Gülengül Altınsay

Futbol mu?

15 Aralık 2016 Perşembe

Yurtta şiddet sarmalı yükseliyor. 7 Haziran seçimleri sonrasında başlayan, 15 Temmuz’la birlikte tavan yapan. Herkes sırasıyla; mutsuz, umutsuz, bezgin. Dahası gergin. Oysa ki birkaç yıl öncesinde bile farklı bir ruh halindeydik. Her şey allak bullak şimdi. Her şey bir yana insanlar can derdinde. İşte en son verdiğimiz 44 can. Ocaklarına ateş düşen aileler. Ölenlerle birlikte mezara gömülenler. Ölüm karşısında her canın önemi aynı. Ama tartışılmaz bir şekilde yakınlarınız çok daha fazla yakıyor içinizi.

Tunç ve Vefa
Beşiktaş Çarşı “Az uğraştırmadık, her seferinde de anladın halden. Mekânın cennet olsun Vefa amirim. Buluşacağımız güne dek huzur içinde yat” demiş Vodafone Arena’dan sorumlu Başkomiser Vefa Karakurdu için. Tunç Uncu ise Beşiktaş Kartal Yuvası’ndan alışveriş yapan herkesin bildiği pırıl pırıl bir genç. Sempatik ve tanıdık bir yüz. O kırk dört kişinin içinde daha kimler var kimler? Yazık, çok yazık. İşte o yüzden “Barış, barış…” diye çırpınmamız.

Savaş değil barış
Terörü engellemenin en iyi yolu da ayırım yapmadan birbirimizi anlamaya çalışmakta. Farklılıklara yaşama alanı bırakmakta. Savaşı değil barışı, ötekileştirmeyi değil birlikte yaşamayı seçmekte… Biz ne kadar aramızda çatışırsak ne kadar hoşgörüden uzaklaşırsak teröre o kadar zemin hazırlarız çünkü. Tabii ki terörü sıfırlamak olası değil. Ama etkisini azaltmak mümkün. Her terör saldırısının ardından “intikam” çığlıkları atmak, çatışma ve savaş ortamına odun atmak ve yeni ölümlere çağrı değil mi? Bir durun, gözyaşlarımız sessizce aksın. Ve sonra kendimizi sorgulayalım. Bu kanın durması için ne yapmalıyız diye?

Hayat kime?
Ve “hayat devam ediyor” falan demeyin. Evladını kaybeden analara sorun, hayatın devam edip etmediğini… Bazı şeyler de hiç olmazsa bir süre devam etmesin şu durumda. Kafamızı önümüze koyup düşünelim biraz. Ölenleri nelerden mahrum ettiğimizi bir an biz de hissedelim. Vodafone Arena’daydım dün akşam. Yani İnönü’de. Daha doğrusu Şeref Bey Stadı’nda. Maç için falan değil. Sırf cumartesi gecesi de orada olduğum için ve bu ülkede şiddetin her türlüsüne karşı dik durduğumu göstermek için.

Maç yorumu yok
O kadar “maçlar ertelensin” dedikten sonra sahadaki futbolun tahlilini yapmak olmazdı. Zaten amacım daha 5 gün önce yaşadığımız o ağır travmadan sonra futbolseverlerle tribünlerde birlikte olmaktı. Daha kapıdan giriyordum ki Atiba’yı gördüm. On sekiz kişilik kadroda olmadıkları halde arkadaşlarını yalnız bırakmayan oyunculardan biriydi o da. Her çeşit forma vardı tribünlerde. İşin en iyi tarafı da buydu zaten. Fakat Beşiktaş tezahüratlarına katılmadılar (!) Ama birlikte güzel güzel maç izlediler. Keşke bu dostluk hep sürse.
Sahadaki Beşiktaş B takımı adına en ilginç uygulama ise Olcay’ın sol bekte, Marcelo’nun orta alanda oynamasıydı. Hepsi o kadar. Kerim, Furkan ve Aboubakar’ın karşılaşmanın sonlarında attıkları goller de olmasa maç oynanmış mı oynanmamış mı anlayamayacaktık. Ölüm düşünmeden statlara gidebilmek dileğiyle. Hayat gibi futbol da ancak barış içinde yeşerir çünkü.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Umudun meydanı 2 Mayıs 2024

Günün Köşe Yazıları