Mistik dolandırıcılık!...

03 Ekim 2022 Pazartesi

Mehmet Hoca, başında takkesi, düzgün sakalıyla kendisinden yardım isteyen kadına anlatıyor:

“Evinizde lanet var. Kocan başkasını seviyor, seni de öldürmek istiyor. Çocukların oralı değil, dahası babalarına hak veriyor. Durumun zor. Ama ben seni kurtaracağım.”

Kadın yalvaran gözlerle kurtarıcısına bakıyor:

“Ne olur, beni bu durumdan kurtarın.”

Mehmet Hoca kararlı. Kadını bu felaketli durumdan kurtaracak. 

Bu kadın, aklı başında görünen, derli toplu, düzgün konuşan bu kadın neden bu yardımı istiyor?

Bu kadın neden kendini yalnız hissediyor?

Hayatta aradığını bulamamış mı?

Yoksa bulduklarından bıkmış mı?

Kocasının ilgisizliği mi?

Çocuklarının aramayışı mı?

Hayatındaki bir türlü dolduramadığı boşluk mu?

Bunlar mı, hepsi mi, başa şeyler mi?

Bu çağın insanı sürüklediği boşluk duygusu mu?

İşte bu kadın çaresizliğine bir çıkış ararken internet sitelerinde “çare olacak Mehmet Hoca”yı buluyor.

Mehmet Hoca ağını kurmuş.

Parası olan, mülk sahibi kurbanlarını safsatalarına inandırıp “lanetlerinden kurtarma” işine başlıyor.

Ona “lanetli yük” olan mülkünü alarak bu derdini çözüyor.

Sonra da “lanetli parasından” yardım edileceklere verip kurtulmasını sağlıyor.

Kadın malını mülkünü verip parasını teslim edince “lanetinden kurtuluyor”, Mehmet Hoca da ortadan kayboluyor.

Mistik dolandırıcılık bir işini daha başarıyla bitiriyor. Şimdi sıra yeni kurbanlarda. Onlar da emre amade, sırasını bekliyor.

BU DEVİRDE BUNLAR OLUR MU DEMEYİN

Bu devir onların devri.

Bu olaylar televizyonların programlarında her gün yayımlanıyor. Müge Anlı programlarını izlerseniz her çeşidini görürsünüz. Esra Erol da benzer programlar yapıyor.

“Biz onları izlemeyiz” diyenler yanılır, asıl Türkiye o programlarda açıkça görünüyor.

Neden bu devir onların devri?

Falcılar.

Muskacılar.

Bakıcılar.

Şifacılar.

Medyumlar.

Bunlar ve benzerleri açıkça çalışıyor. İnternette siteleri var. Geleni kabul ettikleri yerleri var. Tanıtım bilgileri var. Ücret tarifeleri var.

Çünkü bunlara cesaret veren bir iktidar ortamı var. 

Aslında bütün bunlar İslamın da dinlerin de kabul etmediği mistik inanç uygulamaları.

Ama tarikatlardan cemaatlerden aldığı destekle kitleleri yönlendiren siyasal iktidar bu mistik inançlar dünyasını da kendi haline bırakıyor.

Çünkü siyasal iktidarın bütün gücü, özgür düşünceye dayanmayan, sorgulamayan, itaat eden, bilimsel bilinçten uzak kitle güdüsüne dayanıyor.

Bu kitle güdüsünü harekete geçirecek her şeyi yapıyorlar?

Türkiye’de kaç tarikat var, biliyor musunuz? Hayır, bilmiyorsunuz çünkü bilinmiyor. 

Türkiye’de kaç cemaat var biliyor musunuz? Hayır, bilmiyorsunuz çünkü bilinmiyor.

Ama etkilerini her zaman her yerde görüyorsunuz.

Konser iptallerini kimler yaptırıyor?

Kadınların ne giydiğine kimler karışıyor?

Her gün artan yasaklar kimlerin dayatmasıyla yapılıyor?

Hepsinin arkasında AKP iktidarı var.

Hepsinin güvencesi AKP başkanı olan TEK ADAM.

Türkiye Cumhuriyeti Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişçi şunları söylüyor:

“Seçimlerin hepsi kritikti, hepsi önemliydi ama bu seçim çok daha önemli. Hepimiz öbür dünyaya gideceğiz. O tarafa gittiğimizde soracaklar. İnsanlık adına bu memleketin, milletin değil, tüm mazlum milletlerin adına atmanız gereken hangi adımı attınız? Hamdolsun bunun verilecek cevabı var.”

Elbette o cevap “Oyumu Erdoğan’a verdim, AKP’ye verdim” olacaktır. 

Şimdi bu durum, oy almak için inancı sömürmek değil de nedir? 

İşte bu, iktidarı elde tutmak için itaat güdüsüne dayalı topluluğu yönetmek amaçlı hareket değil midir?

Önümüzdeki seçimde AKP stratejisi bu mu olacak?

AKP’ye oy vermek dinin emri mi sayılacak?

ATATÜRK TÜRKİYESİ BU DEĞİL

Bunu sürdürseniz de iktidarı kaybedeceksiniz.

Enflasyon sizin yalanlarınızla inmiyor.

Pahalılık sizin palavralarınızla ucuzlamıyor.

Toplumu kandıramıyorsunuz.

“Halinize şükredin” öneriniz bindiğiniz Mercedes’lere çarpıyor.

“Tasarruf yapın” sözleriniz ejder meyvesi tabağında eriyor.

Bütün yaptıklarınızın hesabını sandıkta vereceksiniz.

“Atatürk Türkiyesi” kazanacak.

Bu kez neyi kazandığını bilerek kazanacak...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Istakozun intikamı! 22 Nisan 2024
Özeleştiri?... 8 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları