Gülengül Altınsay

Nerede bunun geçmişi

30 Mart 2017 Perşembe

Hani derler ya “düğünde en çok eğlenenden, cenazede en çok ağlayandan korkun” diye; bizim ki de o he
sap. Şimdi Hakan Şükür’e vurup kendini öne çıkarmak moda. Bir kahretme yarışı ki sormayın.
Biraz geriye gidelim… Galatasaray’da Hakan Şükür neredeyse Metin Oktay’ın yerini alabilecek kadar itibar sahibi yapılmıştı bir zamanlar. Bursa’daki Almanya maçında Kahn’ın kendi kalesine attığı gol ona yazılmıştı. O da bunu hemen kabul etmişti.
Sonra siyasi ikbal dönemi başladı. İlkokul fıkraları anlatmada mahir Şükür milletvekili oldu. Hatta Spor Bakanı gözüyle bakılıyordu ona. Devlet televizyonunda ve yayıncı kuruluşta tepeden inme baş yorumculuğa oturdu. Yüksek ücretleri cebe indirdi.
Şimdi Şükür vatan haini… Kendi kulübünden ihraç edildi. O gözükecek diye Milli takımın ve Galatasaray’ın eski maçları gösterilmiyor hiçbir yerde.
Memlekete gelse tutuklanacak bir suçlu o artık.
Çünkü FETÖ üyesi…
Oysa ki Hakan Şükür’ün Fethullah örgütünün has adamı olduğu başından beri biliniyordu. Üstelik bu gerçek itibar ve güç elde etmek için herkesin gözüne de sokuluyordu. Futbolculuğu dışında futbol camiasındaki itibarının ve gücünün örgütten geldiği herkesin bildiği bir şeydi. O istemeden hiçbir şey olmazdı. Hem Galatasaray’da hem de Milli takımda. Ona biat etmeyenin işi hep zordu. Çevresindeki müritleriyle birlikte elleri her yere uzanıyordu.
O dönemler benim gibi birkaç kişi dışında durumdan rahatsızlık duyan kimse yoktu neredeyse. Bizim rahatsızlığımız da en fazla “takım tutma” kapsamına sokuluveriyordu.
Dünya üçüncüsü olduğumuz 2002’de, en formda zamanındaki İlhan Mansız’ın neden oynatılmadığını, neden formsuz Hakan Şükür’den hiç vazgeçilemediğini sorup durmuştum yazılarımla. Hatta Senegal maçında İlhan sonradan oyuna girip uzatmalarda attığı altın golle bizi yarı finale taşıdığında da önce “o kadar İlhan, İlhan dedim, işte oyuna da girdi, ya bir farklılık yaratamazsa” diye de tedirgin olmuştum. Neyse ki İlhan 94’te attığı golle hepimizi sevince boğmuştu.
Sadece milli takım ve Galatasaray değil, Hakan Şükür gibiler aracılığıyla bütün futbolun, kurulların ve transferlerin de bu örgüt tarafından perde gerisinden yönetildiği ortadaydı. Ortadaydı ama büyük çoğunluk “düğünde en çok oynayarak” bu güce yaranma çabasındaydı.
Biz yine o günlerde neredeysek bugünlerde de aynı noktadayız; her zaman adaletten, açıklıktan, haktan, emekten yanayız.
Ama geçmişte Hakan Şükür’e tapınanların bugün yarası olan gocunur misali büyük tepkilerle gündeme düşmeleri düşündürücü.
Onlar için önemli olan kendilerine iktidar ve güç yolları açabilmek sadece.
Temizlikten yanaysanız, adaletten yanaysanız haydi gelin bu FETÖ örgütünün en başından beri futbola ve kurumlarına nasıl ve kimler sayesinde yerleştiğini araştırın.
Güç ilişkilerinin hangi çıkarlar ve dümenler için kullanıldığına bakın.
Hakikatler ortaya çıksın. Çünkü bu ülkede yaşayan sıradan insanlar olarak hakikatleri öğrenme hakkımız var.
En gürültülü protestolarla kolay yoldan kahraman olmaya çalışacağınıza bir de hakikatleri ortaya sererek kahraman olmayı deneyin. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Beklenen sonuç 28 Nisan 2024
Ha hakem ha referee 25 Nisan 2024
Kim çürümüş? 18 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları