Müzik geliştikçe insanı eğitmiştir

24 Ağustos 2022 Çarşamba

Çağdaş Türk müziğimizin öncü grubu, “Türk Beşleri”nin aralarında yüzü en çok yeniliğe dönük bestecimiz Necil Kazım Akses’tir. Bir rad­yo prog­ra­mın­da su­nu­cu Ne­cil Bey’e so­ru­yor: “Mü­zi­ğin in­san ya­şan­tı­sın­da­ki ye­ri ve öne­mi ne­dir?” Ne­cil Bey ol­duk­ça hid­det­li baş­lı­yor ya­nı­tı­na: “Bu bir mü­zik­çi­ye su­nu­lan en çet­re­fil so­ru­dur. Çün­kü bir mü­zik­çi ge­rek ya­ra­tı­cı ge­rek ic­ra­cı ol­sun, mü­zi­ği ken­di ya­şan­tı­sı­na kat­mış ve ha­ya­tıy­la yo­ğur­muş­tur. Sa­na­tı­nı ya­par ve bu sa­na­tın öne­mi­ni şu­ural­tı du­yar her­hal­de. Sa­nat da top­lum için­dir. İn­san ya­şan­tı­sın­da bir ye­ri ol­ma­sı, in­sa­nı eğit­me­si do­ğal­dır. Bu eği­tim in­san­da sos­yal dü­şün­ce­yi, dü­ze­ni, be­dii (gü­zel) zev­ki olum­lu et­ki­ler. İlk in­sa­nın do­ğu­şuy­la be­ra­ber kuş­ku­suz mü­zik de var ol­muş­tur. İn­san ve in­san­lık her yön­den ge­li­şin­ce mü­zik de ge­liş­miş ve in­sa­noğlunu eğit­miş­tir. Za­man­la­rın akı­şın­da zevk­ler ve dü­şün­ce­ler mü­zi­ğe hâ­kim ol­muş, de­ği­şik mü­zik tür­le­ri or­ta­ya çık­mış, mü­zik de on­la­rı et­ki­si içi­ne al­mış­tır. İn­san mü­zik­siz ve mü­zik de in­san­sız ol­ma­mış ve ola­maz.”

Necil Kazım için müzik ne yalnız eğlenmek içindir ne de yalnız duygulanmak için: “Müzik derin bir olaydır. Büyük bir roman nasıl ruhi tahlillere giriyorsa müzik de öyledir. Mesele işin felsefesine uygun yazabilmektir. Derinliğe girebilmektir.”

Necil Kazım’ın ardından gelen kuşaklar da ondan “feyz” almışlardır. Örneğin İlhan Usmanbaş, Nevit Kodallı, Ferit Tüzün, Mehmet Nemutlu gibi. Necil Bey’in en etkileyici büyük orkestra yapıtları: Itri’nin Neva Kârı üzerine Scherzo, “Bir Divandan Gazel”, Keman Konçertosu, Viyola Konçertosu, Viyolonsel ve Orkestra için İdil gibi çalışmalarıdır. Sophocles’in Kral Oedipus oyunundaki kadınlar korosunda ilk kez çağdaş Türk müziğinde yığma sesler kullanmıştır. Usmanbaş 1942-43’de bestelenen bu çalışmanın zamanın çok ilerisinde bir sese sahip olduğunu söyler.

CUMHURİYETİN 100. YILINA DOĞRU

Cumhuriyet gazetesinin eki olarak basılacak “Cumhuriyetin Yüzüncü Yılı” için müzik konusunda bir yazı hazırlamaktayım. Çağdaş müziğimizi yaratanlar ressamlar, mimarlar, edebiyatçılar gibi hemen alıcı bulamamışlardır. Çünkü yapıtları basılıp çoğaltılmaz, onlara yapıt ısmarlansa da genellikle bir kez çalınır ve rafa kalkar. Örneğin duayen bestecimiz Yalçın Tura (d.1934), görece olarak daha geniş kitleye seslenen yapıtlarına her yıl yenilerini ekler, eskileri gözden geçirir ve yeniden gün yüzüne çıkartır. Zaman zaman yorumculara isyan eder bazen de genç sanatçılar ve özellikle oğlu Hasan Tura çaldırdığında yüzü güler. 

Son yıllarda genç kuşağa kimi kurum eser ısmarlıyor veya yeni eserler için yarışmalar düzenleniyor. Onların yapıtları rafa kalkmıyor hatta defalarca çalınma şansı bile buluyor. “Zaman İçinde Müzik” kitabımın yeni baskısını hazırlarken dünya sahnelerinde ilgi uyandıran genç besteciler arasında birçok Türkün adını buldum. Onlar yurtdışındaki müzik merkezlerinde yaşıyorlar. Çoğunun yapıtları Türkiye’den çok sınır dışında tanınıyor. Oralarda kendi deyişleriyle “ortak dil” paylaşan bestecilerimiz ödüller alıyor, sosyal medyada paylaşımlar yapıyorlar. Böylece müzik merkezlerine göç ediyorlar. İşte Almanya’da yaşayan Zeynep Gedizlioğlu! Kendisine bütün Avrupa’dan eser siparişi yağıyor. Ve bir kez değil defalarca değişik topluluklar tarafından çalınıyor o yapıtlar. Nice yurtdışında yaşayan bestecimize de ödüller veriliyor, kayıtları yapılıyor. Onlar ilk kuşak bestecilerimiz gibi çalışmalarının elbet bir gün seslendirilmesini beklemeden duyabiliyorlar.


Düzeltme: Geçen haftaki yazımda sponsorun son dakikada el çektiğini yazmışım. Bu yılki 50. festival değil, bir önceki yılın festivali olacak.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları