Diyarbakır'dan Gözlemler

18 Mayıs 2011 Çarşamba
\n

Kitap Fuarı nedeniyle üç gündür Diyarbakırdayım; pazara kadar burada kalacağım. Dün 2. Diyarbakır Kitap Fuarının açılışını yaptık. Geçen yıl ki gibi bu yıl da ilgi yoğundu fuara; Diyarbakırlılar fuara sahip çıkıyorlar, hem Diyarbakır Valiliği hem de Diyarbakır Büyükkent Belediyesi fuarı ellerindeki tüm olanaklarla destekliyorlar. Bu yılki fuara yazar katılımı geçen yıldan daha fazla, düzenlenen kültür-edebiyat etkinlikleri de daha derli toplu. Ziyaretçi sayısı olarak 100 bin hedefleniyor, bu da erişilebilecek bir sayı.

\n

İlk göstergeler coşkulu bir fuar yaşanacağını ortaya koyuyor.

\n

***

\n

Güneydoğuyu anlamak için gelip bölgeyi gözlemlemek gerekiyor. Pazartesi günü Diyarbakırlı bir arkadaşımla kenti dolaştık. Merkezin dışındaki tüm mahallelerdeki esnafın büyük çoğunluğunun kepenkleri kapalıydı. İster zorlanarak deyin, ister gönülsüzce deyin, isterseniz korktukları için deyin; yoksul nüfusun yoğunlaştığı oranda PKKnin üç günlük yasilanına uyanların sayısının da arttığını görüyorsunuz.

\n

İnsanlar çeyrek yüzyılı aşkındır süregelen bu savaştan bezmişler, ne var ki bezginlikleri Ankaranın sözlerine boyun eğecekleri anlamına gelmiyor. Sürekli aldatıldıklarını, oyalandıklarını, bezdirilerek, usandırılarak teslimiyete zorlandıklarını düşünüyorlar. Bu durum onların öfkelerini keskinleştiriyor; artık ne olacaksa olsun noktasına gelmişler.

\n

Alâeddinin Sihirli Lambasına mı, “Pandoranın Kutusuna mı ya da tüpten çıkan diş macununa mı benzetirsiniz, Kürt sorunu da bir çözüme kavuşmadan/kavuşturulmadan ortadan kalkacak, yok sayılacak, yeniden çıktığı yere kapatılacak bir sorun değil. Cinin lambadan, içindekilerin kutudan, diş macununun tüpten çıktığı gibi o da kapatıldığı karanlık yerden gün ışığına çıkmış bir kez.

\n

***

\n

Pazartesi günü yine çatışmalar vardı Diyarbakırda. Çatışmalar kentin hep aynı yerlerinde oluyor, neler olup bittiğini yakılan otomobil lastiklerinin havaya yükselen kara dumanlarından anlıyorsunuz. Diyarbakırlılar bu olayları kanıksamışlar, aynı anda ve bir yabancı için şaşılacak olağanlıkta mağazalardan alışverişlerini yapıyorlar, parklarda çocuklarını gezdiriyorlar, lokantalarda yemeklerini yiyorlar. Ama bu, olan bitene, olan bitenlerin kaynağı olan temel soruna kayıtsız kaldıkları demek değil; burada yaşayan herkes belli ölçüde siyasallaşmış ve bir beklenti içinde.

\n

Kolay değil, Güneydoğu 25 yılda 35 bin çocuğunu yitirmiş dağlarda. Savaş sürecinde binlerce köy boşaltılmış, çoğu köyler yakılarak yaşanamayacak duruma getirilmiş, yüz binlerce insan büyük kentlere göç etmiş. Diyarbakır yoksul ve umarsız insan kaynıyor. Gözlerini savaşa açan, mermi sesleri, uçak gürültüleri ve ağıt sesleriyle büyüyen gençlerin büyük çoğunluğu işsiz.

\n

Yalnız Diyarbakırlılar değil, tüm bölge insanları artık barış istiyorlar, silahsız, çatışmasız bir hayatın özlemini çekiyorlar. Fakat barış adına boyun eğmeyi, teslimiyeti kabullenmiyorlar. Dilleriyle, inançlarıyla, gelenekleriyle bu ülkede eşit yurttaşlar olarak yaşamak istiyorlar.

\n

***

\n

Konuştuğum tüm Kürtler Başbakana kızgınlar, onun son Kürt meselesi yoktur! söylemi Kürtlerde hafifsenmek duygusu uyandırmış. Buna bir tepki olarak hem PKKnin hem de BDPnin eylem çağrılarına eskisinden çok daha kalabalık olarak katılıyorlar. Başbakanın Kürt sorununa ilişkin söylediği her olumsuz söz BDPnin desteklediği bağımsız adayların şansını biraz daha arttırıyor. Diyarbakır, 12 Haziran seçimlerinde 12 milletvekili çıkaracak, bunların AKP ve BDP arasında eşit biçimde paylaşılacağı öngörülüyor. Kimi Diyarbakırlılar CHPnin de bir milletvekilliği alabileceğini ileri sürüyorlar.

\n

Bakalım gelecek günler ne gösterecek?

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda 28 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları