Erinç Yeldan

CHP Ekonomi Çalıştayı Notları

11 Aralık 2013 Çarşamba

Geçen hafta sonu CHP yurtiçinde ve yurtdışından geniş katılımlı bir davet ile bir ekonomik çalıştay düzenledi. Küresel ekonomide büyüme, gelir dağılımı ve sosyal politika sorunlarının tartışıldığı çalıştay, iktisat ve iktisat siyasası üzerine bir dizi konunun ele alındığı bir forum halinde gerçekleştirildi. Çalıştay boyunca ilginç bulduğum bazı notları sizlerle bu günkü yazımda paylaşmak arzusundayım.
? Türkiye ekonomisi 2003-2006 arasında yüksek tempolu bir büyüme ve sosyal göstergelerde göreceli bir iyileşme sağlamış ancak bu süreç sürdürülebilir bir büyüme sürecine dönüştürülememiş; büyüme uluslararası sıcak para hareketlerinin “kaprislerine” bağımlı, spekülatif-itkili bir konjonktürel dalgalanmadan ibaret kalmıştır.
?Dövizin ucuzluğuna ve likidite bolluğuna dayalı olan bu süreç ulusal ekonomideki maliyetleri ile işsizlik ve sanayi üretiminin göreceli olarak gerilemesi biçiminde yaşanmıştır. Söz konusu dönemde işsizlik oranı, yüksek büyüme hızına rağmen, yüzde 10 sınırının altına indirilememiş; sanayinin milli gelir içindeki payı ise yüzde 23’ten yüzde 16 düzeyine değin gerilemiştir. Kısacası, Türkiye 2010’lu yıllara sanayisizleşme tehdidi altında girmektedir.
? Türkiye ekonomisinin söz konusu dönemde yakalamış olduğu büyüme oranlarının, diğer “Yükselen ve Gelişmekte Olan Piyasa (YGP) Ekonomileriyle” karşılaştırıldığında aslında ortalamanın altında ve daha istikrarsız bir görünüm sunduğu görülmektedir. 2004-2008 arasında Türkiye yüzde 6’lık ortalama büyüme göstermiş, ancak YGP ekonomilerinin ortalaması olan yüzde 7.6’nın gerisinde bir performans sergilemiştir. Dahası, YGP ekonomileri 2009 krizinde düşük olsa da, pozitif bir büyüme içinde kalırken, Türkiye ekonomisi yüzde 4.8’lik gerilemeyle şiddetli bir daralma içine sürüklenmiştir. Dolayısıyla Türkiye’nin elde ettiği büyüme, dış kaynaklara dayalı ve benzer ekonomilere görece de daha düşük bir oranda gerçekleşmiş, bu anlamda Türkiye ekonomisi dış konjonktürün sağladığı potansiyel olanakları yeterince değerlendirmekten uzak kalmıştır.
? Özet olarak bir bütün olarak değerlendirildiğinde Türkiye ekonomisi, diğer YGP ekonomilerine görece üç noktada ayrışmaktadır: (1) Düşük ulusal tasarruf oranları, (2) büyümenin aşırı oynaklığı ve (3) işgücüne -özellikle kadın emeğinin- düşük katılım. Aslında birbirine bağlı olan bu üç gözlem, büyümenin saman alevi gibi parlayıp sonra çöküşe geçmesinin ardındaki spekülatif-itkili süreçlerin doğrudan yansımasıdır.
?Türkiye ekonomisi giderek daha kırılgan ve bölgesel gelir farklılıklarının şiddetlendiği bir yapı sergilemektedir. Bir yanda göreceli olarak daha modern ve teknik donanımı yüksek bir eğitim alan genç işgücü, diğer yanda ise bir ucuz işgücü ve oy deposu olarak tasarımlanan “inançlı nesiller” yetiştirme stratejisi Türkiye’yi bir bütün olarak vasıfsızlaştıran ve “orta gelir tuzağına” hapseden bir yapı üretmektedir.
Çalıştay, buraya ancak bir kısmını aktarabildiğim sorun ve tespitlere, emekten ve sosyal eşitlikten yana çözüm önerilerinin neler olabileceği tartışmaları ile devam etti. Türkiye ekonomi ve sosyal politika gündeminde yer almaya devam edeceği umuduyla...
Bir başka umut da, Sayın Balbay’ın özgürlüğüne kavuşması olsun. Hoş geldiniz Mustafa Balbay.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları