O Tanıdığım Bir Akademisyen

25 Mart 2013 Pazartesi

Türkiye’de sosyal, siyasal ve ekonomik alanlarda uzmanlaşmış bir akademisyen, yazar ve düşünürseniz işiniz zordur. Hele küresel ve yerel sorunlara giriyorsanız başınızın derde girmesi kaçınılmazdır.
Bugün Avrupa’da bu tür sorunlara rastlanmaz. Akademisyenler, yazarlar, düşünürler özgürce düşüncelerini ifade edebilirler. Çünkü işleyen bir demokrasi vardır, hoşgörü ortamı, kültürü yerleşmiştir.
Türkiye’nin farkı nereden kaynaklanıyor? Demokrasi zaaflarımız ve bu coğrafyada yürütülmekte olan küresel hesaplar aydınlara, düşünürlere, akademisyenlere bu özgürlüğü vermez.
- Bölge ülkelerinde çağdaş demokrasinin gelişmesi kimi güçlerin işlerine gelmez.
- Çok defa kimi yerel güçler de demokrasiyi engellerler.
- Hatta bu konuda küresel güçlerle işbirliği içine girerler.
Bu kısırdöngü sürüp gider. Kısırdöngü içinde ezilenler ise en başta düşünürler, akademisyenler, yazarlar ve çizerlerdir.

\n

Ve bir örnek

\n

Bildiğim, “çok iyi tanıdığım” bir akademisyeni ele alacağım. Bu insan 70’lerine gelinceye kadar neler yaptı, tek tek sayalım:
- Emeklilik sonrası da dahil 50 yıllık fiili bir akademik hayatı olmuş, öğrencilerine ders vermiş, 20.000’e yakın öğrenci yetiştirmiş.
- Yurtiçinde ve dışında kendi uzmanlık alanlarında sayısız konferanslar vermiş.
- 70 dolayında kitap ve çok sayıda teknik makale yayımlamış.
- 1974 yılından beri Türkiye’deki bütün televizyon kanallarında, hiçbir ayrım yapmadan görüşlerini ifade etmiş.
- Günlük bir gazetede köşe yazarlığı yapmış.
- Türkiye’de kurulu bütün legal siyasal partilerin konferans taleplerini hiçbir ayrım yapmadan kabul etmiş ve konferanslar vermiş.
- Dernek, vakıf gibi legal sivil toplum örgütlerinin taleplerini,
“yine hiçbir ayrım yapmadan” geri çevirmemiş.
- TBMM’ye de davet edilerek Türkiye-AB ilişkileri konusunda konuşma yapmış.
- Askeri yönetimler hariç bütün sivil yönetimler (hükümetler) onun görüşlerini beğenseler de beğenmeseler de saygı göstermişler.
- Bu insanın ne gizli örgüt ne de başka bir şeyle uzaktan yakından bir ilişkisi olmamış. Adlarını bile bilmez.
- Değişik konulardaki bilimsel görüşlerini destekleyenler olduğu gibi eleştirenler de kuşkusuz vardır. Bu da demokrasinin gereğidir.
- Yaşamı boyunca yazılarında ve konuşmalarında demokrasiyi savunmuştur.
Ve bu insan bugün suçlanmakta ve ağırlaştırılmış müebbet talebi ile yargılanmaktadır.

\n

Çelişki nerede?

\n

Bu insanın fiilen yaşadığı bu hayata karşın cezalandırılmak istenmesinin arkasındaki faktörler nelerdir?
- Bir bilim insanı olarak bazı değerlendirmelerinin kimi çevrelerin işine gelmemesi mi?
- Bölge üzerindeki küresel hesaplarda, onun düşüncelerinin zararlı görülmesi mi?
- Katılımcı ve çağdaş demokrasiyi savunmasının yarattığı tedirginlik mi?
Bunun ne olduğuna siz karar verin. Aklınıza bir soru gelebilir;
“Erol Hoca, sen bu kişiden nasıl o kadar emin olabilirsin, babanın oğlu mu” diye düşünebilirsiniz.
Sorunuzun yanıtı
“evet”tir.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları