Kaval - İstanbul maceraları...

23 Aralık 2019 Pazartesi

Adam Galata Köprüsü’nün ortasında durdu. Başını göğe çevirdi, bakmaya başladı. Birinin dikkatini çekti, o da yanına geldi, başını kaldırdı, bakıyor. Yavaş yavaş meraklılar birer ikişer geldi, orada bir grup oluştu. Hepsi de göğe bakıyor, kimse konuşmuyor. 

Sonra birisi sordu: Neye bakıyorsunuz burada?

‘‘Hiç’’ dedi birisi. Grup yavaş yavaş dağıldı. 

Ortada hiçbir şey yoktu.

Kanal - İstanbul olayı da buna benzer görünüyor ama değil. Sadece bir rant olayı da değil. Hatta Montrö Antlaşması konusu bile açıklamaya yetmiyor.

Acaba amaç Trakya’yı bölmek midir?

Çünkü, ortasından geçen kanal Trakya’yı bölüyor.

Siyasal İslam iktidarı ülkeyi bölmeye mi çalışıyor?

Toplumu zaten böldüler:

Sünni - Alevi diye böldüler.

Türk - Kürt diye böldüler.

Dindar - laik diye böldüler.

Erkek - kadın diye böldüler.

“Benden misin? Ondan mısın?” diye böldüler.

“Milletten misin? Ümmetten misin?” diye böldüler.

Cemaatler diye böldüler, tarikatlar diye böldüler.

Ama işte, Atatürk Cumhuriyeti bölünmeye karşı direniyor.

Ama işte, Türkiye, ulus bütünlüğünü korumak için direniyor.

Kaval - İstanbul da öyle. 

Elinizdeki düdüğü öttürüyorsunuz ama sonu yakındır.

O düdük artık elinizde olmayacak.

Bunu siz de biliyorsunuz, aceleniz var.

Süreci hızlandırdınız.

***

Vaktiniz daraldı, siz de biliyorsunuz.

Onun için de koşar adım şeriata yöneldiniz.

Başkanınız açıkça söylüyor.

Resmi Gazete’de yayımlıyorsunuz.

İslami yaşam biçimini her alana yaydınız ama yetmiyor.

Artık İslami yaşamı zorunlu kılmanın yollarını deniyorsunuz.

Öyle denmişti, hatırlayın:

Hukuktan eğitime kadar,

yiyip içmekten kılık kıyafete kadar

İslam ne diyorsa o olacak.

İslamın ne dediğini de elbette onlar biliyor.

Onlar ne derse öyle olacak.

Cumhuriyet gazetesi yıllar öncesinde,

“Tehlikenin farkında mısınız?” diye bir kampanya yürütmüştü.

Şimdi artık;

“Tehlikenin içindesiniz’”.

Kaval - İstanbul’dan nağmeler dinliyorsunuz.

Tarih de ilgi çekici, 17 - 25 Aralık.

Hatırlayın, ayakkabı kutularını, para sayma makinelerini.

Montajdı, şantajdı derken üstü örtülüverdi.

Ama tarih unutmaz, kaydeder, önünüze koyuverir.

Devlet okullarında eğitim dinselleştirildi.

Doğa Koleji olayının anlattığı nedir?

***

Doğa Koleji bir özel okul.

Neden aileler çocuklarını bütçelerini zorlayarak özel okullara gönderiyor, hiç düşündünüz mü?

Şundan gönderiyor ki, “LAİK EĞİTİM” sadece özel okullarda kaldı.

Devlet okulları artık tarikat baskısı altında. 

Öğrenciler topluca cuma namazlarına götürülüyor.

Erkek öğretmene “Sen cumaya gitmiyor musun?” diye kınayarak soran eğitim yöneticileri var.

“Seccaden seni bekliyor” kampanyaları devlet okullarında.

Bu toplumun insanları “laik eğitim” istiyor.

Zihinsel işgale uğramamış çocuklar yetiştirmek istiyor.

Onun için özel okullar öğrenci alıyor, öğrenci buluyor.

Onun için de konu, Doğa Koleji değil.

Konu, laik eğitim.

Onun için de Kaval - İstanbul başka nağmelerle toplumu uyutmaya çalışıyor.

Siz uyur musunuz?

Siz uyumuyorsunuz.

Kavallar ninniler söyleyedursun.

Siz İstiklal Marşı’nı söylüyorsunuz.

Dimdik ayaktasınız.

“Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak”

diye haykırıyorsunuz.

Hep beraber, laik Cumhuriyet.

Sonuna kadar...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Çalınan gelecek!... 29 Nisan 2024
Istakozun intikamı! 22 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları