Elçin Poyrazlar

Nazi selamı

12 Ocak 2024 Cuma

İtalya’nın başkenti Roma’da, yaklaşık bin kişinin toplu halde Nazi selamı vermesi, Avrupa’nın siyasi geleceğine yönelik sembolik bir anlam taşıyor. Pazar günü, 7 Ocak 1978’de öldürülen üç neo-faşist genç için düzenlenen anma töreninde, yüzlerce kişi faşist sloganlar atıp Roma selamı verirken görüntülenmişti. İtalya’nın aşırı sağcı Başbakanı Giorgia Meloni’den günlerdir bu gelişmeyle ilgili kınama gelmemesi de haklı tepkileri artırdı. 

Meloni’nin İtalya’nın Kardeşleri (FdI) Partisi öldürülen üç gencin bağlı olduğu eski neo-faşist parti İtalyan Sosyal Hareketi’nin (MSI) devamı olarak görülüyor. Meloni 19 yaşındayken faşist diktatör Benito Mussolini’yi “iyi bir siyasetçi” olarak tanımlayarak “Ne yaptıysa İtalya için yaptı” demişti. Bugün İtalya’da aşırı sağ koalisyon hükümeti içinde direksiyonu tutan bir el. 

Hollanda’da kasım ayında yapılan genel seçimlerde göç ve İslam karşıtı aşırı sağcı politikacı Geert Wilders’in Özgürlük Partisi (PVV) büyük bir seçim zaferi elde ederek açık ara birinci parti konumuna geldi. Wilders’in koalisyon hükümeti kurması zor ancak aşırı sağcı bir partinin bu keskin zaferi Brüksel’deki mekanizmada soğuk duş etkisi yarattı. Macaristan’ın AB karşıtı, aşırı sağcı başbakanı Viktor Orban 2010 yılından beri en uzun görevde kalan AB lideri konumunda. Slovakya’da aşırı sağcı eğilimler gösteren Robert Fico ekim ayında Başbakan olarak göreve geldi. İsveç’te göçmen karşıtı ve aşırı sağcı İsveç Demokratları Partisi parlamentoda en büyük ikinci parti. 

AKTİF OYUNCUYA DÖNÜŞTÜLER

Aşırı sağ siyaseti Fransa ve Almanya’da da giderek yükseliyor. Anketlere göre aşırı sağcı Almanya için Alternatif Partisi’ne (AfD) destek yüzde 20’lere çıkıyor. Bu AfD’nin ülkenin en popüler ikinci partisi olacağı anlamına geliyor. Fransa’daki anketler ise aşırı sağcı politikacı Marine Le Pen’in 2027 yılında Fransa Cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanabileceğinin işaretini veriyor. Bu yıl haziran ayında yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimlerinde, aşırı sağ blokun ciddi sayıda sandalye kazanması ve AB karşıtı grupların güçlerini birleştirmesi neredeyse kaçınılmaz. Bir dönem aşırı uçta ve marjinal görülen aşırı sağcı siyasi gruplar artık Avrupa hükümetlerinin ve parlamentolarının aktif oyuncuları haline geldi. 

İki dünya savaşı arasında Avrupa’yı saran aşırı sağ siyaset artık kapıyı dışarıdan tıklatmıyor, bizzat karar alınan mekanizmanın ortasına yerleşmiş durumda. 

VAROLUŞ KRİZİ İÇİNDE

Avrupa’daki bu yükselişe etki edecek bir faktör de ABD’deki kasım ayındaki başkanlık seçimleri olacak. Eski ABD Başkanı Donald Trump’ın yeniden seçilmesi, aşırı sağ ve popülist hükümetlere bir nevi açık çek anlamına gelebilir. Avrupa’nın çeperindeki savaşlar, iklim krizi, göçmenler, Müslümanlar, insan hakları ve hâlihazırda tehlikede olan pek çok temel özgürlük yeniden masaya konabilir. 

Varoluşçu bir krizden geçen Avrupa, sürecin sonunda dünyaya çok daha sert bir çehreyle bakıyor olabilir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları