Ulus Baker ve ‘vahim’ gelecek

15 Temmuz 2023 Cumartesi

Attila İlhan, “Sokağa Çıkma Yasağı” şiirinde yazar: “Sokaklar vahim bir tenhalığa çıkıyor!” Kamusal alanın en baskın yeri sokaklardır kuşkusuz. Her sınıftan insanın gelip geçtiği yer, dolayısıyla kent, yönetimi ele geçirenler yüzünden ıssızlığa gömülmüştür. “Vahim” sözcüğü durumun en ağırını, hatta ötesi olmayan o karanlığın kendisini anlatır. 

*

Sokak aynı zamanda toplumsal hareketin bir anlamda örgütlenmenin başlangıç noktasıdır. Bu noktada ise cezbedici olan kent güvenliği düşüncesidir. 19. yüzyıl Avrupa’sında burjuvazinin hâkim olduğu mahalleler sokak lambalarıyla donatılmıştır. Büyük şehirlerin çeperleri ise karanlığa dolayısıyla “kim vurduya gitmeye” mahkûm edilmiştir. Her türlü kirli işin dönmesine müsaade buyrulmuştur da diyebiliriz. Bu nedenle sokak hareketini başlatanlar kendilerini güvenliksiz alana itenlerden, hapsedenlerden öç almaya çalışır. Öncelikli olarak sokak lambalarını intikam nesnesi olarak seçerler kendilerine. 

*

Fransız şairi Nerval, düşlerin içinde yaşayan ayrıksı bir adamın şiirlerini yazar hep. “Bir kadın var şatonun geniş penceresinde/ Kara gözlü ve kumral, belki de tanıdığım/ Bir kadın, geçmiş zaman esvapları içinde/ Belki başka yaşamda görüp, anımsadığım!” Çok küçük yaşta kaybettiği annesiyle gönlüne giren kadınları birleştirir adeta. Ama girdiği bunalım sonucunda bir sokak lambasına asar kendini. Aslında ölürken yoksulların yanında konumlanmak istemiştir. İşte bir önceki yüzyılın romantizmi böylesine aşkınlıklarla kendine alan açar. Oysa bugün yazı ile kişisel hayatın bunalımla birleşerek iç içe geçmesine kuşkuyla bakılıyor. Ayrıca her ne olursa olsun ölümü değil yaşamı kutsamak durumundayız. Ölümün karşısına nitelikli yaşananın gereklerinden söz açmamız gerekiyor. 

*

Bugünün dünyasında küçük taşkınlıklar bile, hele ülkemizde, yerindesizlik olarak kabul görüyor. Çünkü günbegün cezalandırma metotları artıyor. Muhalefet ise yine muhalefet yüzünden dar alanda kısa paslaşmalara mahkûm edilmiş vaziyette. Örgütlenme ve eylemlilik bilgileri kısıtlı anlaşılan. Oysa dünya tarihi bize hâlâ büyük dersler vermeye devam ediyor. Edebiyat ise yaşananların arka planına ışık oluyor. Yeni örgütlenme anlayışlarına gerek var. Bu anlamda ise yol açıcı olması gerekenler kapatıcı rol oynuyor. 

*

Bundan yıllar yıllar önce yitip giden sevgili arkadaşım Ulus Baker’le, ne zaman karşılaşsak top dönüp dolaşıp memleket meselelerine gelir, içinde bulunduğumuz durumu “vahim” olarak nitelendirirdi. Ulus’un ben özellikle sözcüğün ilk hecesine yaptığı o vurguyu özledim. Çünkü bugün içinde bulunduğumuz o dehliz Attila İlhan’ın şiirinin bile ötesinde. Vahim sözcüğü kendine yeni anlamlar yüklüyor: Ekonomi vahim! Cehalet vahim! Eşitsizlik vahim! Bağnazlık vahim! Vahim oğlu vahim! 

*

Ulus’u düşününce içimi derin bir keder kaplıyor. Çünkü o disiplinlerarası ilişkinin sınır tanımayanıydı. Felsefeden müziğe, sinemadan edebiyata, resimden sosyolojiye, simyadan kimyaya, matematikten psikolojiye uzanan bir bileşkeydi. Bir sözü hep şuydu: “Yazmak iletişim kurmak değil direnmektir.” Bugün bir anlamda kaldığımız o ince aralıkta yazarak direnmenin şekillerini de kavrıyoruz. 

*

Öyle ya. Dünya da vahim bir yere sürükleniyor!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Çocuk işçiler... 27 Nisan 2024
Gezi notları 20 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları