Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
İktidar kavgası: Bölünme üzerine mi? Birleşme üzerine mi?
Gelişmiş demokratik ülkelerde iktidar mücadelesi ve siyasi rekabet, toplumsal refah odaklı olarak yürütülür.
Türkiye benzeri ülkelerde ise bu mücadele (ve kavga) toplumsal bölünmeler ve bütünleşmeler arasında yürütülmektedir.
Bölücü, kutuplaştırıcı, ötekileştirici araçları kullanarak iktidarda kalmayı ya da iktidara gelmeyi amaçlayan odaklar ve “siyasal partiler” bu tür araçlarla kendi tabanları üzerinde “baskı, şantaj ve korku yaratarak” güç ve otorite sağlamak isterler. “Biz yoksak hiçbir şey kalmaz” ortamını yaratırlar, “ya biz ya tufan” derler.
Araçlar mı?
Medyayı, askeri, polisi, eğitimi, iktisadi kaynakları ve dinci örgütleri tekellerine alarak bölücü, kutuplaştırıcı, ötekileştirici bir ortam yaratırlar.
-Dinci araçları ve örgütleri kullanarak cihatçılıktan IŞİD’ciliğe kadar geniş bir ağ kurarlar.
-Atatürkçülüğün çağdaş değerleri öne çıkaran uygulamalarına ve felsefesine saldırırlar; kadın-erkek eşitliğinden pozitif çağdaş değerlere kadar bütün birleştirici öğeleri yıkmaya çalışırlar.
-Din adı altında safsataları ve aptalca değerlendirmeleri yayarak gerçek müminin kafasını karıştırmak isterler.
-Bilimsel bütün değerlere karşı çıkarak “insanların aptallaşmasına çalışırlar”.
-Ötekileştirdikleri insanları vatan haini gösterecek kadar fütursuz ve vicdansız hale gelirler.
-Toplumda kin, nefret duygularını sürekli işleyerek, bir kaos ortamı oluşturarak bulanık suda balık avlarlar.
Muharrem İnce’yi izlerken
Onu izlerken “birleştirici, bütünleştirici bir insanın ve felsefenin” baskın çıktığını görüyorum:
-Kin, nefret, ötekileştirme yerine birleştirme, asgari müşterekleri genişletme çabası.
-Sünni, Alevi meselesinde, türban konusunda geniş bir bakış; insanların yaşam tarzına çok hoşgörülü bir yaklaşım. Sahnede bisiklete binecek, Anıtkabir’de dua edecek kadar “bölücüleri çıldırtan bir rahatlık”.
-“İnce” ve zarif kimliği ile “kızanların” bile sevgisini kazanan bir duruş.
-Dar bir açıya kilitlenmek yerine geniş bir alana yayılan hoşgörü felsefesi.
Ya karşısındakiler?
Kin, nefret, vatan hainliği, cihat, kefen, ölüm sözcüklerinin sıkça kullanıldığı; ucu Bizans benzetmesine kadar uzanan ürkütücü ve rahatsız edici bir kutuplaştırma.
24 Haziran seçimi bu iki cepheden birinin tercihi olacak.
Bütünleşmiş, çağdaş değerlere ve demokratik hoşgörülere giden bir ülke mi? Yoksa keskin bir biçimde kutuplaştırılarak bölünmüş bir ülke mi?
Bu seçim sırasında kutuplaştırmaya yönelik propaganda yapan parti liderleri, ülkeye aynen FETÖ kadar zarar verdiklerinin acaba ne kadar farkındalar?
Ve son nokta, apoletlerin sökülmesine gelince; bu ülkede en tehlikeli bölücülüğü “askeri ve dini politikanın bir aracı haline getirenler” yapmış olurlar.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Türkiye'deki sağlık sistemi ne durumda? Mersin Tabip Oda
- Çorlu tren faciası davasında 6 yıl sonra karar çıktı!
- Beslenme çantalarının içi boş kaldı...
- Böylesi görülmedi: Tavuk mu horoz mu?
- Özel yeni üye kampanyasını başlattı
- Bugün 23 Nisan! Arşiv görüntüleriyle Meclis'in açılışı..
- Erdal Sağlam'dan ekonomi analizi!
- Belediye başkanı 'sıkıntı olmayan belediyemiz yok' dedi
- Özdağ'dan hükümete Dünya Bankası tepkisi
- Meclis'te gerilim
En Çok Okunan Haberler
- Mükemmel koca olan 4 burç
- Savunma sanayi firmalarının ürünleri, Din dersinde!
- Kadınları 'çarşaf'a çağırdılar
- Metin Külünk'ten, Şimşek'e 'fotoğraflı' uyarı
- Erdoğan'ın ABD ziyareti ertelendi!
- Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan KDV zammı
- İşte 'yeni müfredat' taslağı...
- Arda Güler ilk 11 çıktı ve golünü attı!
- Tekkede mürit mi yetiştiriyorsunuz?
- Korhan Berzeg’i arama çalışmalarında yeni bulgu!