Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Basın Özgürlüğüne Saldırı...
İddianamesi Almanya’da Alman savcılarca yazılan ‘Deniz Feneri Davası’ Türkiye’de büyük kıyamet kopardı.
Yazımıza başlarken daha birinci tümcede davanın Almanya’da görüldüğünü, iddianamenin Alman savcılarca yazıldığını özenle belirtmemiz, gereksiz gibi görülse de, yerli yerindedir.
Almanya’da İslamcılığı kullanan birtakım kişiler, Türklerden topladıkları milyonlarca Avro’yu Türkiye’de AKP’li medya ve iktidar için kullanmışlar, bu yolda büyük çıkarlar sağlamışlardır.
Alman adaleti kendi ülkesinde yaşanan bu yasadışı olaya el koymuştur.
Dava iddianamesinde Başbakan Erdoğan’dan başlayarak AKP iktidarından çeşitli kişilerin adları geçmektedir.
*
Türkiye’de, gazetecilik kurallarına göre bu durumda ne yapılır?
Deniz Feneri davasını haber yapmak basın kuralları bakımından doğaldır; görmezlikten gelmekse hem gazeteciliğe aykırıdır, hem de kamuoyundan gerçekleri saklamak faslına giren gayri ahlaki bir işlemdir.
Ne yazık ki Ergenekon davasında adeta seferberliğe geçen dinci-iktidarcı gazeteler, Deniz Feneri davasını görmezlikten gelerek, gazeteciliğin temel kurallarına ihanet etmişlerdir.
*
Ancak iş bu kadarla da kalmamıştır; açıkça “Ben Ergenekon davasının savcısıyım” diyebilen Başbakan Erdoğan, gazetecilik gereği Deniz Feneri davasının haberlerini veren Doğan Grubu’na karşı saldırıya geçmiştir.
Doğan Grubu, ülkedeki medya dünyasında yüzde 40’ın üstünde payı bulunan bir kuruluştur; çeşitli eğilimlerde gazeteleri bulunmaktadır; bu organların içinde iktidara destek verenler de vardır;
ayrıca grubun başındaki Aydın Doğan’ın iş hayatında çeşitli şirketlere sahip olduğu da biliniyor.
Başbakan Erdoğan, doğrudan Aydın Doğan’ı hedef alan bir saldırıyla neyi amaçlamıştır?
*
Sorunun yanıtı açıktır.
Başbakan doğrudan ve açıkça basın ve fikir özgürlüğüne yönelik bir saldırıyla gazeteleri susturmak istiyor; haberleşme özgürlüğüne bile tahammül edemeyen Recep Tayyip Erdoğan, medyada dikensiz gül bahçesi yaratmak amacını güdüyor.
Olay tek sözcükle ‘vahim’dir.
Almanya’da görülen Türkiye ile ilişkili bir davanın haberlerine ambargo koymak isteyen zihniyetin demokrasiyle uzaktan yakından ilgisi yoktur.
Konunun daha da düşündürücü yanı, hükümetin başında bulunan kişinin, elindeki yetkileri anımsatarak şantaj sayılabilecek bir üslupla konuşabilmesidir.
*
Türkiye bir hesaplaşmaya doğru sürükleniyor; Başbakan Erdoğan bu hesaplaşmada elindeki hükümet ve devlet yetkilerini antidemokratik bir kapsamda kullanmaktan çekinmiyor; bunu neredeyse ilan ediyor.
Oysa Anayasa Mahkemesi’nin kararına göre AKP laiklik karşıtı eylemlerin odağı, yani merkezidir.
Bu kararın üstüne 'AKP basın ve fikir özgürlüklerine karşıt tutumların merkezidir' tümcesini eklemek bir doğruyu kısaca dile getirmek değil midir!..
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Türkiye'deki sağlık sistemi ne durumda? Mersin Tabip Oda
- Çorlu tren faciası davasında 6 yıl sonra karar çıktı!
- Beslenme çantalarının içi boş kaldı...
- Böylesi görülmedi: Tavuk mu horoz mu?
- Özel yeni üye kampanyasını başlattı
- Bugün 23 Nisan! Arşiv görüntüleriyle Meclis'in açılışı..
- Erdal Sağlam'dan ekonomi analizi!
- Belediye başkanı 'sıkıntı olmayan belediyemiz yok' dedi
- Özdağ'dan hükümete Dünya Bankası tepkisi
- Meclis'te gerilim
En Çok Okunan Haberler
- Savunma sanayi firmalarının ürünleri, Din dersinde!
- Korhan Berzeg olayında yeni gelişme
- Akşener'den kurultayda 'veda' konuşması
- Polis meslektaşlarına ateş etti
- Kadınlara 'Cehennemde yanacaksınız' diye bağırdı
- Müsavat Dervişoğlu İYİ Parti Genel Başkanı oldu
- 'Türkiye ilk etkilenenlerden olacak...’
- İYİ Parti'de tarihi kurultay: Seçim üçüncü tura kaldı!
- Seçim ikinci tura kaldı
- Rakı fiyatlarına büyük zam