Sevin Berk’in arp şöleni

11 Ocak 2023 Çarşamba

Sevin Berk (1941-2006), arpın değerli ustası. Hem solist hem oda müzikçisi hem de orkestracı olarak uzun yıllar sahnelerde yer almış; Ankara ve İstanbul Devlet Konservatuvarlarında arp sınıfı açarak yeni kuşaklar yetiştirmiş ve arp dağarcığındaki nice yapıtı tanıtmış değerli müzisyenimiz. Lila Müzik, İnönü Vakfı’nın sponsorluğu ile onun yıllar içindeki kayıtlarını toparlamış, bir CD ve çok değerli bir kitapçıkla basmış. CD İlhan Usmanbaş’ın Arp ve Yaylılar için Konser Aryası (1983) ile başlıyor. Türk arpistlerine kazandırılmış bu tarihi yapıt İnönü’nün anısına ve Sevin Berk’e ithaf edilmiş. İlk kez 1985’te Gürer Aykal yönetimindeki Ankara TRT Oda Orkestrası tarafından seslendirilip TRT tarafından kaydedilmiş.

CD’de Usmanbaş’tan sonraki diğer yapıtlar arp dağarcığının seçkin çalışmaları: Jolivet’nin Arp ve Oda Müziği için Konçerto’su, Glière’ın Arp Konçertosu ile devam ediyor ve iki solo arp yapıtıyla son buluyor: Pierné’nin İmpromptusu ve Zabel’in “Margarita’nın Çıkrığı”. CD’nin kapağında Ozan Sağdıç’ın tarihi fotoğraflarından bir Sevin Berk portresi yer alıyor. Yapıtlar ve yorumcular hakkında o küçücük kitapçığın alabildiği kadar öz bilgi verilmiş. Lila Müzik AŞ’nin Dilek İçinsel koordinatörlüğünde hazırladığı bu çalışmayı kutlarım. Değerli sanatçılarımızı anmak ve unutulmuş yorumlarını gün yüzüne çıkartmakla hem onlara saygımızı göstermiş oluyoruz hem de yeni kuşaklara hocalarının seslerini armağan ediyoruz.

İDSO’DA ÜÇ KUŞAK BESTECİ BULUŞTU

Ahmed Adnan Saygun 6 Ocak 1991’de ölmüştü. Geçen hafta tam da o gece, Hasan Niyazi Tura’nın titiz yönetiminde onun bir gençlik ürünü olan “Orkestra Süiti”ni dinledik. Ardından üçüncü kuşak çoksesli bestecilerimizden Yalçın Tura (1934)’nın “Viyola Konçertosu” İsviçre’de, Suisse Romand Orkestrası’nın viyola grup şefi olan Elçim Özdemir solistliğinde seslendirildi. Elçim Özdemir son derece güçlü, ses dinamiklerini özenle yöneten bir müzikçimiz. Viyolasının tok sesinde estetik bir uyum yaratıyor. Yalçın Tura’nın bestesini de incelikleriyle yansıtıyordu. Bu konçertonun yazılışı (1969-1995) uzun bir zamanı kapsıyor. Rahmetli viyolacımız Ruşen Güneş, şef Cem Mansur yönetiminde ilk seslendirisini yapmış. Konserin sonundaki yapıt Hasan Uçarsu (1965)’nun “Portreler” adlı orkestra süitinin, eklenen yeni bölümüyle ilk seslendirilişiydi. Bu yapıtta da yeni kuşağın kendine özgü inceliklerini duyduk: Tema ve çeşitleme kurgusu geleneksel söylemden değişikliğe uğramış, daha soyut bir anlatıma yönelmişti. Yeni yılın ilk İDSO programını, yenilenen Atatürk Kültür Merkezi’nin ortamında, çağdaş Türk bestecileriyle ve Türk yorumcularıyla dinledik.

MEHMET SANDER’İN MÜZİKSİZ DANSLARI

“Müzik, dansın en büyük düşmanı” diyor Mehmet. Salt Galata Galerisi’ndeki sergisini birlikte geziyoruz. “Laban” dans yazısı ile devinimleri belirlemiş. İlk Duygu Aykal’ın çalışmalarından duymuştum bu alfabeyi. Mehmet’in yerçekimini hiçe sayan dansçılarının filmini izliyoruz. Müzik yok, yalnız beden devinimindeki iç müzik var. John Cage’in (1912-1992) 4’33 başlıklı yapıtı gibi. Cage, bir ses olayının mutlaka bir diğeriyle bağlantılı olmadığını, raslamsal öğeleri de içerdiğini ileri sürer. Ses kadar sessizlik de müziğin bir öğesidir. Bu yapıtta yorumcu sahneye çıkar; 4 dakika 33 saniye çalgısının önünde sessizce durur, sonunda selam verip ayrılır. Cage, yapıtın üç bölümden oluştuğunu, bölümlerin birbirine attacca (arasız) ile geçtiğini söyler. Mehmet’in koreografileri de müziksiz bir iç devinime sahip. Sanatçı 1966, Almanya doğumlu. Geyvan MacMillen ile İstanbul’da dansa başladı. Londra Çağdaş Dans Okulu’ndan sonra, çalışmalarını California Long Beach, Harvard Üniversitesi’nde sürdürdü. Dans alanında ilk etkilendiği kişiler Merce Cunningham ve Jerif Slayton. 1990’da kendi dans topluluğunu kurdu. Koreografileri pek çok ödül kazandı. “İç Mekân” adlı çalışması Joffrey Ballet tarafından Kennedy Center gibi birçok ünlü sahnede sergilendi. Halen MSGSÜ’de modern dans dersi veriyor.

Salt Galata’daki sergi 12 Şubata dek açık.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları