Siyasetsiz Bir Gün

13 Haziran 2011 Pazartesi
\n

Bu yazıyı pazar günü (dün) öğleden sonra Modada falezlerin üzerine kurulmuş Teras Cafede yazıyorum. Güneşin arada bir kaybolduğu puslu bir hava var. Sol yöne baktığımda önde tarihsel Moda İskelesini, onun ardında da Sivri ve Yassı adaları görüyorum. Eski yıllarda belediyeler sokaklardan topladıkları başıboş köpekleri götürüp Sivriadaya bırakırlar, aç kalan hayvancağızlar birbirlerini parçalarlardı. Yassıada ise 27 Mayıs 1960 sonrasında tutuklanıp yargılanan Demokrat Partili hükümet üyelerine, milletvekilleri ve yöneticilerine ev sahipliği yapmış, Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan burada idam edilmişlerdi.

\n

Gözlerimi kaçırıyorum.

\n

***

\n

O adaların solunda Kınalıada ile birlikte Prens Adaları dizisi başlıyor; Burgaz, Heybeliada, Büyükada ve Sedef Adası. Eski zamanın ada vapurları canlanıyor belleğimde. Yaz aylarında içki servisi yapılırdı o vapurlarda. Karaköyden Büyükadaya güvertede oturup beyaz peynir-kavun eşliğinde bir kadeh rakı içmenin keyfine doyum olmazdı.

\n

O zamanlar bugünkünden daha az Müslüman mıydık, ne? Şimdi deniz kıyısında bira içen gençler ahlak zabıtası tarafından tekme tokat kovalanıyor.

\n

İçki deyince Bugün seçim günü ya, Türkiye genelinde içki yasağı var. İktidar anlaşılan topluma bu konuda hiç güvenemiyor, insanlar bir şeyler içerlerse birbirlerinin kafalarını gözünü patlatırlar diye düşünüyor.

\n

Böyle bir uygulama hiçbir uygar ülkede yok, bizim yöneticiler herhalde uygar ülkelerin insanları da uygar, dolayısıyla özdenetimli olurlar kanısındalar. Bizim uygarolmadığımızın dolaylı yoldan da olsa resmen kabulü anlamına gelmiyor mu bu yasak?

\n

***

\n

Moda Koyu bomboş; baktıkça insanın içini hüzün kaplıyor. Geçmiş yıllarda bu koy, hele böyle tatil günlerinde sandallar, yelkenliler, motorlarla dolu, cıvıl cıvıl olurdu. İnsanlar artık denizi sevmiyorlar; denizi sevmek, yalnızca manzarasını seyretmek, güney kıyılarında yüzmek değil çünkü. Denizi seven denizle yaşar. Denizle yaşayan insan sayısı artık o kadar az ki.

\n

İstanbulun kıyılarını deniz sevmez, dağlı belediye başkanları bu duruma getirdi. Modadan Fenerbahçe Burnuna, koca koyda tek bir kayıkhane, bir karışlık kumsal kalmadı. Bırakmadılar. Kayıkhaneler denizi kayalarla, betonla sınırlayıp da kayıkhaneler kapanınca, koyda sandal kiralayacak ya da sandal bırakacak yer kalmadı.

\n

Bebek yaşlarda, annesinin elinde kumsalda yürümeyen, ayakları deniz tarafından yalanmayan çocuklar denizi sevebilirler mi? Denizle, dalgaların sesi dinlenerek, suya dokunarak, ıslanarak tanışılır, sevilir.

\n

***

\n

Tam karşımda Kalamış Marina var; mendirekle, koruma betonlarıyla sarılmış bir canlı tekneler mezarlığı. Denize açılmayı bekleyen tekneler arasında milyonlarca lira değerinde olanlar var; kimisi yıllardır denize çıkmamış. Sahipleri arada bir dostlarıyla gelip güvertelerinde içki içip puro tüttürüyorlar.

\n

Bunlar bana Boğaz kıyısındaki lokantalarda sırtları denize dönük oturup kebap yiyen tuhaf yaratıkları anımsatıyor.

\n

***

\n

Sevgili okurlar, siz bu yazıyı okuduğunuzda seçim sonuçları belli olmuş olacak. Her toplum layık olduğu yöneticileri seçer.

\n

Bu güzel ülkenin insanları kendilerine kimleri layık görmüş, birlikte göreceğiz.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda 28 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları