Karakter…

22 Aralık 2014 Pazartesi

Karakter, insanın zor zamanlarda, güç koşullarda ortaya çıkan davranışlarının özelliğidir.
Böyle bir zamanda “kaçmak” ile “dövüşmek”, “kendini kurtarmak” ile “beraber olduklarını da düşünmek” arasındaki davranış farklılığını belirleyen özellik “karakter”dir.
Kişilik, başka bir insan özelliğidir. “Kişilik”, insanı başkalarından ayıran özelliktir. Dışadönüklük-içedönüklük, yenilikçilik-tutuculuk gibi özellikler insanın kişiliğidir.
“Kimlik” ise, insanın başkalarıyla ortak olan özellikleridir. Ulusal kimlik, etnik kimlik, dinsel kimlik, okul kimliği vb. kimlikler bunları belirtir.
“Karakter” için, “güçlü karakter-zayıf karakter”, “güvenilir karakter-güvenilmez karakter” gibi nitelemeler yaparız.
Zor geçitlerde işte bu “karakterler” de ortaya çıkar. Bir grup suçlanırken kendini ayırıp kurtarmaya çalışanlarla, en kolay kurtulacak durumda olanın arkadaşlarıyla birlikte mücadele etmesi bu zorlu koşullarda ortaya çıkar.
Ülkelerin mücadele tarihinde “mücadele edenler”, “gözünü kırpmadan kavgaya katılanlar,” “sessiz kalıp kenara kaçanlar”, “karşı tarafla gizlice anlaşanlar”, “itirafçı hainler” hep görülmüş, karakter notları verilmiştir.
İnsan davranışlarının bu yanı kimi zaman büyük hesaplaşmalara yol açmış, kimi zaman da mücadele edenlerin yüreklerinde sessiz kanayan bir yara olarak kalmıştır.
İnsanın hayatında “ideoloji-dünya görüşü” her şey değildir, bunun yanı sıra “karakter” de çok önemlidir.

***

AKP-Cemaat kavgasına girmek istemiyorum. Orhan Bursalı hem yazılarıyla hem de son kitabı “Çatışmanın Anatomisi”nde olan biteni çok güzel açıklıyor. Güray Öz, sağlam dokulu yazılarıyla çok yerinde analizler yapıyor. Herkes her şeyin farkında. Bilinen anekdotta olduğu gibi;
İki eski dost kavga ediyorlarmış. Akıllarına geleni, ağızlarına geleni söylüyorlarmış.
Birisi ötekine,
“Hain, sinsi, arkadan vurucu” diyormuş.
Öteki de berikine,
“Yalancı, hırsız, harami, zalim” diyormuş.
Kenarda seyreden iki kişiden biri öbürüne sormuş:
“Sence bunların hangisi doğru söylüyor?”
Öbürü şöyle bakmış,
“Vallahi, ben ikisini de yakından tanımam ama onlar eski dosttur, birbirlerini bilirler. Bence ikisi de doğruyu söylüyordur” demiş.
İkisi de aynı yolun yolcusu olan tarafların içinde olanların karakter dalgalanmalarını da görüyoruz.
“Bundan sonra ne olacaktır?” sorusunun kesin yanıtı ancak, bundan sonra artık “hiçbiri ötekine güvenmeyecektir” olacaktır.
Peki, ya kenardan seyredip bundan sonraki dönemde yöneticilerini seçecek olan seçmenlerin karakterine ne diyeceğiz?
Çünkü geleceğimizi belirleyecek olan budur.
Yöneticilerini seçecek olan toplumun bireyleri. Onların kişisel özellikleri. Karakterleri. Kişilikleri. Kimlikleri.
Bireyler bir toplumu oluştururlar.
Toplum da bireyleri biçimlendirir.
Bu olay toplumu, bireyleri nasıl etkileyecektir?

***

“İtaat kültürünün koşullu bireyleri” için hiçbir şey değişmeyecektir. Hem AKP içinde hem cemaat içinde, böyleleri elbette vardır, zaten güçleri buna dayanmaktadır.
Ama her iki topluluk içinde de bu olayı düşünenler, yorumlayanlar olacaktır. Bu özelliğin AKP içinde daha etkili olması beklenmelidir. Hiç kimse için bundan sonrası aynı olamaz.
Dünya görüşü (ideolojisi) ne olursa olsun, her insan yaşanan olaylarla kendi yaşamı arasında bir kıyaslama yapacaktır.
Güçlü karakterler, itaat kültürü içinde de kendi yorumunu yapacak, daha doğru bir yolu seçmekten geri kalamayacaktır.
Çünkü, evrensel değerler içinde olan;
Dürüstlük yalancılığa karşı,
Doğruluk sahteciliğe karşı,
Namusluluk namussuzluğa karşı,
Dayanışma arkadan vuruculuğa karşı,
Hak etme hak etmeden elde etmeye karşı,
İnsanları etkilemeyi sürdürecektir.
Zamanında söylendiği gibi;
“Bir toplumu bir süre aldatabilirsiniz,
Toplumun bir kısmını her zaman aldatabilirsiniz,
Ama bir toplumu sürekli aldatamazsınız.”
Hepimizin bilmesi gereken de budur…



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Çalınan gelecek!... 29 Nisan 2024
Istakozun intikamı! 22 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları