Ellinci yılında İstanbul’a adanmış bir festival

11 Mayıs 2022 Çarşamba

Kurulduğu günden beri İstanbul kütür yaşamına heyecan veren İstanbul Müzik Festivali elli yıl içinde kimleri ağırlamadı ki! Dünyanın dört bir yanından önde gelen orkestraları, solistleri, şefleri, oda müziği gruplarını, dans topluluklarını, koroları, konsertant operaları yanı başımıza taşıdı. Nejat Eczacıbaşı ve Cevad Memduh Altar gibi ileri görüşlü aydınlarımızın öncülüğüyle İstanbul’un tarihi mekânları kullanılarak kentin dört bir yanında yeni heyecanlar yarattı. Haftalar önceden sabah erken kalkıp kuyruklara girerek bilet alıyorduk. Katılan sanatçılarla konser sonrası söyleşi yapıp gazeteye yetiştiriyorduk. İstanbul Müzik Festivali’nde çalmış olmak nice dünya müzisyenine de kıvanç verdi. Bu festival, kurulduğundan beri kaç kuşak “müzik tutkunu dinleyici” yarattı. Hayatımızı her ilkbahar mevsiminde yeni heyecanlarla donattı. Yalnız izleyicisi veya sanatçısı olmak değil, bu festivalin destekçisi, sponsoru olmak da ayrı bir kıvançtı. Son yıllarda bütçesinin kısıtlanmasına karşın Eczacıbaşı Kültür Sanat Vakfı başta olmak üzere kimi sponsorun desteğiyle nitelik düzeyini korumaya çalışıyor. Uzun süredir sponsorluk yapan bir kuruluşun geçen yıl festivalden el çekmesi ise büyük talihsizlikti. 

1973’ten bu yana yereli ve küreseli, geçmişi ve çağdaşıyla ortak bir platform yaratılmıştı. 49 yıl boyunca kimleri ağırlamamıştı ki! Dünyanın en saygın orkestraları, efsane opera, bale ve dans toplulukları, ünlü şefler ve solistler de başlı başına olay yaratmışlardı. Hele onlara yakın olmak, konser sonrası birlikte yemek yemek, küçük bir söyleşi yapma olanağı bulmak, mucizeydi. Şef ve solistler, tarih yazmış sanatçılardı. Festival bizim de önde gelen bütün sanatçılarımıza ilk yıllarından itibaren kapılarını açmıştı. Klasik Türk müziği de Türk folkloru da nitelikli sanatçılarıyla yer almıştı. Son yıllardaki yenilikler arasında tanınmış besteciler kadar gelecek vaat edenlere de eser sipariş etmesi çok saygıdeğer bir uygulama.

Bu arada, “Bizim hiç seslendirilmemiş nice eserimiz raflarda bekliyor” diye sitem eden Türk bestecilerine de kulak vermek, belki bu konuda özel bir kurul görevlendirip o çalışmaları da gün yüzüne çıkarmak festival için tarihi bir katkı olabilir.

Ellinci yılında, Yaşam Boyu Başarı Ödülü, çağdaş müziğin önde gelen isimlerinden, Doğu ve Batı geleneklerini birleştirmiş, birçok prestijli ödülün sahibi olan Tan Dun’a (d.1957) veriliyor. Açılışta, Shokhakimov yönetimindeki Tekfen Filarmoni piyanist Kirill Gerstein’e eşlik edecek; programda Tüzün, Rachmaninov ve Bernstein yer alacak. İkinci konserde Fazıl Say, piyanist olarak Schumann’ın piyano konçertosunu çalıyor; aynı konserde besteci olarak da onun “Portreler”i ve İstanbul Senfonisi yer alıyor. Borusan Quartet’in ünlü bir arpçı solisti var: Xavier de Maistre.Deutsche Symphony Orchestra Berlin’in solisti soprano Anna Prohaska. Mozart ve Haydn aryalarıyla Beethoven’in 2. senfonisi çalınacak. Cemi’i Can Deliorman yönetimindeki CSO’nun solisti çellist Capuçon, Elgar’ın konçertosunu seslendirecek. İstanbul semt şarkıları, Amsterdam Sinfonietta, gitar severlere ve akordeon severlere hazırlanmış programlar; Gülsin Onay ve nice parlak solistimizi bir arada sunan Elgar, Vivaldi ve Bach’tan oluşan program, 50. festivalin renkli dinletileri. 

En can alıcı konserlerden birisi piyanist Alice Sara Ott’un Echos of Life başlıklı programı. Tan Dun yönetimindeki BİFO’nun eşliğinde zengin bir dinleti de kemancı Daniel Hope’un ve piyanist A. Botvinov’un, Stravinski ve Tan Dun’un yapıtlarından oluşan konser.

Elli yıl, dile kolay: Yıllanmış, ünlenmiş, dünyanın sayılı festivallerinden birisi olmuş, İstanbul’un her köşesinde sesini duyurmuş, bir müzik etkinliğinin ötesinde kentle tümleşmiş bir festival. Ellinci yılın İstanbul’a adanması çok derin anlamlar taşıyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Eski bayramlar 10 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları