Şimdi Ne Olacak?

23 Ekim 2011 Pazar
\n

PKKnin 24 askerimizin şehadetiyle sonuçlanan menfur Çukurca saldırısı üzerine harekete geçen Türk Silahlı Kuvvetleri, 22 taburun katılımı ve havadan destekli, geniş kapsamlı bir harekât başlattı. Bu, PKKye karşı çok geç kalmış bir operasyondur.

\n

Son günlerde yapılan açıklamalardan bu kamplardan bir bölümünün Türkiye sınırları içinde, hatta Kavaklı Kampı gibi Hakkâri kent merkezinin hemen yanı başında olduğunu öğrendik. Bu nasıl olabiliyor?

\n

Nitekim harekât da öncelikle bu yurtiçi kamplara karşı yürütülüyor. Yeryüzünde hiçbir devlet kendisine karşı silahlı güçlerin toprakları üzerinde saldırı üssü kurmasına izin vermez. TSKnin Kürt sorununa ilişkin yanlış ya da doğrularından bağımsız olarak bu somut eylemine kimsenin itirazı olmamalıdır. Bu noktada iki taraf da silah bıraksın türü çağrıların toplumda karşılığı yoktur.

\n

Bu, işin bir yanıdır.

\n

***

\n

Öbür yanına gelince

\n

PKK hareketi bu topraklardaki ilk Kürt kalkışması değildir. Yakın tarihimizdeki Koçgiri İsyanı (1921), Şeyh Sait İsyanı (1925), 1. Ağrı İsyanı (1926), 2. Ağrı İsyanı (1927), Tendürek Ayaklanması (1929), Zilan Ayaklanması (1930), 3. Ağrı Harekâtı (1930) ve Dersim İsyanı (1937) olaylarında Türk-Kürt on binlerce insanımız ölmüştür. Bu ayaklanma, isyan ve eylemlerin Seyit Abdülkadir, Şeyh Sait, Seyit Rıza gibi elebaşları yakalanarak idam edilmişlerdir.

\n

PKKnin 15 Ağustos 1984 tarihinde gerçekleştirdiği Eruh saldırısından bu yana geçen zaman içinde toplam can kaybı yaklaşık 40.000 olarak ifade edilmektedir.

\n

PKK öncesi Kürt hareketlerinin tümü modernleşen devlete karşı girişilmiş feodal kalkışmalardır. Bu hareketlerde etnik kimlik bilincindenuzun boylu söz edilemez.

\n

***

\n

PKK ise öncekilerin tersine bölgede kapitalizmin güçlenmeye, feodal ilişkilerin de bu sürece bağlı olarak çözüldüğü dönemde ortaya çıkmış, “etnik kimlik savaşımını temel alan bir harekettir. Öncesindeki hareketlerde Türk-Kürt çatışması söz konusu değilken, PKK hareketi etnik kimlik sorunundan kaynaklanan taleplerini keskinleştirdiği ölçüde kaçınılmaz olarak bu çatışmanın koşullarını yaratmış, körüklemiştir. Bu açıdan bakıldığında Güneydoğuda, özellikle Hakkâri gibi bölgelerde geniş bir taban desteği bulmalarını anlamak kolaylaşmaktadır.

\n

Bilindiği gibi PKKnin Türkçe açılımı Kürdistan İşçi Partisidir. İlk yıllarında çıkış noktası emek-sermaye çelişkisi iken sonraki yıllarda bunun yerini etnik çatışma almıştır. Etnik çatışmanın düşünsel zemini ise milliyetçiliktir. PKK bugün Kürt milliyetçiliğine dayanan silahlı bir örgütlenmedir.

\n

***

\n

Türk Silahlı Kuvvetleri bu harekâtı başarıyla sonuçlandırabilir mi? Bu sorunun yanıtı, salt askeri açıdan evettir. Yurtiçi ve Kuzey Iraktaki kampları dağıtılabilir, önemli insan zayiatı verdirilebilir, liderleri yakalanabilir, örgüt sindirilebilir.

\n

Fakat örgütün etnik çatışma siyasetine ve milliyetçi söylemlerine Kürt nüfusu içinde haklılık kazandıran sorunlar çözülmediği sürece bu tür örgütlerin varlık koşulları ortadan kalkmayacaktır.

\n

Bu koşullar ortadan kalkmadığı sürece kazanılacak her askeri başarı geçici olacaktır.

\n

Hiç kuşku yok ki acılarımızın derinleştiği, öfkemizin kabardığı bu günlerde ne değin nesnel olsa da her önerinin tepkiyle karşılanması doğaldır.

\n

Ama unutmayalım, söz, yine sözün bittiği yerde başlar.

\n

Tartışalım.

\n

Yoksa Şimdi ne olacak sorusunu nasıl yanıtlayabiliriz ki?

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda 28 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları