Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Kutuplaşma ve Çözülmeler
- Türkiye son 10 yılda yoğun bir kutuplaşma içine girdi. Yaşam tarzından mezheplere ve ırklara kadar “yapay bir biçimde yaygınlaştırılıyor.”
- Kutuplaşmalar doğası gereği “ayrışmayı” da beraberinde getirir. Benim mezhebim, benim teröristim, benim hırsızım, benim medyam “ayrıştırmanın araçları” haline gelir. Olay, “ya taraf ya da bertaraf olursun” noktasına ulaşır.
- Bu durum, kendi iç dinamikleri ile dışsallıklarını yaratmaya başlar. Sorunlar yumağının katlanarak büyümesi ülkeyi, “ayrışmaya programlanmış bir bilgisayar” durumuna sokar.
- Akıl, bilim, sağduyu kaybolur; “ahlak dışı, hukuk dışı, insanlık dışı gelişmeler olağan gibi karşılanır”.
- Ve bunun uzun dönemde kazananı yoktur, herkes kaybeder; işi körükleyenler, bu yolla iktidarda kalmayı planlayanlar da batan Titanik’in içinde yer alacaklardır.
Sorunun arkası
Sorunun gerisinde iki temel neden bulunmaktadır:
1- Toplumsal yapı ve iç dinamiklerde demokrasiden uzaklaştıran faktörlerin egemen olmaları; dinci ve “ağacı” yapılanmadan ahlak çöküntüsüne kadar güdüler söz konusudur.
2- Türkiye’nin Doğu ve Batı arasında sıkışıklığı son iki yüzyıldır su yüzüne çıkarken buna, “bölgede hesapları olan küresel güçlerin negatif etkileri eklendi”.
Sonuçlar mı?
- Demokrasiden ve çağdaş dünyadan uzaklaşan bir Türkiye.
- Kutuplaşan ve ayrışan bir ülke.
İnsanlarla tek tek konuştuğumuz zaman yukarıda özetlenen durumdan büyük çoğunluk şikâyet etmektedir. Ancak ne var ki, “makro olarak, ulusal olarak, bu bireysel güdüler birleşememektedir.”
Titanik batarken herkes keman çalmaya veya sağa sola koşuşturup birbirlerine çullanmaya devam etmektedir.
Meclis’te salı günleri partilerin gruplarında yaptıkları konuşmalara baktığımız zaman ben şahsen, Titanik içindeki kemancıları anımsıyorum. Birbirleri ile konuşup çözüm arama yerine kavga ediyorlar.
Türkiye’de de herkes, kendi filikasını ayarlama peşinde. Oysa çok büyük bir çoğunluk sonuçta zarar görecek.
Tarih boyunca kendi ulusal çıkarlarını uygar ve demokratik bir biçimde ayakta tutan toplumlar varlıklarını sürdürebilmişlerdir.
Bu gerçek bugün Türkiye’de her zamankinden daha fazla geçerlidir. Gerçeklere bu kadar gözü kapalı kalamayız.
Aptalı oynama oyununu daha ne kadar sürdüreceğiz?
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Bir süredir kendinizi kötü mü hissediyorsunuz? Depresyon
- Türkiye'deki sağlık sistemi ne durumda? Mersin Tabip Oda
- Çorlu tren faciası davasında 6 yıl sonra karar çıktı!
- Beslenme çantalarının içi boş kaldı...
- Böylesi görülmedi: Tavuk mu horoz mu?
- Özel yeni üye kampanyasını başlattı
- Bugün 23 Nisan! Arşiv görüntüleriyle Meclis'in açılışı..
- Erdal Sağlam'dan ekonomi analizi!
- Belediye başkanı 'sıkıntı olmayan belediyemiz yok' dedi
- Özdağ'dan hükümete Dünya Bankası tepkisi
En Çok Okunan Haberler
- İmamoğlu'ndan Edanur açıklaması
- Cumhuriyet'e açıkladılar: İmamlık yapıyordu
- Valilikten açıklama geldi
- Erdoğan ve Özel görüşmesi...
- Diyanet'ten 'Audi A8' açıklaması
- Otopsi görüntüleri ortaya çıktı
- İzmir yaylalarında hasat başladı: 725 bin ton rekolte
- Panathinaikos'tan Fatih Terim kararı!
- Köprüde intihar girişimi!
- Şırnak'ta 2 asker şehit oldu!