Böcekler ve İnsanlar

04 Temmuz 2011 Pazartesi
\n

Sekiz dokuz yaşlarında haşarı bir çocuktu, fakat öyle sevimlilerinden değil de eskilerin müziç dedikleri sıkıcı, çevrede tedirginlik uyandıran bir oğlandı. Çiçek tarhlarının daracık yollarında koşuşturup duruyor, eline geçirdiği, tepesinde bir püskürtme düzeneği bulunan teneke kutudaki kimyasalı çiçeklerin ve yaprakların arasında uçuşan ya da yürümeye çalışan her türlü minik canlının üzerine sıkıyordu.

\n

Gözüm arada bir tahta bir bankta oturan annesine kayıyordu. Yüzüne Maşallah benim oğluma anlatımı yapışmış kalmış kadın oralı değildi. Ne çevreye yayılan kimyasalın genizleri yakan kokusu ne de oğlunun çiçeklere, yapraklara, doğaya, insana hiç zararı olmayan böcek börtüyü öldürmesiyle ilgileniyordu.

\n

Oğlan annesinin vurdumduymazlığından cesaret bulmuş, kıyım operasyonunu doludizgin sürdürüyordu. Güllerin arasında uçuşan arılar, kelebekler birer ikişer toprağa düşüyorlardı. Çocuk bir ara yere çömeldi, teneke kutuda kalan son kimyasalı nemli toprak üzerinde sırtında kabuğu ilerlemeye çalışan salyangozun üzerine püskürttü, fakat hayvanın ölmediği düşüncesiyle sağ ayağını kaldırdı, ayakkabısının tabanıyla salyangozu ezdi. Ayakkabısı, altında kabuğu ezilmiş salyangozla birlikte yarıya kadar nemli toprağa battı.

\n

O ana kadar suskun kalmış anne öfkeyle ayağa kalktı, çocuğuna Gördün mü, bak ayakkabın rezil oldu! diye bağırdıktan sonra parkın ana yolunda kapıya doğru yürümeye başladı. Bir süre sonra, elindeki boşalmış teneke kutuyu güllerin arasına fırlatıp yanına gelen oğluyla birlikte parktan çıkıp gitti.

\n

***

\n

Ana oğul artık görünmez olduktan sonra düşündüm: O yaşlarda bir çocuğun gücünün yettiği küçük canlıların yaşamlarına son vermekten zevk almasının, haz duymasının altında yatan nedenler ne olabilirdi?

\n

Bir canlının ölümünü izlemek duygusu o çağlardaki bir insanda nasıl gelişebilirdi? Sevgisizlik mi? Anne babanın çocuğunu çok sevmek adına psikolojik olarak sıkıp boğması mı? Çocuğun eylemi başka canlılara eziyet ederek, onları öldürerek kendi yakınlarına karşı beslediği intikam duygusu olarak değerlendirilebilir miydi?

\n

Yukarıdaki yazdıklarım, aklıma iki gün önce, Madımak Kıyımının 18. yıldönümünde, Sivasta 25 bin kişinin katılımıyla gerçekleştirilen büyük yürüyüşe polisin yaptığı gazlı müdahalenin görüntülerini televizyonda izlerken geldi. Birçok başka demokratik eylemde olduğu gibi burada da polisler hemen gaza davranmışlardı.

\n

Bunu her fırsatta yapıyorlardı; daha bir hafta önce Emek Demokrasi ve Özgürlük Blokunun desteklediği ve milletvekili seçildikten sonra tutuklu bulundukları cezaevlerinden çıkarılmayan milletvekilleri ile dayanışmak için İstanbulda Şişli Camii önünde bir araya gelen, aralarında bağımsız milletvekilleri Sebahat Tuncel, Ertuğrul Kürkçü, Sırrı Süreyya Önder ve Levent Tüzelin de bulunduğu kalabalığın üzerine gazsıkılmıştı. Gazdan etkilenen Sırrı Süreyya Önderin ve Sebahat Tuncelin görüntüleri hâlâ belleklerdeydi.

\n

***

\n

AKP iktidarı döneminde demokratik eylemlere katılan insanlar üzerlerine gaz sıkılarak böcekleştiriliyordu.

\n

İstenen, böcek kimyasalı karşısında bir arının düştüğü acz gibi bir insanın da üzerine sıkılan biber gazı karşısında düştüğü acizliği göstermek, sergilemekti.

\n

Kim bilir o gazları sıkan polisler, o polislere o gazları sıkma buyruğu veren yetkililer, İçişleri Bakanı, Başbakan akşam televizyonlarda gözlerini korumaya çalışan, soluksuz kalan, kaçışan demokratları izlerken neler düşünüyorlardı?

\n

İçlerinde hangi duygular uyanıyordu? Gördükleri karşısında utanç mı yoksa haz mı duyuyorlardı?

\n

Yukarıda sözünü ettiğim çocuktan farkları olmalıydı bu koca adamların. Ama neredeydi o fark?

\n

Bilemiyorum.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda 28 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları