İyilik ve ölüm

İyilik ve ölüm

03.02.2024 03:00
Güncellenme:
Takip Et:

Geçtiğimiz günlerde gazetelerde son günlerde artan bir şiddet haberi daha olanca sıradanlığıyla yayımlandı. İzmir’de bir taksi şoförü kapüşon ve cerrahi maske takan bir yolcuyu aracına aldı. Hava soğuktu, bu nedenle yolcunun bir an önce gideceği yere varması gerektiğini düşündü. Ancak yaptığı iyilik onun canına mal oldu. Katil, şoförü ağır yaraladıktan sonra kulağına, “Artık kimseye güvenmeyeceksin!” diye fısıldadı. Taksiden bir miktar para alıp olay yerinden ayrıldı. Bir süre sonra da yakalandı. Taksiciden geriye hayatı boyunca yasın yükünü sırtından atamayacak acılı bir eş ve iki evlat kaldı. 

***

Victor Hugo’nun meşhur “Sefiller” romanında kız kardeşinin çocuklarını açlıktan kurtarmak için ekmek çalmak zorunda kalıp kürek mahkûmluğu ile cezalandırılan Jean Valjean’ın hikâyesi anlatılır. Toplam on dokuz yıllık mahkûmiyetini bitiren Jean, insanlığa ve topluma düşman bir halde çıkar hapishaneden. Aç bilaç dolaşırken de yolu Piskopos Myrel’le kesişir. Ona sığınır, ikram görür. Ama sabah gümüş sofra takımını çalarak kaçar. Çok geçmeden jandarmalara yakalanır. Ancak Myrel, çalınanların kendisinin verdiğini söyler ve ona iki gümüş şamdan da ekler. O güne kadar yasaların sertliği ve insanların kötü yürekliliğinden başka bir şey görmeyen Jean muazzam bir dönüşüm geçirir. İç dünyasında büyük bir devrim ve uyanış yaşar. Artık bütün yaşamı, yoksullara yardım ve insanlığa karşı yüce davranışlarla geçecektir. Üstelik daha önce kürek mahkûmu olduğunu gösteren karneye ve onu yeniden mahkûm etmek isteyen polis müdürü Javert’e rağmen... 

***

Server Tanilli, “Çağdaşımız Victor Hugo-Bir Dahinin Portresi” kitabında, “Hugo, en taşlamış canilerin bile sabır ve aşkla kurtarılabileceğine inanmaktadır” diye yazar. Buna ilişkin de romandaki şu bölümü örneklendirir: “Bahtsızların ve alçakların birbirine karışıp tek kelimede ‘sefiller’in özetlendiği bir yer vardır: Kimin kabahatidir bu?” Ve yanıtlar: “Sefaletin, adaletsizliğin, kayıtsızlığın, kimi zaman da acımasız bir baskı sisteminin!” Hugo, iyiliğin karşısında her ne olursa olsun baskı sisteminin olanca gaddarlığını ortaya koymuştur. Dolayısıyla kötülüğün toplumsal olduğunu tartışmaya açmıştır. 

***

Kötülüğün en temel göstergelerinden biri şiddettir, kuşkusuz. Şiddetin sıradanlaşmasının ardında cezasızlıkla ödüllendirmek, cehalet sarmalının ilkellikle çoğalması, kişisel öfkelerin yasaların önüne geçmesi gibi pek çok neden olabilir. Şu bir gerçek ki şiddet olayları kendini bir toplumda üç ayrı dönemde gösterir: Sistemin işlememesi, yönetimsel zaaf ya da faşizm günleri. Böyle bir toplumda yaşam güvencesi yok olur. Keyfi şiddet özellikle geri kalmış toplumlarda en çok yoksulları ve kadınları hedef alır. Bu nedenle anayasada her zaman bir kesimin tercihinin bir başkasına dayatılmaması için, yasalarla hak ve özgürlüklerin korunmasına ihtiyaç vardır. Güvence altına alınan eşitliktir. Eğer yasalar tartışmaya açılırsa sorunlar büyür.

***

Taksi şoförü cinayetinden sonra topluma yayılan, “Dönem kötü, artık kimseye güvenmeyin!” yargısına karşı çıkabileceğimiz tek nokta insanların adaletin yanında ve yan yana durmayı başarmasıdır. Aydınlama düşüncesinden bize miras kalan akıldan şaşmamak, ısrarla iyiliğin erdemini göstermeye çalışmaktan vazgeçmemektir. 

****

Mülkiyeliler’den abimiz Erhan Tezgör’ü kaybettik. Erhan abi, hayatı boyunca Behice Boran çizgisinden şaşmadı. Diplomattı. Onun başkonsolosluk yaptığı dönemde çölde yaptığı yolculuğu defalarca dinler ve cesaretine gizli bir hayranlık duyardık. 70’lerde ülkemizde memur örgütlenmesinin en önemli adımını atmış, memur sendikası Tüm-Der’i kurmuş ve genel başkanlığını yapmıştı. Tüm-Der dönemine ilişkin, “Memurların ekonomik, demokratik, sosyal hak ve taleplerini dile getirmede, grevli toplusözleşmeli sendika hakkını savunmada, etkin bir memur örgütü olarak tarihe mal olmuştur. Kuşkusuz bu deneyim gelecek nesillerin bu hakları elde etmesine ışık tutacak, onlara değerli bir miras olacaktır” diye yazacaktı. Böylece Ankara’da Mülkiyeliler Birliği’nde gençlik yıllarında dönem dönem konuk olduğum Ulus Baker, Ünal Nalbantoğlu, Cihat İleri, Erhan Tezgör ve Mümtaz Soysallı o masa dağıldı. Bugün Erhan abi de son yolculuğuna çıktı. 

Yazarın Son Yazıları

Erhan Gökgücü Ödülleri

Tolstoy’un “Savaş ve Barış” romanında aklımda ellenmeden duran bir bölüm vardır.

Devamını Oku
29.11.2025
Çocuk Mezarlığı

Geçtiğimiz hafta Urfa’da marangoz atölyesinde çalışan bir çocuk işçi cezalandırılmak maksadıyla önce soyuldu.

Devamını Oku
22.11.2025
Evler...

Gülten Akın “Evler” şiirinde dediği, “Odaları şarkı tutan ev/ biri mistik biri güncel biri öyle eski/ pancursuz, yeşile gizli, çekilmiş yarışmalardan, melâli hüzünden ayıran ev/ işte o ev”di bizim ev de...

Devamını Oku
15.11.2025
Bizi Öldürdükleri Yer: İlhan Erdost Mezarlığı

12 Mart’ın hemen sonrası.

Devamını Oku
08.11.2025
Otel odalarında…

Otel odalarında…

Devamını Oku
01.11.2025
Bir Davanın Düşündürdükleri: Toplumsal Cinayet

Golding’in “Sineklerin Tanrısı” romanı, dünyanın en güzel adalarından birinde geçer: Mercan.

Devamını Oku
25.10.2025
Kitabın onurunu korumak

D.H. Lawrance “Kitaplar” adlı denemesinde, “Bir kitap iki kapaklı bir yeraltı kovuğudur. Yalan söylemek için eşi bulunmaz bir yer...” diyor.

Devamını Oku
18.10.2025
Okan Toygar’la Ataol Behramoğlu söyleşisi: ‘Hayatımız Güzeldir’

Yıl: 1983. Tren iki saat kadar rötar yaptığı Kapıkule’den ayrılmak üzere.

Devamını Oku
11.10.2025
Bir kadının hikâyesi

Kardeşim Zeynep Altıok’la birlikte geçtiğimiz haziran ayında Kadıköy Belediyesi’nin katkılarıyla Asım Bezirci üzerine bir panel gerçekleştirmiştik; şimdi de Bezirci için o panelden yola çıkarak hazırlayacağımız bir kitap çalışması için kolları sıvadık.

Devamını Oku
04.10.2025
Dil Derneği’nin Dil Bayramı’nda Yaşar Kemal

“Çocukluğum cennetimdi.” Annemle birlikte Türk Dil Kurumu’nun merdivenlerinden tırmanır...

Devamını Oku
27.09.2025
Çizgi roman denilince...

90’lı yıllarda Ankara’da bir üniversite öğrencisiyken ders çıkışı sınıf arkadaşımla sahafları dolaşırdık.

Devamını Oku
20.09.2025
Hangi 12 Eylül?

Yıllar önce okumuştum Yiğit Bener’in yazdığı “Eksik Taşlar” romanını.

Devamını Oku
13.09.2025
Kültürün demokratikleşmesi için festivallerin yaygınlaşması

Son yıllarda “kültür politikası” üzerine çok sayıda çalışmanın karşımıza çıktığı bir gerçek.

Devamını Oku
06.09.2025
Yanı başımızda oluşan nefret dili

Coetzee’nin çok sevdiğim romanı “Utanç”a, bir “modern diller” hocasının, Cape Town Teknik Üniversitesi’nde “romantik şairler” konulu bir ders verirken öğrencisiyle yaşadığı rahatsızlık verici ilişkiyi sorgulayarak başlarız.

Devamını Oku
30.08.2025
İki deprem: Sındırgı depremi ile siyaset depremi

“Hadi, gelin de dikkatle seyredin bu korkunç yıkıntıları,/ Küllerini şu talihsizin, şu döküntüleri, şu kalıntıları...”

Devamını Oku
16.08.2025
Gazze’de katliam, dünyada ikiyüzlülük

Geçtiğimiz günlerde son on beş yıldır Gazze’ye gönüllü olarak giden İngiliz doktor Nick Maynard’ın İsrail’de devam eden gaddarlığı anlattığı haberler yansıdı basına.

Devamını Oku
02.08.2025
Adalet terazisi

Paris’te bir sonbahar günüydü...

Devamını Oku
26.07.2025
Attila Jozsef dosyası

“Notos” dergi bu ayki sayısında Sevgican Yağcı Aksel’in hazırladığı Attila Jozsef dosyasıyla okurla buluşuyor.

Devamını Oku
19.07.2025
Sivas’tan sonra Rıfat Ilgaz’ı anımsamak...

Sivas’tan sonra Rıfat Ilgaz’ı anımsamak...

Devamını Oku
12.07.2025
Bir yangının külü...

Yanıyoruz. Hem de birer ikişer değil, azar azar değil, biner biner...

Devamını Oku
05.07.2025
Bilimden yana edebiyata doğru

Bizlerin yaşam döngüsü tam otuz iki yıldır ortaçağ karanlığı olarak nitelendirdiğimiz Sivas katliamının yaşandığı o kara günde saklı...

Devamını Oku
28.06.2025
Nükleer savaş dersleri

Bazı kitaplardan bazen bir duygu tohumu, bir im kalır geriye.

Devamını Oku
21.06.2025
Siz Nihat Genç deyin ben abi…

Gökbilimciler, iki yıldızın evrende çarpışmasını “birleşme” olarak yorumlar...

Devamını Oku
14.06.2025
Cezaevi kapısında...

Bugün bayramın ikinci günü. Canımız sıkkın, yüreğimiz buruk. Düşünceleri nedeniyle kırk kilit altına alınanlarla özgürce buluşuncaya kadar tadımız tuzumuz yok!

Devamını Oku
07.06.2025
Sarıyer Edebiyat Günleri

Geçtiğimiz hafta pazar günü Sarıyer Belediyesi’nin düzenlediği “12. Sarıyer Edebiyat Günleri”nde “Öykücülüğümüzün Yüz Yılı” başlıklı bir panelde Sadık Aslankara, Özcan Karabulut, Hürriyet Yaşar’la birlikte konuşmacıydım.

Devamını Oku
31.05.2025
Bir Aydınlanmacı: Refik Ahmet Sevengil

Elimde uzun süredir Cemal Ünlü’nün kaleme aldığı “Söylemenin Vakti Var: Bir Yirminci Yüzyıl Bilgesi: Refik Ahmet Sevengil” kitabı var.

Devamını Oku
24.05.2025
İç sıkıntısı

Umutsuzluk ölümcül sayılabilecek bir hastalıktır. Büyük iç sıkıntıları daha çok geçmişle değil gelecekle ilişkilidir. İnsan geçen günlerden çok gelecek günlere ilişkin kaygı duyar.

Devamını Oku
17.05.2025
Dün, bugün, yarın

Dün, bugün, yarın

Devamını Oku
10.05.2025
Bir ‘örgü’ meselesi

Bir ‘örgü’ meselesi

Devamını Oku
03.05.2025
Yazarın masası

Yazarın masası

Devamını Oku
26.04.2025
Saf kötülüğün karşısında ayakta kalmaya çalışan iyilik

Saf kötülüğün karşısında ayakta kalmaya çalışan iyilik

Devamını Oku
19.04.2025
İyi ki doğdun Ataol Behramoğlu

İyi ki doğdun Ataol Behramoğlu

Devamını Oku
12.04.2025
‘Ödenmeyecek! Ödemiyoruz!’

‘Ödenmeyecek! Ödemiyoruz!’

Devamını Oku
05.04.2025
Hüzünlü bir tiyatro günü

Hüzünlü bir tiyatro günü

Devamını Oku
29.03.2025
Onur mücadelesi

Onur mücadelesi

Devamını Oku
22.03.2025
Başka bir sağlık sistemi mümkün

Başka bir sağlık sistemi mümkün

Devamını Oku
15.03.2025
‘Kadınlar da Vardır’

‘Kadınlar da Vardır’

Devamını Oku
08.03.2025
İç dökümü

İç dökümü

Devamını Oku
01.03.2025
Kral Çıplak

Kral Çıplak

Devamını Oku
22.02.2025
Saklı bir tarih: ‘Ankara Öykü Günleri’

Saklı bir tarih: ‘Ankara Öykü Günleri’

Devamını Oku
15.02.2025