Karanlıktan Aydınlığa

27 Nisan 2011 Çarşamba
\n

Yakın zamana kadar bana Nerelisin diye sorduklarında İstanbulluyum derdim. Yalan da değildi; İstanbulda doğup büyümüştüm. Şimdiyse bu soruyu İzmirliyim diye yanıtlıyorum. Yılda en az bir kez geldiğim, annemin, babamın, dedelerimin, ninelerimin doğup büyüdükleri bu kent bana daha sıcak, daha yakın geliyor. Her şeyden önce de daha aydınlık.

\n

AKP iktidarının İstanbulun üzerine çöktürdüğü o kapkara, kasvet bulutları insanları bunaltıyor. Kentin kimi bölgelerinde sürdürülen renkli, cümbüşlü hayatlar, modern mimari adı altında oluşturulan TOKİ gettoları, dikilen o gökdelenler kimseyi yanıltmasın. Güzelim İstanbul her geçen gün biraz daha siyasal İslamın egemenliğinde Araplaştırılıyor, halk tutsaklaştırılıyor.

\n

Nüfusu 15 milyona varan kentin birçok bölgesinde çocuklar kentsel özgürlük nedir, tanıyamadan büyüyorlar. Emeklerine yabancılaştırılan yoksul kitleler gericiliğin pençesinde bilinçsizce, hayatlarını daraltan, renklerini solduran, zehir eden, edecek çağdışı yaşam modelleri üretiyorlar.

\n

***

\n

Başbakan bugün çılgın projesini açıklayacak! Artık neyse bu proje, görgüsüz bir Arap sultanlığından araklama olduğuna adım gibi eminim. Siz, değerli okurlarım, eksen kayması yoksa beyin kayması mı dersiniz, bilemem ama AKP iktidarının yüzü epey zamandır Batıdan çok Ortadoğuya dönük. Bir ara bölgenin liderliğine soyundu bunlar, sonra çuvallama üstüne çuvallama yaşanınca liderlikten umudu kesip, Madem adamlar bizi takmıyorlar, baş olmaya boş verip yine para pul işlerimize dönelim dediler.

\n

Ama konu para pul işi de olsa gözlerini Ortadoğudan ayıramıyorlar. Şeyhler, emirler, sultanlar, krallar onları bir başka cezbediyor; tabii İstanbulun dört bir yanından fışkırtılan o yakışıksız gökdelenler, kıyılarımızı sarmaya başlayan o yedi yıldızlı görgüsüzlük otelleri gibi marifetleri de.

\n

Başbakanın çılgın projesi de sözgelimi Dubaiden aşırma bir adalar projesi niçin olmasın? Artık Marmarada mı, Egede mi yoksa Akdenizde mi olur, şöyle yapay birkaç ada, her birinin üzerinde bir yedi yıldızlı otel, yaz aylarında bizim sonradan görme yeşil zirilyonerlerle zengin Araplar Erkeklerin altında haşemalar, kadınların üzerinde kolları uzun, yakaları kapalı, kapüşonlu deniz banyosu elbiseleri Ne çılgınlık ama!..

\n

***

\n

Tabii Boğaz yalılarında kafa çekerken, Bağdat Caddesinde dolanırken, Nişantaşında bir caféde otururken, bunlar görülmüyor. Çoğu insan çevresinde gördüklerini sorup sorgulamadan yaşanan hayatın yansıması sanıyor. Oysa İstanbul görünüşte renklenirken, içinden hızla çürüyor, soluyor, kararıyor.

\n

İstanbul nüfusunun yarısı yoksul, yoksulların önemli bir bölümü açlığın pençesinde; bu kentte doğup büyüyüp de bir kez olsun denizi görmemiş bir milyondan fazla yaşam yoksunu insan yaşıyor.

\n

Haksızlığa, yolsuzluğa, yoksulluğa, yoksunluğa karşı savaşımda direnci kırılmış bir kent İstanbul. 12 Haziran ise bir umut. Bu bir an önce derlenip toparlanmak, umudu besleyip büyütmek, taşıyıp kente yaymak, çoğalmak, gericiliğe başkaldırmak, karanlıktan aydınlığa çıkmak gerekiyor. Sonra da hep aydınlık kalmak, İzmir gibi.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda 28 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları