Atina, Atinalılar ve Bizim Ezel

02 Ekim 2011 Pazar
\n

Geçen hafta üç günlüğüne Atinadaydım. Benim için bildik, tanıdık bir kent burası. Ne var ki bu gidişimde Yunan dostlarımın önerilerine uyarak daha öncekilerden farklı olarak merkeze uzak, deniz kıyısında bir otele yerleştim. Çünkü kent merkezi şu sıralar oldukça karışık, grevler, yürüyüşler, mitingler, polis copları, cam çerçeve şangırtıları

\n

Bu nedenle görüşmelerimden kalan zamanlarımı bir eski İstanbullular semti olan Paloio Faliroda geçirdim. İyi de oldu. Örneğin, Kumkapılı Prokopi Amca ile tanıştım. 81 yaşında, eski bir müzisyen, çello sanatçısı. Zeki Müren, Sevim Tanürek, Mustafa Sağyaşar gibi önde gelen Türk sanat müziği sesleriyle çalışmış. Konuşurken, anılarını anlatırken, Ah o güzel İstanbul derken, hüzünleniyor, gözleri sulanıyor. Benim de

\n

***

\n

Yunan dostlar daha önce tanık olmadığım bir endişe içindeler. Yunanistan için önerilip kabul edilen toplam 110 milyar Avroluk ikinci kurtarma paketinin 8 milyarlık 6. diliminin bir an önce gelmesini bekliyorlar. Fakat bu kolay değil, çünkü bunun için Troyka adı verilen Avrupa Birliği (AB), Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Avrupa Merkez Bankası (ECB) yetkililerinin onay vermeleri gerekiyor.

\n

AB liderlerinin bu yıl 21 Temmuzda vardıkları anlaşmaya göre, söz konusu ikinci kurtarma paketi özel sektörün elinde bulundurduğu Yunan tahvillerinde yüzde 21 oranında bir zararı kabul ederek bu ülkenin borç yükünün hafifletilmesini amaçlıyor. Ancak birçok ekonomist Yunanistanın borcunun sürdürülebilir olması için yüzde 50 oranında kaybın gerekli olduğunu düşünüyor.

\n

Yunanistanın, özellikle de Yunan hükümetinin işi gerçekten çok zor, çünkü 8 milyarın gelmemesi durumunda asker-sivil memurların maaşları gibi emeklilerin maaşlarının da ödenebilmesi neredeyse olanaksız. Hükümetin ayrıca 30.000 memuru yedeğe alması ve içlerinden 14.000inin işine son vermesi gerekiyor.

\n

Maaşlar zaten her üç ayda bir kırpılarak kuşa dönmüş, bir de üstüne gelen yeni vergilerle sokaktaki insanın bütçesi altüst olmuş. Merkezdeki karışıklıkların, çatışmaların, şangırtıların temel nedeni bu, fakat ekonomik ve siyasal yaşamda tüm bu tepkilerin ne yazık ki hiçbir karşılığı yok. İki gün önce de maaşları kısılacak emekli subaylar Milli Savunma Bakanlığını bastılar. İyi mi?

\n

***

\n

Merkezdeki karışıklıklardan söz ettim ya, bu, Atinanın ve Atinalıların tümü için geçerli değil. Nüfusun yarısı olan bitenlerden endişe duyup soluğu Syntagma Alanındaki gösterilerde alırken, öbür yarısı aynı endişeyi bastırmak için çeşitli yöntemlere başvuruyor. Krizden etkilenmeyen Atinalılar özellikle hafta sonları buzukiaadı verilen, bir zamanlar bizdeki Tepebaşı, Kristal, Taşlık, Maksim gibi lüks gazinoları andıran yerleri doldurup ülkenin gözde ses sanatçılarını dinliyorlar. Atinada bu mekânlardan çok sayıda var.

\n

Bütçeleri buzukialara yetmeyenler ise tavernaları yeğliyor. Hafta içi ya da sonu irili ufaklı tavernaların tümü iyi iş yapıyor. Anlaşılan Yunanlar da ülkede işler karışınca, Ne olacak bu memleketin hali?diyerek uzoya, siporoya, şaraba sarılıyor, doğal ki yanında ahtapot ızgarayı, levreği veya suvlakiyi ihmal etmeden.

\n

Bir de televizyon dizileri var, belli süreli de olsa insanlara dertlerini unutturan. Başı bizim Ezelçekiyor dizilerin içinde. Çekiyordu demek daha doğru olacak, çünkü geçen hafta son bölümü yayımlandı. Sokaklarda bir sessizlik, hele kadınlar bir anda ortadan kayboldular. İlgimi çekti, otelin resepsiyon görevlisine sordum; Bugün bir Türk dizisinin, Ezelin final bölümü oynuyor,dedikten sonra, Benim eşim de izliyor, annesiyle birlikte,diye ekledi. Yine o anlattı, Türk dizileri bir salgına dönüşmüş Yunanistanda, bu hafta da Aski Mennubaşlıyormuş.

\n

Türk dizilerinin bastırıcı, unutturucuişlevlerinin yanı sıra önemli yararı da var. Dili Türkçe, altyazıları Yunanca olan bu dizilerin bizim eski İstanbullu Rum hemşerilerimiz arasında izlenme payları arttıkça, bu çok geniş kesimde unutulmaya yüz tutan Türkçe yeniden tazeleniyor.

\n

Yunanlar her şeye rağmen neşeli insanlar; dilerim Troykaonların neşesini kaçıracak olumsuz bir karar vermez. Öyle ya, komşuluk hukuku diye bir şey var, komşusunun keyfinin kaçmasını kim ister ki?

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda 28 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları