Elçin Poyrazlar

'Aile arasında'

18 Ekim 2023 Çarşamba

Bu topraklara bir kız çocuğu olarak doğarsanız eğer, daha kundaktayken ‘everilmesi gereken kadın’ sayılırsınız. 

Sizi hemen başgöz etmek isteyen aile büyükleriniz bir beşik kertmesi ayarladıktan sonra ilkokul bitmeden bir nişan töreni yapıverirler mesela.

‘Aile arasında’ başı bağlanmak isteyen 8 ve 9 yaşlarında ufacık iki çocuk üstelik kardeş çocuğudur. 

Süslenir, giydirilir, ‘büyük törene’ hazırlanırken küçük parmaklarına göre ayarlanmış iki nişan yüzüğü de takılır.

‘Kızın yabancıya gitmediğine’ sevinirken erkek çocuğuna hayat boyu nişanlısını kollama, gözetleme, namusunu koruma görevi verilir. 

Yediğiniz halt övünülecek bir şeymiş gibi sosyal medyaya koymazsanız ve ‘evlilik’ projenizi ‘aile arasında’ gizlice yürütmeyi başarırsanız çocuklar büyüdüğünde yaşanacak melodramın da temeli hazır demektir. 

Genç kız okumak isterse, başkasını severse, yakın akrabasıyla evlenmeyi reddederse onun ‘namusunu’ temizlemek diğer çocuğun misyonu haline gelir. 

Erkek çocuğuna hayatının tek hedefi kilitlenmiş olur; yani kız çocuğun hayatı.

Genç kız daha bebekken konduğu kafesten çıkmak için azıcık bir çaba sarf etse ‘aile arasında’ kızın ‘makul kadınlığına’ yönelik kuşkular artar.

Onu kontrol etmekle görevlendirilmiş erkek çocuğuna baskılar başlar. 

‘Ailenin’ dediği olur da iki çocuk evlenirse kızın tek ve öncelikli görevi anne olmaktır. 

Erkek çocuğu kendisine erkek evlat veremeyen kızı suçlama imtiyazını korur. 

Kendi hayatını seçememiş, okuyamamış, çalışamamış, toplumun aktif bir bireyi olamamış sadece annelik yapmakla görevlendirilmiş kız çocuğu kocasıyla mutlu olmadığını anlarsa ‘dizini kırıp evinde oturması’ söylenir ona.

Erkek çocuğunun karısına hakim olması, karnından sıpayı sırtından sopayı eksik etmemesi salık verilir.

Evliliğe hapsedilen, o tecrit hücresinde sürekli ‘aile’ tarafından gözetlenen iki çocuk çaresizliğin, mutsuzluğun ve düşmanlığın elinde oyuncak olur. 

Yalnızlıktan ve baskıdan bunalan kız çocuğu bir noktada itiraz etmek, sorgulamak, kaçmak isterse erkek çocuğunun eline tutuşturulan balyoz bir anda kafasına iner. 

Hayat amacının bir kadının bekçiliği olduğuna inandırılan erkek çocuğu ‘namusunu’ kurtarmak için kız çocuğunun canını alır.

Karısını katlettikten sonra erkek çocuğu en önce ‘aile’ tarafından alkışlanır. 

Mahkemede kravat taktığı için ‘iyi hal’ indirimi alır.

Cezaevine gönderilirken kapıda dizilmiş erkek arkadaşları ve akrabaları ‘Erkeksin, aslansın’ diye erkek çocuğuna tezahürat ederler. 

Çocuk o zaman gerçekten ‘erkek’ olduğunu düşünmeye başlar. 

‘Erkek’ olmak için sahiplenmek, iktidar kurmak, yönetmek, acımasızca öldürmek gerektiğine inanır. 

Birkaç yıl sonra tahliye edilen erkek çocuğu hayatının tek amacının evlilik olduğuna inandırılmış çocuk yaşta başka bir kızla evlenir. 

Bunlar yaşanırken ‘aile’ hep arkasındadır. 

Bu evlilikten doğan kız çocuklarına da annelik, erkek çocuklarına namusu korumak öğretilir. 

Sonu şiddet ve cinayetle biten ataerkil sistem en iyi ‘aile arasında’ örgütlenir…



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları