Kaç kelime tutuyorsa içeride büyüyen öfke, kalplerdeki keder; tuş tuş yığılsa...
140 çarpı milyon adet yeni nesil yaslar birikse de mobil ekranlarda, beyhude; öldü Berkin.
Bundan sonra açılacak en afili “hashtag”ler kaç yazar? Can verme kudreti yok ki Android cihazların...
Çok çok, güzel gülüşlü ölü çocuklar albümüne bir fotoğraf daha ekleyebilir.
Hepsi bu.

***

Farkındasınız değil mi, bu albümdeki çocukların hepsinin ne kadar güzel güldüğünün...
Sımsıcak ve neşeyle “aydınlığı çalkaladığının”.
Ve sanki rastlantı olmadığını, genç bedenlerin cenazesinin hep cemevlerinden kalkmasının.
Anneleri çok sevmiş onları; bakışlarından belli.
“Kurban olurum” demiş, “Kuzum benim” diye diye büyütmüş.
Erkenden öğrenmişler haksızlığa boyun eğmemeyi, kimsenin malına göz dikmemeyi.
Onlardı işte hakkı yenen “tüyü bitmemiş yetim”ler. Öldüler.
İyi niyetli olsanız da yorulmayın.
Kendileri değil, sadece acılarıdır ölümsüz olan.
Gitsin “yetim” kalan annelerine sorsun inanmayan.

***

Hem o kadar “müktesebat”, proje, fotokopi ve dahi fonlar yetsin; artık uğraşmayın.
Burası Ortadoğu.
Devletin kutsandığı kadar kullanışlı olduğu.
Şehzade ifade vermesin diye dağıtılana, “Küçük Prens” ölsün diye destan yazdırıldığı...

***

“Berkin öldü” haberinin unsurlarını hatırlama zamanı.
5N 1K’yı:
Kim: Berkin.
Ne: Ekmek.
Nerede: Sokakta yürürken.
Nasıl: Başına nişan alınan gaz fişeğiyle.
Ne zaman: Sabah 7’de.
Niçin: Kötülük. Sırf kötülük olsun diye.
Berkin’i öldüren polis, kendisini biliyor ve saklanıyor.
Ama siz, Berkin’in ölümünü haklı gösterme çabasına girenler...
Sizin bu kadar kötü olmanıza gerek yok ki; pozisyonlarınızı, maaşlarınızı korumak için.
John Lennon, bundan yarım asır önce, Kraliçe Elizabeth’in en önde izlediği konserde “Arka sıradakiler alkışlayabilir. Ön sıradakiler mücevherlerini şıkırdatsınlar yeter” demişti.
Başsağlığı bekleyen yok sizden.
Susun sadece.
Neye inanıyorsanız onun adına.