Yeni Seçim Yasası da milli iradeye aykırıdır!

17 Mart 2022 Perşembe

AKP, 3 Kasım 2002 tarihinde yapılan seçimlerde, 12 Eylül 1980 faşizminin çıkardığı yüzde 10 barajıyla iktidara geldi...

Erdoğan, hem Başbakanlık hem de Cumhurbaşkanlığı yetkilerini seçimlerin hem öncesinde hem de sonrasında, Anayasa’ya, yasalara ve Parlamenter Demokrasi’nin geleneklerine aykırı olarak, kötüye kullanması ile sonunda rejimi, “Şahsım Devleti”ne dönüştürdü.

Bugünkü AKP/Erdoğan/MHP/Bahçeli iktidarının siyasal öyküsü, her seçim öncesinde ve sonrasında alınan virajlar, değişik ittifaklar ve Demokratik Rejim’in farklı biçimlerde istismarıyla çok net olarak görülebilir.

Bu yazıda çok kısaca sadece AKP/Erdoğan yönetiminin nasıl iktidara geldiğine ve yeni çıkardıkları “Seçim Yasası”nın sakıncalarıyla birlikte, yüzde 10’dan yüzde 7’ye indirdikleri “Seçim Barajı”nın “Milli İradeyi” nasıl engellediğine işaret etmek istiyorum.

Ama hemen belirteyim ki halkın yükselen Demokratik Rejim özlemi ve talebi karşısında artık otoriter AKP/Erdoğan/MHP/Bahçeli iktidarının sürmesi hangi saptırmaları ve baskıları yaparlarsa yapsınlar pek olanaklı görünmüyor.

***

Demokrasiye ve Milli İradeye aykırı olan yüzde 7 seçim barajı, güya MHP/Bahçeli’nin oy oranı düşünülerek saptanmış...

Güya” diyorum, çünkü artık Bahçeli/MHP’nin bu oy oranına erişmesi hiç de olanaklı görünmüyor...

Erdoğan/AKP iktidarı ile ittifak ve Meral Akşener’in Milliyetçiliği Demokratik Rejime eklemlemesi, Bahçeli’yi ve MHP’yi çok büyük ölçüde eritmiş görünüyor.

3 Kasım 2003 seçimlerinin sonuçlarına bakarak YÜKSEK BARAJIN NASIL ANTİDEMOKRATİK OLDUĞUNU anlayabiliriz. Çünkü yüzde 7 barajı da yüzde 10 barajından çok farklı sonuçlar vermeyecek, hatta yeni siyasal oluşumlar bağlamında “Milli iradenin” Meclise yansıması bakımından daha da vahim neticeler ortaya çıkarabilecektir.

***

12 Eylül faşizminin belirlediği yasayla yapılan 2002 seçimlerinde 41 milyon 407 bin 27 kayıtlı seçmenden 32 milyon 768 bin 161’i oy kullandı.

Kullanılan 32milyon 768 bin 161 oydan 1 milyon 239 bin 378 tanesi geçersiz sayıldı.

31 milyon 528 bin 783 geçerli oydan 10 milyon 808 bin 229 tanesini alan AKP, geçerli oyların yüzde 34.4’ü ile iktidar oldu.

Seçime katılma oranı yüzde 79 idi.

Bu hesapla AKP, kayıtlı seçmenlerin ancak yüzde 26’sı yani dörtte birinden oy almıştı.

Buna karşılık 12 Eylül faşizminin koyduğu yüzde 10 barajıyla 13 milyon 438 bin 91 oy, yani kayıtlı seçmenlerin yüzde 32.45’i, GEÇERLİ OYLARIN YÜZDE 42.62’Sİ YANİ NEREDEYSE YARIYA YAKINI MECLİS DIŞINDA KALMIŞTI.

***

Tansu Çiller’in genel başkanı olduğu DYP 3 milyon 8 bin 942 oy ile kullanılan oyların 9.54’ünü alabildiği için binde yarım oy oranı ile faşizmin seçim barajına takılmış ve Meclis dışında kalmıştı.

Devlet Bahçeli’nin genel başkanı olduğu MHP 2 milyon 635 bin 787 oy almış ve yüzde 8.36 oy oranı ile Meclis dışında kalmıştı.

Cem Uzan’ın genel başkanı olduğu Genç Parti, 2 milyon 285 bin 598 oy almış ve yüzde 7.25 ile Meclis dışında kalmıştı.

Mehmet Abbasoğlu’nun genel başkanı olduğu Kürt oylarına dayanan Demokratik Halk Partisi 1 milyon 960 bin 660 oy almış yüzde 6.22 oy oranı ile Meclis dışında kalmıştı.

Mesut Yılmaz’ın genel başkanı olduğu ANAP 1 milyon 618 bin 465 oy almış yüzde 5.13 ile Meclis dışında kalmıştı.

Recai Kutan’ın genel başkanı olduğu Saadet Partisi 785 bin 489 oy almış ve yüzde 2.49 ile Meclis dışında kalmıştı.

Bülent Ecevit’in genel başkanı olduğu Demokratik Sol Parti ancak 384 bin 9 oy alabilmiş ve yüzde 1.22 ile Meclis dışında kalmıştı.

Büyük umutlarla İsmail Cem, Kemal Derviş ve Hüsamettin Özkan’ın kurdukları Cem’in genel başkanı olduğu Yeni Türkiye Partisi, Kemal Derviş’in son anda karar değiştirip CHP’ye katılmasıyla ancak 363 bin 869 oy alabilmiş ve yüzde 1.15 ile Meclis dışında kalmıştı.

Bir kazada hayatını kaybeden rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun genel başkanı olduğu Büyük Birlik Partisi 322 bin 93 oy ve yüzde 1.02 ile Meclis dışında kalmıştı.

Bağımsızlar 314 bin 251 oy ile yüzde 1 oranında kalmışlar ve Meclis’e kimseyi sokamamışlardı.

Yüzde 1’den az oy alan partiler TKP dışında genellikle genel başkanlarının isimleriyle anılan partilerdi ve aldıkları oylar şöyleydi:

Eski ANAP’lı Bakan, namuslu Emniyetçi Sadettin Tantan, 294 bin 909 oy yüzde 0.94.

Çin çizgisindeki komünizmin temsilcisi, Doğu Perinçek, 159 bin 843 oy, yüzde 0.51.

Atatürkçülük ile İslamcılığı birleştiren Haydar Baş, 150 bin 482 oy, yüzde 0.48.

Yetmez ama ‘Evet’”çi “liberal solculardanUfuk Uras, 106 bin 23 oy, yüzde 0.34.

Liberal Besim Tibuk, 89 bin 331 oy, yüzde 0.28.

İslamcı yazar ve düşünür Aykut Edibali, 68 bin 271 oy, yüzde 0.22.

Aydemir Güler’in lideri olduğu Türkiye Komünist Partisi, 59 bin 180 oy, yüzde 0.19.

***

İktidarın değiştirdiği “İttifaka İzin Veren Seçim Yasası” Erdoğan/AKP’nin Bahçeli’ye attığı bir can simidiydi.

Şimdi Babacan ve Davutoğlu’nun Erdoğan’dan kopması, Saadet Partisi ve Demokrat Parti’nin de CHP ile Demokrasi adına kurdukları ittifak, Demokratik mücadeleye sayısal açıdan bir kazanç sağlamasa da siyasal açıdan Demokrasi cephesini güçlendirdiği için, mutlaka engellenmeliydi ve “İttifak Yasası” bu amaçla değiştirildi.

Dolayısıyla, yeni seçim yasası önerisi, bir yandan bu partilerin ittifaktan yararlanmalarını önleyici önemler içerirken, öte yandan zaten sarsılmış olan seçim güvenliğini de iyice tehlikeye sokan maddelerle doludur.

Muhalefet “Demokrasiyi ve Milli İradeyi hiçe sayan” bu yasaya direnmelidir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları