Utanç

01 Nisan 2023 Cumartesi

Çok sevdiğim yazar Romain Gary’in “Beyaz Köpek” romanında sarsıcı bir anlatım karşımıza çıkar. Fransa başkonsolosunun zaman zaman evden kaybolan köpeği, bir gün yanında bir başka köpekle geri döner. Biraz çelimsiz ama güzeller güzeli, bir köpektir gelen. Ev sahibi Garry, o kadar çok sever ki onu, adını Batka koyar. Ancak bir süre sonra onun tuhaf ötesi bir özelliğini keşfeder. Batka, eve gelen siyahilere olanca şiddetiyle saldırmakta, hatta onları öldürmek için nefretle dört dönmekte, boyunlarındaki şahdamarına uzanmaya çalışmaktadır. Buna karşın beyazlara şefkatle yaklaşıp onlara patilerini uzatmaktadır. Uzunca bir süre ev sahibi, yeni misafirlerinin bu dengesiz davranışlarına anlam veremez. Sonunda siyahi bir bakıcı sayesinde, işin sırrına erişir. Batka, siyahlara saldırmak üzere Amerika’da özel olarak eğitilen, kaçak köleleri yakalamak için kullanılan bir köpektir. Artık hayli yaşlıdır. Bu durumdan onu soğutmak bunca yılını hezeyanlarla geçirmiş bir köpek için kolay değildir. Garry, onun ırkçı olmasını bir türlü kabullenemez. Bir hayvan nasıl ırkçı olabilir? Yolu siyahi bakıcı Keys’le kesişir. Keys, onu dönüştürmek adına elinden geleni yapacağını söyler. Bu sırada Gary de oyuncu ve insan hakları aktivisti olan eşi sayesinde pek çok eylemin içinde kendini bulur. Avrupa’daki 68 ruhunun, özgürlük hareketinin çok ama çok gerisinde görür Amerika’da siyahiler arasında olan biteni. Aylar sonra Batka’yla karşılaştığında şaşkınlıktan küçük dilini yutacak kıvama gelir. Yeni sahibi köle-efendi ilişkisi üzerinden bu defa beyazlara saldıran bir köpek yaratmıştır. Aslında körü körüne bağlı olan bir itaat serüvenidir yaşanan. Bundan sonra “köpekleşen” insanın sorgusuz sualsiz emri veren karşısındaki zafiyetini sorgulamaya başlarız.  

***

Nefret dili üzerinden gelişen kimi toplumsal olayların yanı başımızda cereyan etmesi ve doğal olarak tedirginlik duymamız yeni bir olgu değil, kuşkusuz. Ancak nefret suçlarına yönelik yaptırımın yetersiz kaldığı kocaman bir gerçek. Genel olarak insanların bilimsel, akademik bir söylem içerisinde ya da edebi bir dille çeşitli konularda yaptıkları eleştiriler, kolaylıkla dava konusu olabiliyor. Oysa nefret, o dilin sahibini de aşacak şekilde kolayca eyleme dönüşebiliyor. Hatta bir anda hedef göstermeye, linç etmeye kadar uzanan toplumsal vakalarla karşılaşıyoruz. Batka’nın siyahilere doğal olarak düşünce üretmeden saldırması emri verenle bağlantılı. Peki bir insanın siyahilere  yahut “ötekilere” saldırması? O da onun “düşünemez” kılınmasıyla ilgili değil mi? 

***

Eskiden gazete ve dergilerin yapamadığı şeyler şimdilerde önce sosyal medyada karşılık buluyor. Hemen toplum vicdanındaki en hassas noktalara atıf yapılıyor: Dini ve milli değerler! Bunların karşısında düşmanlaştırılan bir ya da birkaç kişiye sistemli psikolojik linç uygulanıyor. Nitekim Sivas katliamında da dini değerler provakasyon malzemesi olarak kullanıldı! Siyasi cinayetlerde de tetikçilerin genel argümanı dini ya da milli değerlere saldırıyı kullanması ve öldürümü meşru görmesidir. 

***

Dahası da var. Toplumsal kutuplaşmaların ve gerilim hatlarının sarsıcı bir noktaya eriştiği yerlerde kendini otorite yerine koyan bir insan/güruh çıkar karşımıza. Oysa bildiğimiz anlamda hukukun altını oyan eylemlerdir bunlar. Toplumun sinir uçları da bu girişimleri kaldıramaz. Dün İYİ Parti İstanbul İl Başkanlığı’na yapılan silahlı saldırı da bu nedenle tüm toplum kesimlerinin amasız itiraz edeceği bir söyleme dönüşmek zorunda. 

***

Romain Gary’nin “Beyaz Köpek” romanını bitirdikten sonra Batka için içim titredi. Zaten yazarın da bizi onun üstünden bir sorgulama aracına dönüştürmek istemesinin temel nedeni buydu. Çünkü o köpek eve yeni geldiğinde sevecen, gözlerindeki ışıltıyı kaybetmemiş, dost canlısıydı. Yoldaştı. Candandı. Sevgi doluydu. 

Kimileri, o yoldaştan katil yaratmayı başardı. 

Tıpkı insandan katil yaratmayı başardıkları gibi.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Çocuk işçiler... 27 Nisan 2024
Gezi notları 20 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları