Gezi notları

Gezi notları

20.04.2024 10:27
Güncellenme:
Takip Et:

Bir zamanlar gezi yazılarını büyük bir iştahla takip ederdik. Şimdilerde YouTuber’lar görsel platformlarda kentleri dolaşıyor, sokakları arşınlayarak bilgi veriyor, tarihi mekânlardan sunum yapıyor. Bu sayede onları binlerce insanın takip etmesi için bir zemin oluşturuyor; hatta sayısız izlenmeden yola çıkarak para kazanıyorlar. Gezi yazılarının pabucu çoktan dama atıldı. Oysa bir edebiyatçının özel bir bakışıyla, siyaset çözümlemeleriyle bugün hâlâ gezi yazıları başucu yapıtlarımız arasında yerini almaya devam ediyor.

*** 

Falih Rıfkı Atay İngiltere’den Hindistan’a uzanan gezi notlarında olmadık maceraların içine girer, çıkar. “Taymis Kıyıları” kitabında eğlenceli bir anlatıdan beklenmedik fikirler üretir: 

“Mahalle kahvesi bir Osmanlı havası olduğu gibi kulüp bir İngiliz havasıdır. Bir İngiliz sefiri, Türk kulüplerinden birini dolaşıyordu. Her tarafı gezdi, gördü, dedi ki; 

‘Daha iyi eşyalısı Londra’da bile az bulunur. Her şey tamam, hep iyi... Fakat bu bir kulüp değil.’

Yüzüne baktılar: 

‘Birgün bir Lord Londra’da bir kulüpte koltuğa oturmuştu. Yirmi dört saat kalkmadı. Ancak o zaman gidip baktılar, ölmüştü.’

İngilizlerin birbirine uzaklığı, mekânlarda mesafenin iyi ayarlandığı tam yüz yıl öncesinden ancak bu kadar iyi anlatılabilir!

***

Yine Hasan Âli Yücel, “İngiltere Mektupları”nda, Londra pazaryerlerini, insanların alışverişlerini yalınlıkla dile getirir: 

“İşte size Londra’nın orasında burasında dolaşan bir seyyahın gözüyle, bir ‘pazar’ı. Gezme, eğlence, alışveriş, milli tören, sevişme ve ibadet! İngiliz, bunların tek başına hiçbiri değildir; hepsini birbirine katarsanız o zaman sahici İngilizi bulursunuz.” 

Böylece kamusal yaşamla birleşen İngilizlerin şahane hayatlarının bir tatil günündeki özel görüntüsü çıkar karşımıza. 

Fikret Otyam gazeteciliğiyle birleştirdiği “Gide Gide” kitabında, beklenmedik yerlerde dolaşır: “İslamkale’de sabah olurken ‘Külkedisi’ doğan güne doğru yol almaya başladı. Afganistan’ın üçüncü kenti Herat’a ulaşmak kolay değildi. (...) Gün batarken, yarıya kadar toprağa gömülmüş, sanki üzerine altın tozu yağmışcasına parlayan kubbeler, minareler... sonra dar çarşı başladı.”

Fikret Otyam gibi bir devin gözünden geri kalmışlık, bu hüzün bakışlı insanlar beldesine dair vurgular bugün hâlâ gerçekliğini koruyan yanıyla anlaşılmaya değer.

*** 

Uçarı gazeteci Hasan Uysal, Sovyet birliklerinin Afganistan’dan ayrılacağı açıklanır açıklanmaz, Evren’in pek mühim ticari gezilerini ve dönemin başbakanının baypas ameliyatı gibi önemli gündem maddelerini elinin tersiyle itip Türkiye’den giden tek gazeteci olmayı başarmıştı. Bugünkü Afganistan’ı ve siyasal İslamın o bölgede yükselişini anlamak isteyenlere hâlâ kaynak olan “Adı Afganistan” sadece bir gezi notu olarak değil siyasal gözlemleriyle bize bambaşka bir mecradan sesleniyor.

***

Füruzan’ın “Balkan Yolcusu” kitabında, sırasıyla Makedonya, Bosna Hersek, Hırvatistan, Bulgaristan ve Yunanistan’a seyahatlerine ilişkin gözlemlerinin yanında, yerel halkla tarih, siyaset ve din konularındaki röportajları karşımıza çıkıyor. Özellikle Saraybosna’dan inanılmaz derecede etkilenir. Hatta Saraybosna’da neredeyse iktidarın ağır baskıcı tutumunu eleştiren bir tutum takındığından tatsızlıklar yaşar. Yine de onun için bu kent amblemiyle müstesnadır: “Saraybosna’nın ambleminde altı zambak çiçeği vardır; ne zorlu bir hayvan, ne keskin bir kılıç, ne de dini bir simge…” 

***

Buket Uzuner’in “New York Seyir Defteri”, yıllar evvel birkaç gün kaldığım New York’ta dolaşırken elimden bırakamadığım bir kitap oluvermişti. Amerikalıların bile kendini yabancı hissettiği bu muazzam kentte, Amerika, cikletlerin içinden çıkan yarı şaka gibiydi. Kitabın arkasındaki harita ve numaralarla aynı zamanda yazılı bir gezi rehberiydi.

*** 

Gezi kitapları çoğaltılabilir. Yazarlarımızın yurtdışındaki seyahatleriyle birleşen tutarlı gözlemlerine yenileri eklenebilir. Ama Avro ve dolar hemen her gün artarken, sırtına çantayı alıp uzaklara gitmek imkânsız bir hayale dönüşüyor. Buna bir de vize sorununu eklersek acınası durumumuzun içinden sitemle geçebiliyoruz. Nitekim önceki gün Haydar Ergülen, İtalya’da davetli olduğu şiir festivaline vize randevularının kapalı olması gerekçesiyle gidemeyeceğini duyurdu. Yedi dilde şiir kitabının yayımlandığı bir şairin böylesi bir etkinliğe gidememesinin nedenlerini ayrıca sorgulamamız gerekiyor.

Biz de geziye gidemeyip gezi notlarını okumakla yetiniyoruz şimdilik!

Yazarın Son Yazıları

Erhan Gökgücü Ödülleri

Tolstoy’un “Savaş ve Barış” romanında aklımda ellenmeden duran bir bölüm vardır.

Devamını Oku
29.11.2025
Çocuk Mezarlığı

Geçtiğimiz hafta Urfa’da marangoz atölyesinde çalışan bir çocuk işçi cezalandırılmak maksadıyla önce soyuldu.

Devamını Oku
22.11.2025
Evler...

Gülten Akın “Evler” şiirinde dediği, “Odaları şarkı tutan ev/ biri mistik biri güncel biri öyle eski/ pancursuz, yeşile gizli, çekilmiş yarışmalardan, melâli hüzünden ayıran ev/ işte o ev”di bizim ev de...

Devamını Oku
15.11.2025
Bizi Öldürdükleri Yer: İlhan Erdost Mezarlığı

12 Mart’ın hemen sonrası.

Devamını Oku
08.11.2025
Otel odalarında…

Otel odalarında…

Devamını Oku
01.11.2025
Bir Davanın Düşündürdükleri: Toplumsal Cinayet

Golding’in “Sineklerin Tanrısı” romanı, dünyanın en güzel adalarından birinde geçer: Mercan.

Devamını Oku
25.10.2025
Kitabın onurunu korumak

D.H. Lawrance “Kitaplar” adlı denemesinde, “Bir kitap iki kapaklı bir yeraltı kovuğudur. Yalan söylemek için eşi bulunmaz bir yer...” diyor.

Devamını Oku
18.10.2025
Okan Toygar’la Ataol Behramoğlu söyleşisi: ‘Hayatımız Güzeldir’

Yıl: 1983. Tren iki saat kadar rötar yaptığı Kapıkule’den ayrılmak üzere.

Devamını Oku
11.10.2025
Bir kadının hikâyesi

Kardeşim Zeynep Altıok’la birlikte geçtiğimiz haziran ayında Kadıköy Belediyesi’nin katkılarıyla Asım Bezirci üzerine bir panel gerçekleştirmiştik; şimdi de Bezirci için o panelden yola çıkarak hazırlayacağımız bir kitap çalışması için kolları sıvadık.

Devamını Oku
04.10.2025
Dil Derneği’nin Dil Bayramı’nda Yaşar Kemal

“Çocukluğum cennetimdi.” Annemle birlikte Türk Dil Kurumu’nun merdivenlerinden tırmanır...

Devamını Oku
27.09.2025
Çizgi roman denilince...

90’lı yıllarda Ankara’da bir üniversite öğrencisiyken ders çıkışı sınıf arkadaşımla sahafları dolaşırdık.

Devamını Oku
20.09.2025
Hangi 12 Eylül?

Yıllar önce okumuştum Yiğit Bener’in yazdığı “Eksik Taşlar” romanını.

Devamını Oku
13.09.2025
Kültürün demokratikleşmesi için festivallerin yaygınlaşması

Son yıllarda “kültür politikası” üzerine çok sayıda çalışmanın karşımıza çıktığı bir gerçek.

Devamını Oku
06.09.2025
Yanı başımızda oluşan nefret dili

Coetzee’nin çok sevdiğim romanı “Utanç”a, bir “modern diller” hocasının, Cape Town Teknik Üniversitesi’nde “romantik şairler” konulu bir ders verirken öğrencisiyle yaşadığı rahatsızlık verici ilişkiyi sorgulayarak başlarız.

Devamını Oku
30.08.2025
İki deprem: Sındırgı depremi ile siyaset depremi

“Hadi, gelin de dikkatle seyredin bu korkunç yıkıntıları,/ Küllerini şu talihsizin, şu döküntüleri, şu kalıntıları...”

Devamını Oku
16.08.2025
Gazze’de katliam, dünyada ikiyüzlülük

Geçtiğimiz günlerde son on beş yıldır Gazze’ye gönüllü olarak giden İngiliz doktor Nick Maynard’ın İsrail’de devam eden gaddarlığı anlattığı haberler yansıdı basına.

Devamını Oku
02.08.2025
Adalet terazisi

Paris’te bir sonbahar günüydü...

Devamını Oku
26.07.2025
Attila Jozsef dosyası

“Notos” dergi bu ayki sayısında Sevgican Yağcı Aksel’in hazırladığı Attila Jozsef dosyasıyla okurla buluşuyor.

Devamını Oku
19.07.2025
Sivas’tan sonra Rıfat Ilgaz’ı anımsamak...

Sivas’tan sonra Rıfat Ilgaz’ı anımsamak...

Devamını Oku
12.07.2025
Bir yangının külü...

Yanıyoruz. Hem de birer ikişer değil, azar azar değil, biner biner...

Devamını Oku
05.07.2025
Bilimden yana edebiyata doğru

Bizlerin yaşam döngüsü tam otuz iki yıldır ortaçağ karanlığı olarak nitelendirdiğimiz Sivas katliamının yaşandığı o kara günde saklı...

Devamını Oku
28.06.2025
Nükleer savaş dersleri

Bazı kitaplardan bazen bir duygu tohumu, bir im kalır geriye.

Devamını Oku
21.06.2025
Siz Nihat Genç deyin ben abi…

Gökbilimciler, iki yıldızın evrende çarpışmasını “birleşme” olarak yorumlar...

Devamını Oku
14.06.2025
Cezaevi kapısında...

Bugün bayramın ikinci günü. Canımız sıkkın, yüreğimiz buruk. Düşünceleri nedeniyle kırk kilit altına alınanlarla özgürce buluşuncaya kadar tadımız tuzumuz yok!

Devamını Oku
07.06.2025
Sarıyer Edebiyat Günleri

Geçtiğimiz hafta pazar günü Sarıyer Belediyesi’nin düzenlediği “12. Sarıyer Edebiyat Günleri”nde “Öykücülüğümüzün Yüz Yılı” başlıklı bir panelde Sadık Aslankara, Özcan Karabulut, Hürriyet Yaşar’la birlikte konuşmacıydım.

Devamını Oku
31.05.2025
Bir Aydınlanmacı: Refik Ahmet Sevengil

Elimde uzun süredir Cemal Ünlü’nün kaleme aldığı “Söylemenin Vakti Var: Bir Yirminci Yüzyıl Bilgesi: Refik Ahmet Sevengil” kitabı var.

Devamını Oku
24.05.2025
İç sıkıntısı

Umutsuzluk ölümcül sayılabilecek bir hastalıktır. Büyük iç sıkıntıları daha çok geçmişle değil gelecekle ilişkilidir. İnsan geçen günlerden çok gelecek günlere ilişkin kaygı duyar.

Devamını Oku
17.05.2025
Dün, bugün, yarın

Dün, bugün, yarın

Devamını Oku
10.05.2025
Bir ‘örgü’ meselesi

Bir ‘örgü’ meselesi

Devamını Oku
03.05.2025
Yazarın masası

Yazarın masası

Devamını Oku
26.04.2025
Saf kötülüğün karşısında ayakta kalmaya çalışan iyilik

Saf kötülüğün karşısında ayakta kalmaya çalışan iyilik

Devamını Oku
19.04.2025
İyi ki doğdun Ataol Behramoğlu

İyi ki doğdun Ataol Behramoğlu

Devamını Oku
12.04.2025
‘Ödenmeyecek! Ödemiyoruz!’

‘Ödenmeyecek! Ödemiyoruz!’

Devamını Oku
05.04.2025
Hüzünlü bir tiyatro günü

Hüzünlü bir tiyatro günü

Devamını Oku
29.03.2025
Onur mücadelesi

Onur mücadelesi

Devamını Oku
22.03.2025
Başka bir sağlık sistemi mümkün

Başka bir sağlık sistemi mümkün

Devamını Oku
15.03.2025
‘Kadınlar da Vardır’

‘Kadınlar da Vardır’

Devamını Oku
08.03.2025
İç dökümü

İç dökümü

Devamını Oku
01.03.2025
Kral Çıplak

Kral Çıplak

Devamını Oku
22.02.2025
Saklı bir tarih: ‘Ankara Öykü Günleri’

Saklı bir tarih: ‘Ankara Öykü Günleri’

Devamını Oku
15.02.2025