Son günlerin korkunç depremlerinden sonra yaşananlar, hâlâ sayısını bilmediğimiz ve hiçbir zaman netleşmeyecek olan ölen insanlar içimizi yakıyor! Kayıp kişilerin aileleri bundan sonra çok uzun süre onların döneceğini umut edecek. Kurtarılan o küçücük çocukların korkunç anıları nasıl temizlenecek? Deprem bölgesine siyasiler gidip yeni seçim için umutlu nutuklar vereceğine orada sağ kalanlara psikologlar, çocuklara pedagoglar gönderilmeli. İstanbul, Ankara, İzmir’den her üniversite, her kurum bu organizasyonu yapabilir. Depremde vefat edenler hepimizin ailesi oldu. Onların öyküleri bizim öykümüz oldu.

Bu günlerde depremin dışında da vefat eden eşimiz dostumuz var: Ahmet Yürür ve Başak Doğru gibi.

Başak Doğru (1945- 2023) Ben on dokuz yıl, dış yapımcı olarak İstanbul Radyosu’nda açıklamalı müzik programları hazırlayıp sunmuştum. Radyoculuk bambaşka bir dünya, bir tutkudur. Geçen hafta radyo günlerimden dostum, çok değerli sunucu, araştırmacı bir spiker olan sevgili Başak Doğru’yu yitirdik. Başak, Alman Lisesi’nden aldığı Almanca ve İngilizce eğitimi, edebiyat fakültesi İngiliz dilindeki öğrenimini ve İstanbul Belediye Konservatuvarı’nda piyano armoni, klasik bale eğitimi ile çok ayrıcalıklıydı. 1965’te TRT İstanbul Radyosu’nda prodüktör spiker olarak mesleğe başlamış, söz ve müzik programlarında, uluslararası yayınlarda, Eurovizyon ve Asyavizyon şarkı yarışmalarında sunuculuk yapmış, BBC’nin Türkçe Yayın Servisi’nde spiker ve program yapımcısı olarak görev almıştı. Marmara Üniversitesi Radyo ve Televizyon Bölümü’nde diksiyon, fonetik ve haber yazım teknikleri dersi verdi. İngilizce, Almanca, Fransızca ve İtalyanca biliyordu. Müzik terimlerini en doğru şekliyle telaffuz ederdi. Ayrı dilde iki metni aynı anda okuyup dinleyiciye aktarabilirdi. Yabancı siyasi konuklar geldiğinde radyoda olsun, televizyonda olsun Başak onlarla konuşurken yüzümüz ağarırdı.

Ahmet Yürür (1941- 2023) İlk keman derslerine 1948’de İstanbul Belediye Konservatuvarı’nda başlamış, aynı zamanda, St. Mitchel ve Galatasaray Lisesi’nde okumuş; Fransa’da Sorbonne Üniversitesi’ni bitirmiş, sonunda bestecilik mesleğinde karar kılmıştı. Ankara’da Saygun ve Erkin ile çalışmış, Indiana Üniversitesi’nde kompozisyon doktorasını tamamlamış; Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde kompozisyon, müzikoloji ve etnomüzikoloji dersleri vermişti. Yıldız Teknik Üniversitesi’nde sanat ve tasarım fakültesinin kuruluşuna öncülük ederek müziğin görsel, sözel, zihinsel, çeşitli parametrelerini iyi kullanabilen öğrenciler yetiştirmeyi amaçlıyordu. Biz Ankara’da Uluslararası Yeni Müzik Festivali’ni düzenlediği sırada tanışmıştık. “Akdeniz Çağdaş Müzik Günleri” adlı festivalin sanat yönetmeni, Dünya Çağdaş Müzik Derneği’nin Türkiye temsilcisi olmuştu. Yapıtlarında “zaman” ve “doku” öğelerine ağırlık verirken dizisel ve postdizisel yazı tekniklerini kullanmıştı. Birçok yapıtı, epik-öykü içerdiğinden müzisyenlik ile aktörlüğü bir araya getiren dans tiyatrosu türündeydi: Galya Ormanlarında, Fareli Köyün Kavalcısı gibi. Orkestra için Ağıtlar Kantatı, piyano konçertosu, çello konçertosu, oda müziği süitleri vardır.