu ve “iptal kararını uygulamama” yönündeki Fon Kurulu kararının, 8 Mayıs 2014 tarihini taşıması.
Bu da şu anlama geliyor: TMSF, onayladığı bir satışın aleyhine iptal kararı çıkması nedeniyle temyiz ettiği bir kararın sonucunu beklemeden, -daha açık bir anlatımla- beklemeye gerek dahi görmeden-, tam beş ay önce bu kararı uygulamama yönünde kararını vermiş. Ekim 2014’te kararın bozulmuş olması, TMSF’nin tam beş ay önce mayısta “iptal kararını uygulamayacağım” kararındaki, hukuksuzluğu ve keyfiliği ortadan kaldırmıyor.
2. dava konusu taşınmazın değerinin, bu arsayı da içine alan imar planını İSKİ’nin açtığı bir davada iptal edilmiş olması sebebiyle düştüğünü bildiren TMSF, bir başvuru yazısıyla mahkeme kararı iletti.
TMSF, 18 Aralık 2008’de Arnavutköy Boğazköy İlk Kademe Belediye Başkanlığı’na başvurarak söz konusu arsaların imar durumu hakkında bilgi sormuş. Aynı gün belediyeden verilen yanıtta, bu parsellerin bulunduğu alanda yürütmeyi durdurma kararı alındığı için imar durumu verilemediği bildirilmiş. İSKİ’nin Boğazköy Belediyesi’ne açtığı davada 6. İdare Mahkemesi, 1 Nisan 2002 onay tarihli imar planının iptaline karar veriyor. Gerekçesi de dava konusu bölgenin Alibey Baraj Gölü uzun mesafeli koruma alanında kalması. Yani plan kararlarıyla getirilmek istenen yapılaşma kararının su havzasına zarar vereceği belirtilen kararda İSKİ’den yazılı görüş almadan hazırlanan imar planını hukuka aykırı bulunarak iptal ediliyor.

***

TMSF de yazıma yaptığı itirazda, arsanın değerinin, yukarıda özetlediğim bu karar nedeniyle düştüğünü vurguluyor. (TMSF’nin dayandığı mahkeme kararının, 2007 tarihli olduğunu not düşelim. Yani arsanın hemen yanında projelendirilen 3. Havalimanı ve 3. Köprü güzergâh ve lokasyonlarının ilanından çok önce.)
Ve bu itiraza rağmen de neden geçen haftaki yazıyla kamuoyunu yanıltmadığımı aktarayım:
Çünkü bu  itirazdan sonra öğrendim ki Aksoy; BİM’e satılan arsanın Boğazköy Deresi’ne 2 km’den daha fazla bir mesafede bulunduğunu, İSKİ’nin iptal ettirdiği imar planında sözü geçen, İSKİ İçme Suyu Havza Yönetmeliği’nin uzun mesafeli koruma alanlarının dışında olduğunu, bu arsalara yönelik yapılaşma yapılması konusunda hiçbir yasak bulunmadığını, orta mesafeli koruma alanlarına bile villa ve konuta izin verildiğine mahkeme savunmalarında belgeleriyle birlikte yer veriyor.

***

Sonuç olarak farklı ekspertiz raporları, farklı mahkemelerin iptal kararı, imar planları, ihale kararları, uygulamama kararlarıyla; bir köşe yazısının sınırlarını aşacak kadar hacimli bir dosyadan söz ediyoruz.
Meselenin özüne, yani bu konuya yer verişimin arkasındaki “kamu alacağı” motivasyonuna dönecek olursak:
TMSF’nin, temyiz başvurusunu yeni yaptığı bir iptal kararını, sonucu beklemeye gerek dahi görmeden uygulamama yönünde karar almasını hukuk fakültesinin birinci sınıf öğrencileri bile doğru bulmaz. Bu yanlışlığı duyurmanın, hukuka saygı ve kamu alacağının korunması ilkeleri açısından kamuoyunu yanıltmak değil, aydınlatmak olduğu düşüncesinde ısrarlıyım.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hoşça kalın 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları