Ayla ve yaşama coşkusu

17 Şubat 2021 Çarşamba

Ayla Erduran 1934’te Istanbul’da dünyaya geldi. Ne İkinci Dünya Savaşı’nın bunalımından haberi oldu ne de kapalı kapıların dışındaki çocukluk ve gençlik dünyasından. İlkokula bile gitmedi, özel hocalarla eğitildi. Onun bir tane dünyası vardı: Üstün yeteneği sayesinde üç yaşında eline aldığı keman!

Önce Berger’in öğrencisi oldu, ilk resitalini on yaşında, piyanist Ferdi Ştatzer eşliğinde Saray Sineması’nda verdi. 1946- 51 arasında Paris Konservatuvarı’nda ünlü hocalarla çalıştı. Her daim annesi yanındaydı. Ona kısa soket çoraplar, pilili etekler giydiriyor, saçlarını iki örgü yapıyordu. Ayla isyan etse de o, kızını küçücük bir harika çocuk olarak sunuyordu. Kızını Paris’teki bütün konserlere götürüyor, büyük ustaları tanıtıyordu. 1951-55 arasında Amerika’da Galamian ve Francescatti ile çalıştı. Günde sekiz saat keman çalıyordu. Annesi eve onun için elbiseler getirtiyor, o da beğendiklerini seçiyordu. Dükkâna filan gidecek zamanı yoktu.

Bu sırada New York’ta yaşayan zengin ve çocuksuz bir dayı öldü. Ondan kalan miras ile Ayla’ya tarihi Stradivarius-1710 yapımı “Nelson-ex, The Roderer” imzalı keman satın alındı. Bütün kayıtlarında o kemanla çaldı. Acı gününde tatlı gününde, yıllar boyunca o keman en yakın dostu oldu.

Avrupa’daki konser hayatına Varşova Filarmoni ile çaldığı Glazunov’un keman konçertosuyla başladı. Hâlâ ne giyeceğine, saçını nasıl tarayacağına annesi karar veriyordu. Yirmi yaşına kadar yanında hiç çanta taşımadı. Nasıl olsa gereken her şey annesinde vardı.

1957’de Moskova Konservatuvarı’na ilk kez annesiz, tek başına gitti. Yirminci yüzyılın büyük virtüozu David Oistrakh’ın öğrencisi olunca, artık müziğin dışında da duyguların boy attığı bir dünyanın var olduğunu öğrendi. Polonya’daki Wieniawski Yarışması’nda ilk altıya girdi. O sıralar Avrupa’daki en önemli yarışmaydı bu. 1958’de Brüksel’de, bestecisi yönetiminde Erkin’in keman konçertosunun ilk seslendirisini yaptı. Avrupa ve Amerika’daki konser ve resitallerinin yanı sıra 1961-62’de Kanada’da ilk büyük turnesine çıktı. 1965’te Londra Albert Hall’da Rozhdestvenski yönetiminde Brahms’ın keman konçertosunu çaldığı konser, BBC’den naklen yayımlandı. Aynı yıl Cenevre’de şef Ansermet yönetimindeki Suisse Romande orkestrası ile Sibelius’un 100. yılı konserlerinde, onun keman konçertosunu çaldı. 1970’te Hollanda’da Beethoven Ödülü’nü kazandı.

Bir yandan konser kariyerine devam ederken, 1973’ten 1990’lara kadar İsviçre’de öğretmenlik yaptı, bir süre Lozan Konservatuvarı’nda ustalık sınıfını çalıştırdı. Elgar’ın keman konçertosunu Türkiye’de ilk seslendiren sanatçı oldu.

Ama bu parlak tırmanış, yaşamının en verimli yıllarında birden tersine döndü. Bundan sonra onu yönlendiren olaylar art arda gelen karabasanlardı:

Babası ünlü ürolog Prof. Behçet Sabit Erduran öldüğünde o İsviçre’deydi. Teyzesi ve teyzesinin kızı karanlık bir cinayete kurban gittiklerinde Ayla yine İsviçre’deydi. Bu ölümler onun için uzun yıllar altından kalkamadığı bir felaketler yumağı oldu. Artık büyük çaplı eserler çalamıyordu. Konser teklifi aldığında “Ben sadece Bach çalarım” diyordu. Sonra konser teklifleri azaldı. Annesinin hastalıkları ve ölümü, parasızlık ve çaresizliklerle savaşmaya çalıştı. Bunalımlar sonucu bir süre alkole sığındı. Elindeki en büyük hazineyi, Stradivarius kemanını satmak zorunda kaldı. Çünkü onu sigorta ettirmesi bile olanaksızdı. Bu çok değerli kemanı İsviçre’de bir vakıf satın aldı. Onun yerine Guernerius 1697 etiketli bir kemanın sahibi oldu.

Ayla şimdi 87 yaşını tamamlamaya doğru yol alırken, hâlâ günde en az üç saat, bazen de altı saat keman çalıyor. Bilmediği eserleri çıkarıp çalışıyor. Trio, kuvartet gibi bir oda müziği teklifine her zaman hazır. Günün geri kalanında Kreisler’in, en çok da David Oistrakh’ın kayıtlarını dinliyor. Onların icralarında ilk gençliğinin o hülyalı günlerini buluyor. Böylece fiziksel sorunları olsa da müziğin verdiği yaşam coşkusuyla kendini her dem dinç tutuyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Eski bayramlar 10 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları