Kitap fuarları ve festivaller: Örgütlenmenin önemli adımı

07 Ekim 2023 Cumartesi

Son iki hafta sonu yazar okur buluşmalarının en önemli sacayaklarından biri olan kitap fuarlarında ve şiir festivalindeydim. Adı değişen bütün bu etkinlikler aslında her defasında buluşmanın gücünü, düşünce aktarımının önemini ve örgütlenmenin ilk adımını oluşturuyor. Söyleşilerde bilgi, deneyim ve akıl paylaşımları zaman zaman sanatsal yaratıcılıkla harmanlanıyor. En önemlisi de geçmişin mirası hatırlanırken geleceğe bakmanın yolları da konuşuluyor. Bizim gibi ülkelerde “düşünce” sözcüğünden koşar adım kaçılır. Melih Cevdet, bir yazısında, “Düşünmek yoruyor bizi, az bilerek de eyleyebileceğimize inanıyoruz” der; inceden dalga geçerek. Toplumsal olaylara, varsıl yoksul çelişkisine, yöneten azınlığın yönetilen çoğunluk karşısındaki davranışlarına bakarken “düşünce”nin önemini vurgular. Düşünselliğin arka planındaki yapı harcı kültür ve birikimdir. Cehaletin alıp başını gittiği dönemlerde ise ilkin bu sözcük rafa kaldırılır ya da içi boşaltılır. Belki de düşünce paylaşmak bu yüzden “suç” oluverir. 

*

Evvelki hafta Bursa Gemlik Belediyesi tarafından düzenlenen “Kitap Limanı”nda sevgili kardeşim şair Onur Behramoğlu ile “Edebiyat ve Gelecek”i konuştuk. İster istemez bu geniş başlığın içinde olumlu ya da olumsuz bütün gelecek öngörülerini, yazarın konumunu yerleştirdik, gelecekteki okur-yazar ilişkisi evrenimize girdi, kitapların e-kitaba dönüşme serüvenine değindik. Yazarlardan ve düşünce insanlarından el aldığımız bir konuşma örgüsü içinde Zeytin Dalı Meydanı’nda gösterilen ilgiyle güçlendik. Bu yıl ikincisi düzenlenen ve çok sayıda söyleşinin gerçekleştiği, yazarın katıldığı buluşmada yine Onur Behramoğlu’nun dizeleriyle geleceğe uzandık: “Bir gün var oluruz belki/ Şimdilik ölmekteyiz/ Bütün mümkünlerin kıyısında/ Bütün mümkünlerden habersiz” 

İzmir’de Narlıdere Belediyesi’nin düzenlediği 2. Kitap ve Kültür Günleri, yeni restorasyonu yapılan özellikli mekânda tarihi Yukarıköy’de başladı. İki günlük programın ilk gününde gerçekleştirilen etkinliklere yurttaşlar ilgi gösterdi. Narlıdere Belediye Başkanı Ali Engin de “Kültür, sanat ve bilim nereye giderse gelişim ve değişim de oraya gider” diyerek geleceğe atıfta bulundu. Zeynep Altıok ve şair Hüseyin Yurttaş’la birlikte, Sivas katliamı davasında zamanaşımını ve Sivas katliamının sanata etkisini konuştuk. Dinleyicilerle güçlendik, Şükrü Erbaş’ın güzelim şiirinden esinlenerek insanın acısını insanın aldığını bir kere daha öğrendik. Bizim oturumdan hemen önce Aykut Erdoğdu ve Güldem Atabay, “Türkiye’nin ekonomisi” başlıklı buluşmada yaşamımızın temel sorunu ekonominin açmazlarına, bu ağır gündemden çıkış noktalarına değindi. Akşam ise şiirden yapılan şarkılarla Haluk Çetin’le Pelin Batu özel bir program sundu. 

*

Bayraklı Belediyesi ise bu yıl ikincisini düzenlediği büyük bir uluslararası buluşmaya ev sahibi yaptı. Kalbi şiiriyle buluşmuş şair Tuğrul Keskin. festivalin direktörlüğünü üstlendi. Zülfü Livaneli’ye Homeros Roman/Müzik Onur Ödülü, Ataol Behramoğlu’na Homeros Şiir Onur Ödülü, Valeriu Stancu’ya konuk yazar onur ödülü, Ünal Ersözlü’ye ise Homeros Emek Ödülü takdim edildi. Bu muazzam buluşmaya 10 farklı ülkeden 163 konuk katıldı. Ben de “Anılar koridorunda sinema” panelinin yönderliğini yaptım. Sinemamızın üç kuşağıyla, Temel Gürsu, Canan Perver ve Pelin Batu’yla özel bir sohbet gerçekleştirdik. Bayraklı Belediyesi Şiir Festivali, istenirse sansürsüz festival yapılabileceğinin de dersini verdi.

*

Şunu eklemekte fayda var: Özellikle toprağın verimliliğini artırmak için düzenlenen festivaller, aynı zamanda binlerce yıldır yaşadığımız toprakla, Anadolu’nun bereketiyle özdeştir. Toprağa tohum atıldığı günlerde, baharın yeniden canlandığı dönemlerde, mevsimsel döngülerde festivaller ve şenlikler sıklıkla yapılır. Bütün bu buluşmalar, ölüm ve yaşam arasındaki ikiliği gösterir, insanın doğayla uyumunu sorgular, iç barışa, birlikteliğe vurgu yapar. Öte yandan toplumsal gerilimlerin yumuşamasına böyle büyük buluşmalar yardımcı olur. Bugün hâlâ Anadolu’da karşımıza çıkan, “köy seyirlik oyunlar”, toprağın tek ekonomik değer olduğu dönemlerden kalan bir mirastır. Şarkılarla, türkülerle ve danslarla bezenen bu ritüeller, yeri geldiğinde doğayla savaşımı çok çetin yapan insanın bedeniyle de ilişkilidir. Nitekim bereket kadınlıkla, doğurganlıkla da eştir. Bugün arka arkaya festival yasakları gündemimizi meşgul ederken tartışmanın temel ekseninin yaşam tarzlarına müdahale olduğunu görüyoruz. Öte yandan insanlığın gelenekselleşmiş bir eğlenme biçimi olan festivaller yaşadığımız toprakların, bin yıllık gerçeği... Böyle bir atmosferde sanatsal ve kültürel tartışmaları ön plana alan belediyelerin, ısrarlı bir şekilde etkinliklerini sürdürmeleri önem kazanıyor. 

*

Galeano, toplumsal bellek oluşturmada en önemli görevin yalnızca tarihçilere bırakılmaması gerektiğini söylüyor. Sanatçılara da sorumluluğunu hatırlatıyor. Edebiyat fuarları ya da festivaller görkemli buluşmalarla bellek oluşturma adına da önemli bir adım. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Çocuk işçiler... 27 Nisan 2024
Gezi notları 20 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları