O fotoğraf...

09 Aralık 2023 Cumartesi

18 Aralık 1978. Tam 45 yıl önce, akşam saatleri. Adana TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Akın Özdemir eşi Mine Özdemir’le eve gitmeye hazırlanıyor. Mine Özdemir arabaya doğru ilerlerken bir karaltı hissediyor. Hemen ardından kurşun yağmaya başlıyor. Belki o anda Akın Özdemir kızı Deniz’i düşünüyor, Ziraat Mühendisleri Odası olarak Akdeniz Bölgesi’ndeki son yapacakları faaliyetleri, Çukurova’nın o uçsuz bucaksız topraklarındaki pamuk işçilerinin. Kurşunlar amacına ulaşmıştır artık. Akın Özdemir’in yerdeki cansız fotoğrafı çekiliverir. Aslında uzun zamandır ağaların boy hedefidir. Özellikle Adana’nın Kadirli ilçesinde çeltik üretimi yüzünden küçük üreticilerin zarara uğradığını, sıtmanın yanı sıra bağırsak enfeksiyonlarının da salgın haline dönüştüğünü açıklar. Bölgedeki on yedi su kuyusunun on altısına içilemez raporu verir. “Bir avuç çeltik ağasının çıkarı uğruna halk sağlığı tehdit edilemez ve küçük üreticiler köylerini, tarlalarını terk etmek zorunda bırakılmaz” diye isyan etmekte, “Toprağı aç, hayvanı aç, insanı aç” bir ülkenin kalkınma yöntemlerini aramaktadır. Ardından Uğur Mumcu şunları yazar: “Akın Özdemir faşist kurşunlar altında can verdi. Onu öğrencilik yıllarından tanırım. Bütün yaşamını emekçi sınıfların kavgasına vermiş, yiğit bir arkadaşımızdı. Yöntemleri hep aynı. Bir örgüt, bir kanlı çete her yerde cinayet işliyor!” Akın Özdemir için Ziraat Mühendisleri Odası Adana Şubesi, her yıl olduğu gibi bu yıl da anma programı hazırladı. 13 Aralık günü, Adana Büyükşehir Belediyesi Tiyatro Salonu’nda “Boynu Bükük Öldüler” tiyatro oyunuyla başlayacak etkinlikler zinciri, Hilmi Yarayıcı konseriyle, fidan dikme etkinliğiyle, arkadaşları, dostları ve yoldaşlarının katılacağı forumla, Akın Özdemir Parkı’ndan mezarına doğru anma yürüyüşüyle sürüyor. Gönül istiyor ki Akın Özdemir’le ilgili yapılan anma programı ve etkinlikler Adana ile sınırlı kalmasın!

***

Yine bir aralık ayı... 7 Aralık 1979 sabahı erken saatler... İstanbul İçlevent otobüs durağının birkaç adım ötesinde silah sesi duyuldu, Yerdeki kan birikintisi, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Başkanı, Cumhuriyet gazetesi yazarı Prof. Dr. Cavit Orhan Tütengil’e aitti. Gözünde gözlüğü takılıydı, birazdan kalkıp üniversitedeki öğrencilerine ders anlatacak gibi. Üzerine beyaz önlüğü serildi. Oysa kısa bir zaman önce üniversiteden arkadaşı Ümit Doğanay’ın cenazesindeydi. Sanki sıranın ona geleceğinin ayrımındaydı. Resmi kayıtlara göre, kimliği meçhul dört şahıs ateş açtıktan sonra çalıntı bir araçla kaçmış, olay yerine de “Ne Amerika ne Rusya, her şey bağımsız demokratik Türkiye için. Savaşımız sürecektir. Anti-Terör Birliği” yazılı bir kâğıt bırakmıştı. Süreçte tetikçilerin kimliğine ve onların uzantısına ait dosya, yalnızca ailenin takip ettiği, tozlu raflar arasında kalan bir dosyaya dönüştü. Failler bu sayede aklandı, “saygın bir insan” olarak yaşamlarına devam etti, hatta milletvekili olarak Meclis’e bile girmeyi başardı. Her yıl olduğu gibi, önceki gün Cavit Orhan Tütengil, Zincirlikuyu’daki mezarlığı başında anıldı. Elli sekiz yaşında toprağa düşen bir aydın, öğrencilerinin ve yakınlarının kalp sızısıyla bir kere daha konuşuldu, dinmeyen özlem ülkenin karanlığına koşut bir biçimde büyüdü. Böylece her ölüm yıldönümündeki sayıları gittikçe azalan dostlarla yapılan mezarlık anmalarına bir yenisi daha eklendi.

***

Aralık ayında öldürülen iki aydınımızdan geride kalanlardır bunlar. Ne acı ki toplumsal belleksizlik, dahası ülkemizde yaşanan siyasi cinayetlere dair kuşaklar arası bir aktarımın olmayışı pek çok ismin unutturulmasına yol açtı. Bugün üniversite öğrencileri arasında bir anket yapılsa, örneğin, Ümit Yaşar Doğanay, Bedri Karafakıoğlu, Bedrettin Cömert, Orhan Yavuz, Bahriye Üçok ve Muammer Aksoy’un isimleri sorulsa sonucu az buçuk tahmin ediyoruz. Aynı zamanda sistemli bir unutturuluşun kurbanları... Her birinin kurşunlanmış, bombalanmış fotoğrafı öylece zihnimizde duruyor. Ve elbette Hrant Dink’in üstüne bir örtünün üç tuğlayla birleştiği o fotoğrafı da... Son dakika haberleri Ogün Samast yargılamasına ait detayları duyuruyor.

Bu güzelim ülkenin, kim ne derse desin bu fotoğraflardan kurtulmak için hâlâ vakti var.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Çocuk işçiler... 27 Nisan 2024
Gezi notları 20 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları