Bir Başka Ülke

15 Aralık 2008 Pazartesi

16 yaşındaki Aleksis Grigoropulosun 6 Aralık günü Atinada bir polis kurşunuyla yaşamını yitirmesinden bu yana Yunanistanda olaylar hız kesmeden sürüyor. Televizyon ekranlarından izliyoruz; gençler polisle çatışıyor, otomobiller, mağazalar, bankalar ateşe veriliyor, devlet daireleri basılıyor. Olaylar, Çocuklar, bu kadarı da hoş değil!noktasını çoktan aşmış, nasıl davranacağını bilemeyen Başbakan Kostas Karamanlisin koltuğu sallanıyor.

Orasıbaşkabir ülke olsa hükümet de, güvenlik güçleri de ne yapacaklarını bilirler; sis bombası, biber gazı, tazyikli su bir yana polis orantılı güç kullanma çerçevesindekarşı saldırıya geçer. Tekme tokat birkaç yüzünü toparlar; yetmiyor mu, havaya ateş eder, o da yetmezse üçünü beşini topuğundan vurur, ha bu arada bir ikisi de kurşunu topuğu yerine yanlışlıkla sırtından yemiştir. Olsun! Önemli olan düzenin tesisi, ortalığın yeniden süt-limana dönüştürülmesi değil midir?

***

O başkaülkede düzen”, insan hayatından çok daha önemlidir.

O başkaülkede düzenin selametiiçin insanlar duruyarısına uymadıkları için kurşunlanabilirler, işkencede öldürülebilirler.

Hele kurşunlananlar, öldürülenler genç iseler, bu, toplumda önemli bir tepkiye yol açmaz. Çünkü o başkaülkede toplumun yetişkinlerinin ömürleri gençleri doğru yola getirmek, düzene yararlı bireyler olarak yetiştirmek, kendilerine benzetmek için geçmiştir.

O başkaülkede yetişkin insanların büyük çoğunluğu düzenden hoşnut değildir aslında, fakat belki gen bilimcilerinin çözebilecekleri bir inatla aslında hoşnut olmadıkları düzeni ayakta tutmak için hayat boyu çırpınırlar.

O başkaülkede, diyelim faşist bir darbe gerçekleşti, yetişkinler sorup sorgulamadan darbecilere alkış tutup onları kahramanlaştırırlar.

Hayat ve hayata bakış Yunanistandaki gibi değildir o başkaülkede. Orada darbeciler yargılanıp yaşam boyu hapis cezasına çarptırılırken o başkaülkenin darbecileri toplum içinde umur görürler.

***

Hayata bakışın o başkaülkedekinden farklı olduğu ülkelerde hayatın savunulması da doğal ki farklı olacaktır. Sözgelimi, Almanyada 1960lı yıllara damgasını vuran gençlik hareketleri zamanın İran Şahı Rıza Pehlevinin 2 Haziran 1967 günü Berlini ziyareti sırasında düzenlenen protesto gösterilerinde Benno Ohnesorg adında bir öğrencinin polis kurşunuyla vurulması üzerine başlamıştır. Bugün Berlin Operasına giden müzikseverler ünlü heykeltıraş Alfred Hrdlickanın Ohnesorgun anısına yaptığı Göstericinin Ölümüadlı yapıtının önünden geçerek girerler o görkemli yapıya.

Yukarıda Yunanistan Başbakanı Kostas Karamanlisin bir haftadır süren olaylar karşısında ne yapacağını bilemediğini yazmıştım. Haksız da değildir, çünkü babası Konstantin Karamanlisin 1963 yılında başbakanlıktan istifa ederek gönüllü sürgün olarak 1974 yılına kadar yaşayacağı Parise yerleşmesinin nedeni de komünist milletvekili Gregoris Lambrakisin bir gösteri sırasında linç edilip beş gün sonra, 27 Mayıs 1963te yaşamını yitirmesiydi. Bu cinayete ilişkin Vassilis Vassilikosun yazdığı Zromanını ve ünlü yönetmen Costa Gavrasın bu romandan sinemaya uyarladığı Zfilmini anımsayanlar hiç de az değildir Cumhuriyet okurları arasında.

***

O başkaülkede de bir zamanlar insan yaşamına büyük değer verilirmiş; polis kurşunuyla ölen gösterici gençlerin heykelleri, büstleri yapılır, alanlara, caddelere konurmuş. İnsanlar onların adlarını saygıyla anarlarmış.

Sonra bir zaman gelmiş, yasak ölümler, yasak ölümleri izlemiş, insanlar ölümleri kanıksar olmuşlar, aldırmazlaşıp suskunlaşmışlar. O eski heykeller de kaldırılmış yerlerinden.

İşte o zaman o başkaülke,bir başka memleketolmuş, şarkılardaki gibi.

[email protected]

www.denizkavukcuogluyazilari.blogspot.com



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda 28 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları