Diyarbakır'dan Son Gün Notları

22 Mayıs 2011 Pazar
\n

Kimi kötümser dostların öngörülerinin tersine olaysız geçen 2. Diyarbakır Kitap Fuarı bu akşam sona eriyor. Geçen yıl 88 bin 500 olan ziyaretçi sayısı bu yıl büyük olasılıkla 100 bini zorlayacak. Yayınevleri ve yazarlar da kitaplarının gördükleri ilgiden genellikle hoşnutlar; fuarı başarılı olarak değerlendiriyorlar. Diyarbakırın ve bölgenin ekonomik ve sosyal koşulları göz önüne alındığında, bunlar bu kadim kültür kentinin ve insanlarının hanelerine artı olarak geçecek olgular.

\n

Diyarbakır, büyük medyanın toplumun, özellikle de toplumun Güneydoğu ve Doğu Anadolu dışında kalan insanlarının kafalarına yerleştirmeye çalıştığı gibi bir şiddet kenti kesinlikle değil. Devlet burada insanların taleplerine biraz hoşgörülü, biraz anlayışla yaklaşabilse, isteklerine kulak verse, verdiği sözleri tutsa yaşanan olumsuzlukların birçoğu yaşanmayacak. Fakat devlet burada özellikle devletleşiyor, demir yumruk siyaseti izliyor. Devletin bölgedeki üniformalı ya da üniformasız temsilcilerinin içselleştirdikleri ve buna uygun olarak izledikleri siyaset Kürt yurttaşlarımızı devletten uzaklaştırıyor.

\n

***

\n

Başta Diyarbakır olmak üzere bölgeyi ve bölge insanlarını 2005 yılından bu yana tanımaya çalışıyorum. Altı yıl önce ilk geldiğimde PKKnin eylemlerini terorizm olarak değerlendiren aydınlar, mühendis, hekim, işletmeci, dilbilimci gibi yüksek eğitimli insanlar bugün o eylemlerden savunma savaşımı olarak söz ediyorlar. Batıda teröristolarak tanımlanan silahlı eylemciler burada gerilla olarak, kahraman olarak nitelendiriliyor. Ölenler için yas tutuluyor. Bugüne kadar verilen 35 bin ölü, bölgedeki çekirdek ailenin sayısal yapısı da düşünüldüğünde yüz binlerce yakın anlamına geliyor. Eski acılılar, yeni acılıların acılarını paylaşıyor. Bu duygusal ortamı bilmeden, anlamadan Kürt sorununu anlamak olası değil.

\n

Nitekim AKPnin açılım politikası da dağdan inen PKKlilerin Habur Kapısından girmeleriyle başlayıp yüz binlerce insanın gelenleri karşılamaya çıkmalarıyla sona erdi. İzmirde, İstanbulda, Ankarada oturup Kürt sorunu üzerine sürekli ahkâm kesenlerin bu karşılama gösterilerinin görüntüleri karşısında düştükleri şaşkınlık hâlâ belleklerdedir.

\n

Ülke genelindeki yaygın kanının tersine ayrılıkçılık bölgede egemen bir düşünce değil; hiç kuşkusuz bu düşüncede olanlar da var, fakat bunlar Kürtler arasında çok küçük bir azınlığı oluşturuyor.

\n

Bölge insanlarının ortak özlemi barış; artık kimse ölmesin, silahlar sonsuza dek sussun istiyorlar.

\n

***

\n

Her meslekten aydınlar devleti inanılabilirbir erk olarak görmekten vazgeçiyorlar. Örneğin, son vurulan 12 PKKlinin beraberlerinde getirip Türkiyeye sokmak istedikleri söylenen 2 adet Kalaşnikof piyade tüfeği (15 adet şarjör ve 450 adet mermisi ile birlikte), 2 adet Biksi makineli tüfek (300 adet mermisi ile birlikte), 4 adet RPG-7 roketatar, 26 adet RPG-7 roketatar mühimmatı, 30 adet RPG-7 roketatar sevk fişeği, 1 adet Doçka uçaksavar silahı (250 adet mermisi ile birlikte), 39 adet el bombasının varlığına inanmıyorlar. Bu sayıda silah ve mühimmatın salt ağırlığı itibarıyla bile o dağlık bölgede 12 kişi tarafından taşınamayacağını ileri sürüyorlar.

\n

Bu silahları görmemiş, tanımamış bir insan olarak bu savlar gerçeği ne ölçüde yansıtır, bilemiyorum ama insan düşünmeden de edemiyor.

\n

***

\n

1970 yılında bir dergide yayımladığım makalelerimden birinde Kürt sorunundan söz ederken, Galiba sorunun esası Kürt değil, Türk sorunu diye yazmıştım. 41 yıl sonra bakıyorum, değişen pek bir şey olmamış.

\n

Bu duygularla ayrılıyorum Diyarbakırdan...

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda 28 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları