Dikmen Gürün

Mekâna özgü bir oyun...

12 Aralık 2023 Salı

25 Ekim-25 Kasım 2023 tarihleri arasında yapılan 27. İstanbul Tiyatro Festivali’ne dair yazdığım bir yazıda Beyoğlu’nun, küratör Işıl Kasapoğlu’nun da vurguladığı gibi, tiyatroyla dolu eski günlerine geri döndüğünden söz etmiştim. Ülkenin ve de İstanbul’un bugünkü halinde ne kadar sürer, nasıl sürer bu “yeniden doğuş” bilemem ama en azından içimizde şu sıralarda kıpırtılar oluşmakta... Yeni metinlerin öne çıktığı bir dönüş yaşanıyor İstiklal Caddesi ve çevresinde. Bu arada, 1875’ten günümüze dünyanın en eski ikinci metrosu olarak hizmet veren Tünel’in istasyon binası Metrohan da tiyatro seyircisini kucaklayan bir mekân olarak hayatımıza girdi. Umalım ki öyle kalsın...

BELLEKLE HESAPLAŞMAK 

Yazar ve dramaturg Ferdi Çetin ile yönetmen Kayhan Berkin’in bir araya gelerek Metrohan için tasarladıkları “Annemden Kalan Gül Ağacı Masanın Üzerinde Çaydanlık Beyaz Bir İz Bıraktı” isimli oyun tiyatro festivalinin dikkat çeken yapımlarından biriydi. Şimdilerde de aynı mekânda seyirciyle buluşmaya devam ediyor. 

Ferdi Çetin’in “Yeni Metin” projesi kapsamında gerek kendi yazdığı gerekse Türkçeye kazandırdığı çeviri metinlerin hemen hepsi biçimsel olarak yeni bir estetik önerisi içerir. Bu bağlamda, Metrohan’da izlediğimiz “Annemden Kalan Gül Ağacı Masanın Üzerinde Çaydanlık Beyaz Bir İz Bıraktı”da bir hikâye çevresinde dönmekten çok, bellekle hesaplaşma süreci üzerinde duruyor. Zarif bir porselen fincanın ya da antika bir masanın ya da zarif bir el işi örtünün insanda bıraktığı izler, o izlerden filizlenen anılar, hesaplaşmalar... Evet, kimi zaman kaybolabiliyoruz bir işaretin, bir izin, birkaç satırın peşinde... Şunu hemen belirtmeliyim ki Ferdi Çetin’in yazdığı, dramaturjisini Noyan Ayturan’ın yaptığı bu metin Kayhan Berkin’in rejisiyle bir araya geldiğinde ortaya deneysel ve keyifle izlenen bir oyun çıkıyor. Berkin, yönetmen olarak sahneye çıkıyor ve adeta bir yazar gibi sahneleri tasarlıyor, kuruyor, bozuyor. Süreci bizimle paylaşıyor. Öte yandan, dekor tasarımı (Merve Yörük) ve ses tasarımı ve performansı (Anıl Aslan) da teatral biçim olayını destekliyor. 

SAVRULMALAR, BULUŞMALAR

Oyunda, Nişantaşı’nda yaşayan yazar bir anne ve onun akademisyen kızı arasındaki ilişki geçmiş ve bugün arasında gidiş gelişlerle şekilleniyor. Anne ile kız arasında yılların verdiği birikmişlik üzerinden bir anlaşamama hali gözlemleniyor. Ayşe Lebriz Berkem ve Nergis Öztürk anne–kız ilişkisinde sevgiyi, tutkuyu, bencilliği ve belki de kıskançlığı akıcı oyunculuklarıyla veriyorlar. Anne, yıllarca yazmış, kendi dünyasını yaratmış, kendi hayalleri peşinde koşmuş... Kız ise hayatı boyunca annesine özenmiş ama onun egosu altında hep ezilmiş... Bir yanda; annenin ölümünden sonra, evi boşaltma sürecinde kızın düşünceler dünyasında bocalaması... Öte yanda; aynı binada yaşayan diğer insanların ve rastlantıların iç içe geçişleri, dünyalarımızı karartan “yıkım” metaforunun yol açtığı savrulmalar ve buluşmalar... Akademisyen genç kadının bu süreçte aynı binada yaşayan ve duvarları yıkarak sanatını icra etme planları kuran ressam arasındaki komşuluk ilişkisinin nasıl içten bir dostluğa dönüştüğü de gözlemlenir... İkisi için doğru bir buluşma mıdır bu? Belki de... Bu arada, ressam rolünde Okan Urun’u izlemek de bir keyif seyirci için. 

Ferdi Çetin’in “Annemden Kalan Gül Ağacı Masanın Üzerinde Çaydanlık Beyaz Bir İz Bıraktı” adlı eseri kanımca kuşaklar arasındaki ilişkiler, çelişkiler, çatışmaların yanı sıra kuşakların kendi içlerindeki çelişkiler, ilişkiler dinamiğinden kaynaklanan bir yaşam tarzı geliştiriyor, sunuyor ve belki de tartışmaya açıyor...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları